Halkların Demokratik Partisi (HDP) MYK üyesi ve Batman Milletvekili Ayşe
Acar Başaran, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası vesilesiyle yazılı açıklama
yaptı.
"İnsan haklarıyla insandır" başlığıyla yayımlanan açıklama şöyle:
"10 Aralık İnsan Hakları Günü'nü temel ve evrensel insan haklarının yok
sayıldığı, ihlal edildiği bir dönemde karşılıyoruz. AKP iktidarının kendi
çıkarı için ısrarla sürdürdüğü OHAL ve KHK rejimi zaten başlı başına insan
hakları ihlali demektir. Devam etmesi de insan hakları ihlallerinin artması
demektir. AKP-Saray rejimi 69 yaşında olan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları
Beyannamesi'ni, altında Türkiye'nin imzasının bulunduğu Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'ni ayaklar altına almaktan bir an bile geri durmamaktadır. 6 milyon
seçmenin iradesini temsil eden eş genel başkanlar, milletvekilleri, belediye eş
başkanları, il ve ilçe yöneticileri cezaevindeyken; belediyelere kayyum
atamaları ile yurttaşların siyasi iradeleri ve seçme hakları gasp ediliyorken;
Kürt illerinde sokakta oynayan çocuklar zırhlı araçlarla yaşam hakkından mahrum
ediliyorken; yüz binlerce insan herhangi bir hüküm olmaksızın işlerinden ihraç
edilerek çalışma hakkına erişemiyorken; pasaportları iptal edilen insanlar
seyahat özgürlüğünü kullanamıyorken; cezaevlerinde tutuklular onur kırıcı kötü
muameleye ve işkenceye maruz kalırken, iktidar mensuplarının İnsan Hakları
Günü’nü kutlayacak yüzü ve cesareti kendinde bulması kabul edilemez. İnsan,
haklarıyla insandır. İnsan, yaşam hakkıyla, barış hakkıyla, haksızlıklara
direnme hakkıyla insanlık onurunu korur".
‘OHAL ile birlikte insan hak ihlalleri arttı’
Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu da, Mimarlar Odası Toplantı
Salonu’nda “İnsan Hakları İhlalleri ve Cezaevlerinin Durumu” konulu panel
düzenledi. Türkiye’de insan hak ihlalleri, cezaevleri ve sağlık ile infaza
ilişkin güncel sorunlar başlıklarının konuşulduğu panelde, HDP Grup
Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı ile CİSST
üyesi İdil Aydınoğlu konuşmacı olarak yer aldı. Türkiye’de yaşanan insan hak
ihlallerine ilişkin konuşan Kerestecioğlu, özellikle OHAL ile birlikte insan
hak ihlallerinin arttığını belirtti.
‘Son 5 yılda 451 kişi cezaevinde yaşamını yitirdi’
TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı da, cezaevleri ve sağlık konulu
sunumunda, cezaevlerini “organize şiddetin somutlaştığı bir mekan” olarak
tanımladı.
Bakkalcı, sunumunda şu bilgileri paylaştı: “2005 yılında cezaevlerinde
tutuklu toplamda 55 bindi. Ekim 2017 itibariye 228 bine çıktı. Aralık ayı
itibariyle bu sayı 230 binlerin üzerine çıktı. Adalet Bakanlığı’nın hedefi ise
245 bin. Bunu da başaracaklar. Cezaevlerinde 1 Aralık itibariyle 17 kişi
yaşamını yitirmiştir. Son 5 yılda ağır hastalığı Adli Tıp Kurumu (ATK)
tarafından belirlenen 451 tutuklu ve hükümlü cezaevinde hayatını kaybetti.”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Şubesi de, 10-17 Aralık İnsan Hakları
Haftası kapsamında dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda
açıklama yapan İHD Urfa Şube Eşbaşkanı Atilla Yazar, 10 Aralık’ın tarihçesine
değindikten sonra Türkiye’de yaşanan hak ihlallerinin her geçen gün arttığını
ifade ederek, zulme karşı direnmenin hak olduğunu söyledi.
