13 Nisan 2009 Pazartesi

15. madde, darbecilere yine kalkan oldu

Bugüne kadar haklarında açılmak istenen onlarca davadan Anayasa’nın geçici 15. maddesi nedeniyle kurtulan Kenan Evren ve diğer darbeci generaller yine yargılanamadı.
Bugüne kadar haklarında açılmak istenen onlarca davadan Anayasa’nın geçici 15. maddesi nedeniyle kurtulan Kenan Evren ve diğer darbeci generaller yine yargılanamadı.
Darbeden etkilendiği gerekçesiyle Kenan Evren ve eski generaller hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunan iki kişinin şikayeti, Anayasa’nın geçici 15. maddesine takıldı. Şikayeti inceleyen savcılık, yasal imkansızlıklar nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Antalyalı Alpaslan Arslan, 12 Eylül darbesinden etkilendiği gerekçesiyle darbeyi gerçekleştiren Kenan Evren ile dönemin kuvvet komutanları hakkında suç duyurusunda bulunarak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere 25 Kasım 2008 tarihinde Serik Cumhuriyet Savcılığı’na şikayet dilekçesi vermişti. Dilekçede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ifade özgürlüğünü içeren 10. maddesine dayanarak 12 Eylül darbesi hakkında dava açmasının kamu çıkarı yönünden hak olduğunu hatırlatan Arslan, “12 Eylül darbesini gerçekleştiren Kenan Evren ve general arkadaşları için ‘silah zoruyla darbe yapmaya teşebbüs etmekten, darbe yapmaktan, demokratik işleyişi sekteye uğratmaktan, kargaşayı daha önce bitirebileceklerini ama ortamın olgunlaşmasını beklediklerini ifade ederek darbe suçlarını itiraf etmekten’ o dönemde darbeden etkilenmiş ve hayatının gidişatını değiştirmek zorunda kalmış bir vatandaş olarak davacıyım” dedi.
Hataylı Abdulhakim Özgen de, aynı şekilde 9 Mart 2009 tarihinde Dörtyol Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği dilekçesinde, Kenan Evren ve arkadaşları hakkında şikayetçi olmuştu.
GEREKÇE, ‘YASAL
İMKANSIZLIKLAR’
Her iki şikayeti de inceleyen Ankara Cumhuriyet Savcılığı, söz konusu şikayetlerle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Başsavcı Vekili Nuri Yiğit imzalı kararda, iddiaya konu olayların soruşturulması için yasal imkansızlık bulunduğu belirtildi.
Müştekilerin iddialarına konu olayların 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştiğinin hatırlatıldığı kararda, “2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinde ‘Bu kanun hükümleri 1 Mayıs 1984 tarihinden itibaren işlenen suçlar hakkında uygulanır, hükmü gereğince iddia tarihi nazara alınarak incelemenin CMK 250 ve devamı maddeleri ile görevli büromuz tarafından yapılmasının mümkün olmadığı’ ifadesi yer aldı.
Savcılığın kararına şaşırdığını belirten Arslan, “Savcılığın özellikle ‘darbe suçunu 1 Mayıs 1984’ten sonra işleselerdi yargılardık ama bu tarihten önce darbe yapmaları yargılamamıza engel teşkil etmektedir’ anlamına gelen kararına bir türlü anlam veremiyoruz” diye konuştu.
KARARDA NE DENİLDİ?
“İddia edilen olayların 1980 tarihinde gerçekleştiğinin ve soruşturulması için yasal imkansızlıkların bulunduğu anlatılan kararın sonuç kısmında şöyle denildi: “2709 sayılı Anayasa’nın geçici 15. maddesinde: “12 Eylül 1980 tarihinden ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanlık Divanı’nı oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan 2356 sayılı Kanun’la kurulu Milli Güvenlik Konseyi’nin, bu konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanun’la görev ifa eden Danışma Meclisi’nin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz. Bu karar ve tasarrufların idarece veya yetkili kılınmış organ, merci ve görevlilerce uygulanmasından dolayı karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulayanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır’ hükmü gereğince şikayet edilenler hakkında Anayasa’nın açık hükmüne göre cumhuriyet başsavcılığımızın soruşturma yapma yetkisinin bulunmadığı, şikayet edilenler hakkında dava zamanaşımı ve ölüm nedeni ile oluşan kovuşturma engelleri hakkında bu nedenle hukuki değerlendirme yapılamadığı anlaşıldığından, kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi.”