18 Nisan 2009 Cumartesi

'Çeber'in revirde komaya girdiğini tesadüfen gördüm'

İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi ve Metris Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu ölen Engin Çeber’in, cezaevindeki son günü olan 7 Ekim 2008’de komaya girişinin de ‘tesadüfen fark edilebildiği’ ortaya çıktı. Dava kapsamında, ‘evrakta sahtecilik’ten yargılanan eski cezaevi doktoru Yemliha Söylemez, mahkeme ifadesinde 7 Ekim 2008 sabahını şöyle anlattı:
“Revire girdiğimde, normal olmayan bir horlama sesi işittim. Yapmakta olduğum işi bırakarak revire yöneldim. Engin’in komaya girmekte olduğunu gördüm. Yan çevirerek dilinin solunum yolunu tıkamasını engelledim... Süratle hastaneye sevkini sağladım. Bana revirde hasta olduğu bildirilmedi, tesadüfen gördüm.”
Cezaevi yönetimi, Engin Çeber geldiğinde, kafasında zaten bir şişlik olduğunu söyleyerek kendini savunmuştu. “Bu durumda cezaevi yönetimi acil hasta var diyerek beni çağırmalıydı, ama çağrılmadım” diyen Söylemez ise bu iddiayı da yalanladı.

Çorap söküğü gibi
Devlet çatısı altında, devlet görevlilerinin gözlerinin önünde ölen Engin Çeber’in son saatleri aydınlanıyor. Çeber davası kapsamında yargılanan eski Metris Cezaevi doktoru Yemliha Söylemez’in Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 18 Mart 2009 tarihinde alınan ifadesi, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Çeber Dosyası’na ulaştı.
Söylemez, ifadesinde Çeber’in cezaevine geldiği günle koma halinde cezaevinden çıkarıldığı gün yaşananlara ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
30 Eylül 2008: Engin Çeber, Özgür Karakaya ve Cihan Gün’ün cezaevine geldikleri gün... Söylemez ifadesinde o gün yaptığı ilk muayenede, Karakaya’nın el, dirsek, göz ve alın çevresinde; Gün’ün el ve dirseklerinde kızarıklık saptadığını, Çeber’in baş ağrısı şikâyetini rapora geçirdiğini söyledi.
Cezaevi yönetimi savunmasında Çeber’in kafasının cezaevine geldiğinde şiş olduğunu, bunun girişteki kamera kayıtlarında da görüldüğünü belirtmişti. “Bu durumda cezaevi idaresi tarafından acil hasta var diye çağrılmam gerekiyordu. Böyle bir çağrı almadım” diyen Söylemez iddiayı yalanladı.
Ramazan Bayramı süresince Çeber, Karakaya ve Gün’ün hasta olduklarına dair kendisine bir bilgi ulaştırılmadığını da belirten Söylemez, “Bildirilseydi kesinlikle sistematik muayene yapardım” dedi.
7 Ekim 2008: Çeber’in cezaevindeki son günü... Metris Cezaevi’nin eski doktoru Söylemez ifadesinde, o gün sabah sayımında dövülen Engin Çeber’in komada olduğunu revirde ‘şans eseri’ tespit ettiğini anlattı: “Engin’in komaya girdiği gün sabahleyin revire girdiğimde, normal olmayan bir horlama sesi işittim. Yapmakta olduğum işi bırakarak revire yöneldim. Engin’in komaya girmekte olduğunu gördüm. Yan çevirerek dilinin solunum yolunu tıkamasını engelledim. Solunumu düzelince pupillerine (gözbebekleri) baktım. Pupiller dilate (genişlemek) idi, ışık refleksi yoktu. Derhal oradaki herkesin ellerindeki işi bırakmalarını istedim. Süratle hastaneye sevkini sağladım. Bana revirde hasta olduğu bildirilmedi, tesadüfen gördüm.”
İddialardan biri de Çeber’i ölüme götüren olayların yaşandığı Ramazan Bayramı tatili boyunca cezaevinde nöbetçi doktor bulunmadığıydı.
Bayram süresince cezaevine gelmediği iddiasını yalanlayan Söylemez ise bayram süresince görevli iki doktor olduğunu, nöbet sisteminin oluşturulması için 12 doktorun gerektiğini belirtti.
İşyükünün hayli fazla olduğundan yakınan Söylemez, Metris Cezaevi’ne günde 100 tutuklunun girdiğini, 20 muayeneden fazlası yapılınca pekâlâ hatalar yaşanabileceğini söyledi. Evrakta sahtecilik iddiasını da reddeden Söylemez, “Ben demokrat bir insanım, işkenceye karşıyım” dedi.
Radikal