26 Aralık 2009 Cumartesi

Zaman’dan basın özgürlüğünde çifte standart

40 gazetecinin tutuklu bulunduğu, 2 binden fazla internet sitesinin yasaklı olduğu Türkiye’de basın özgürlüğü adına kaygı duymayan Zaman, Tayyar’a göstermelik karar çıkınca “özgürlükçü” oldu.

Zaman gazetesinde bugün yer alan haber, yandaş medyanın basın özgürlüğüne bakışındaki yanlılığı göz önüne serdi. Özellikle Şamil Tayyar’a önceki gün verilen ceza üzerinden, Türkiye’de basın özgürlüğünü tartışmaya açan Zaman’ın, “hapis yatma korkusu” nedeniyle “gazeteciler üzerinde baskı oluşturularak halkın haber alma özgürlüğünün engellendiğini” savunması dikkat çekti.
Gazetecilere açılan davaların büyük bölümünde, Türk Ceza Kanunu (TCK) 285. maddede düzenlenen “gizliliğin ihlali” ve 288. maddede düzenlenen “adil yargılamayı etkileme” suçlarının gündeme geldiği belirtilen haberde, özellikle “hükmün ertelenmesi” nedeniyle, gazeteci üzerinde beş yıl boyunca baskı oluşturulduğu ifade edildi.

Basın özgürlüğünün “Ergenekon süreci davalarına” indirgendiği görülen haberde, Oral Çalışlar, Ragıp Zarakolu ve Ertuğrul Kürkçü gibi liberal isimlerin görüşlerine de yer veren Zaman, gazetecilerin TCK kapsamında yargılanmasını eleştirdi.

Zaman’ın görmezden geldikleri
Muhalif basına tahammülsüzlüğüyle tanınan Başbakan’a destek verirken, gazetecilerin “hadlerini aştıklarını” ifade eden pek çok köşe yazısının yer aldığı Zaman’ın özgürlük çığlığının inandırıcılığı bulunmuyor. Zira halen 40’a yakın “muhalif” gazetecinin tutuklu olmasından ya da 2 binden fazla internet sitesinin yasaklanmasından hiçbir biçimde kaygı duymayan Zaman’ın, Ergenekon “yazarları” söz konusu olunca “basının üzerindeki baskı”dan dem vurduğuna dikkat çekiliyor.

Son olarak geçtiğimiz haftalarda Radyo Dünya ve Azadiya Welat gazetesine baskın düzenlenip gazeteciler gözaltına alınırken ya da Aydınlık dergisi kapatılırken, “demokrasi”, “basın özgürlüğü” ya da “halkın haber alma hakkını” hatırlamayan Zaman’ın, sadece kendilerine servis edilen "gizli bilgileri” açıklayan yandaş gazetecilere sahip çıktığı görülüyor.

Basının üzerindeki asıl baskı
Öte yandan, basın üzerindeki asıl baskı mekanizmasının Zaman tarafından iddia edildiği gibi “gizliliğin ihlali” ya da “adil yargılamayı etkileme” davaları olmadığı belirtiliyor.

Basın örgütleri ve gazeteciler, basın özgürlüğü önündeki en önemli engellerin yargı sürecinin Terörle Mücadele Yasası çerçevesinde işletilmesi olduğuna dikkat çekerken, Anayasa Mahkemesi’nin geçtiğimiz günlerde Terörle Mücadele Yasası’nın basınla ilgili hükümlerinin iptali istemini reddettiği hatırlatıyorlar. Bu karar üzerinden, muhalif gazete ve dergileri “kapatarak sansürleme” uygulamasının “demokrasi” adı altında sürdürüleceğine işaret edilirken, Zaman’ın bu kararlarla ilgili herhangi bir şikayetinin bulunmadığı gözleniyor. (Kaynak: soL-Haber)