İnsan hakları savunucularının meşru direnme hakkını sonuna kadar
kullanacağını kaydeden Yazar, “OHAL koşullarında haklarımıza sahip çıkmak ve
insan hakları ile demokrasiyi hatırlatmak için meşru direnme hakkımızı
kullanmaktan başka bir yolun olmadığını tekrar vurgulamak isteriz. Yıllardır
İnsan Hakları Haftası'nda kent merkezinde yürüyüşlerimizi yapıyorduk ancak
şimdi OHAL bahane edilerek engelleniyor. Basın açıklamamızı bina içerisinde
yapmak zorunda bırakıldık. Bizim için engellenen açıklamalar bazı dernekler
için yasaklanmıyor. Urfa valisi açıklamasında ‘kamu yararı’ olan derneklere
izin verileceğini duyurmuştu. Bizi ‘kamu yararı’ olarak görmeyen Urfa Valisi
bizim dışımızda tüm derneklerin açıklamalarına izin verdi” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı
(TİHV) İstanbul Temsilciliği ise, 10-17 Aralık İnsan Hakları haftası
etkinlikleri kapsamında Sultanahmet Meydanı'nda basın açıklaması düzenledi.
Bir daha asla demek için bir araya geldik’
Burada ilk olarak konuşan TİHV Genel Başkanı Prof. Şebnem Korur Fincancı,
"Bir daha asla diyerek bütün dünyada yaşanan acılara karşı insan hakları
beyannamesi oluşturulmuş. İnsan hakları savunucularının çabalarıyla peş peşe
insan hakları alanında çok anlamlı adımlar atıldı. Ancak biliyoruz ki insanlık
tarihi dinamik bir süreç. Gelgitlerle devam ediyor. Hak ihlallerinin
yoğunlaştığı bir dönemle karşı karşıyayız" diye belirtti.
OHAL döneminde daha da ağırlaşan hak ihlalleri ile karşı karşıya
olduklarını vurgulayan Fincancı, şöyle dedi: "Türkiye'de 150 binin
üzerinden kamu çalışanı işinden edildiği, iş güvencesinin tamamen ortadan
kaldırılması için düzenlemelerin OHAL ilanıyla gündeme getirildiği, yüzlerce
gazetecinin işinden edildiği, onlarca basın kurumu, gazete, televizyon ve
radyonun kapatıldığı, 600'ün üzerinde avukatın cezaevine gönderildiği, bir o
kadar avukatın yasaklı ilan edildiği binlerce akademisyenin barış istediği için
yargılandığı işkencelerin hayatın bir parçası olduğu bir dönemdeyiz. Bir daha
asla demek için bir araya geldik. Aslında insan hakları mücadelemiz yıllardır
sürüyor. Elimizden geldiğince kamuoyuna hak ihlallerini duyurmaya
çalışıyoruz."
OHAL son bulmalı'
Daha sonra açıklamayı yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri 2017
yılında Türkiye’de çeşitli hak kategorilerinde gerçekleşen ihlallere değinerek,
OHAL'de yaşanan hak ihlalleri ile işkence kötü muamele, yaşam hakkı, Kürt
sorunu, cezaevleri, kadına yönelik şiddet başlıklarında yaşanan hak ihlallerini
anlattı. Şu an Türkiye’de asgari standartlarda dahi demokrasiden söz
edilemeyeceğini dile getiren Yoleri, "Bu nedenle demokrasi mücadelemiz
baki ve kaçınılmazdır. Kürt sorunun savaşla çözülemeyeceği açıktır. Dolayısıyla
barış mücadelemiz de baki ve kaçınılmazdır. Siyasal iktidarı da 28 Şubat 2015
Dolmabahçe deklarasyonuna sahip çıkmaya ve Türkiye halkının barış ve demokrasi
iradesini tanımaya davet ediyoruz" dedi.