17 Mart 2009 Salı

Ergenekon’da ‘Balbay günlükleri’ bombası

Ergenekon soruşturmasında, emekli orgenerallere ait olduğu belirtilen ‘darbe günlükleri’nden sonra, şimdi de en son tutuklanan zanlılardan gazeteci Mustafa Balbay’a ait olduğu öne sürülen ‘günlükler’ ortaya çıktı.?Günlüklerde, davanın sanıklarından dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur’un yanı sıra emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve bazı generaller ile Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Balbay arasında 2003-2004 döneminde geçen çarpıcı diyaloglar yer alıyor. Balbay’a ait olduğu öne sürülen ve Tempo24 adlı internet sitesinde yayımlanan notlarda, AKP hükümetine karşı hareketler konuşuluyor, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile şimdiki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’la ilgili de çarpıcı ifadeler kullanılıyor. Özkök’ü kastederek “Sizin bir numara ile kafanızdakileri yapmak çok zor. Siz tamam, bütün kuvvet komutanları tamam, bloksunuz, ama üstünüz olmayınca olmuyor” diyen gazeteciye, Ş.E. (Şener Eruygur) da, “Yüzde 1, yüzde 99’a uymak zorunda” yanıtını veriyor. Eruygur’un, İ.S. olarak not alınan gazeteci İlhan Selçuk’la da görüşmeleri aktarılıyor. İşte notlardan bazı bölümler:
(10 Şubat 2004 Salı günü Etimesgut Jandarma Eğitim ve Spor Tesisleri’nde (JEST) sohbet..saat 17.15-20.00 arası.. Balbay’ın yanı sıra birkaç gazetecinin daha olduğu sanılıyor)
ŞE - Benim düşüncem şu... Birçok dernek var, gazeteciler var, memlekette olup bitene duyarlı insan var... Bunları bir araya getirmek gerekiyor... Mesela siz öncülük etseniz, burada üç kişi bir araya geldi, bu 10 olur, sonra 20 olur... Derneklere yön verilir... Toplumu biraz duyarlılığa sürüklemek lazım..
- Valla paşam bu dediğiniz zor. Bu kuruluşları, kişileri bizlerin bir araya getirmesiyle alınacak bir sonuç göremiyoruz biz... (...)
ŞE - Arkadaşlar haklısınız da, ne yapacağız, ülke batıyor, size söyleyeyim... her şey kayıp gidiyor... ne yapacağız, bu batışı hep birlikte izleyecek miyiz? Olamaz böyle bir şey.
- O konuda haklısınız. Bizler de yazıyoruz... mesela Kıbrıs, gitti gider..
ŞE - Evet Kıbrıs gidiyor... İş onunla da kalmayacak, arkasından Ege gelecek, sonra Güneydoğu’yu tartışılır hale getirecek... Gidiş bu... Ama öte yandan da Anadolu’da bir potansiyel var. Bana gelen tepkilerden, gidince karşılaştığım manzaradan bunu görüyorum... Bunu harekete geçirmenin yollarını bulmak lazım..

‘Özkök’le yapmak çok zor’
- Paşam sizi çok iyi anlıyoruz. Belki bizimle her şeyi bütün açıklığıyla paylaşamayacaksınız ama, şöyle bir gerçek var ortada; sizin bir numara ile sizin kafanızdakileri yapmak çok zor... önce orada bir şey yapmak..
ŞE - Öyle mi görüyorsunuz..
- Evet... Bu bir tek bizim görüşümüz değil. İnanın buna. Sokakta her yerde insanlar böyle konuşuyor..
ŞE - Nasıl konuşuyor
- Yani sizin de kulağınıza gelen şeyler... İşte cumhurbaşkanlığı adaylığıyla tavladılar deniyor... Hükümetle anlaştı deniyor..
ŞE - Bütün bunlar söyleniyor öyle mi
- Evet, her yerde... Burada bizim gördüğümüz bir şey var. Siz tamam, bütün kuvvet komutanları tamam, bloksunuz, ama üstünüz olmayınca olmuyor..
ŞE - İşte dediğiniz gibi, kuvvet komutanı arkadaşlar bakımından bir sorun yok. Aynı düşünüyoruz...
ŞE - Benim sizi çağırdığımdan, şu andaki sohbetimizden öteki arkadaşların haberi var... Türk Silahlı Kuvvetleri sizin kafanızdaki şeyleri düşünüyor. İnanın buna... Öte yandan şu da var; yüzde 1, yüzde 99’a uymak zorunda...
- Zorunda da, öyle olmuyor işte... En tepe böyle olunca, altındakiler ne yaparsa yapsın, işte öyle bir çıkış deniyor... Olmuyor, istenen sonucu vermiyor. Biz yıllardır ülkede olup bitenleri izliyoruz. Bir genelkurmay başkanının değil yüksek sesle görüşünü anlatması, şöyle kaşını çatması yeter. Biz darbe falan yapın demiyoruz ama, şöyle bir duruş paşam... o yok, o kalmadı... o zaman da her şey havada kalıyor... siz bir araya geldiğinizde kendisine bunları söylemiyor musunuz
ŞE - Söylüyoruz... İnanın en açık şekliyle söylüyoruz..
- ... Şimdi siz de söylediniz kuvvet komutanları blok, dört kişi... Altında ordu komutanları, orgeneraller, korgeneraller blok, onun altında tümler, tuğlar blok, hepsi bir araya gelse ve dese ki; sizinle olmuyor... İşte Kara, Genelkurmay olur, siz Kara’ya geçersiniz, İzmir’deki Jandarma olur, İstanbul’dakini de artık ne yaparsanız..
ŞE - Ya o, siz gidin derse..
- Diyemez... Tümünüzü karşısına nasıl alır?
ŞE - Evet, diyemez, ama...(uzun süre sustu, düşündü...)

‘Başbuğ nasıl biridir?’
- Siz şimdi yüzde 1 diyorsunuz, yüzde 99’a uyar diyorsunuz ama dört yılı var. Kadrosunu yapar... Mesela biz fazla tanımıyoruz, İlker BAŞBUĞ nasıl biridir
ŞE - O... o karargâhta, Genelkurmay’da artık... (gülümseyerek) başka bir söze gerek var mı..
(18.2.04... Meclisin karşısında)
SE - Benim bir önerim var, birbirinden bağımsız, bölük pörçük hareketlerler var. Bunları bir araya getirip çoğaltmak lazım diyorum..
İS - Aynen biz de öyle düşünüyoruz. ADD’ler var. Üye sayısı 100 binin üzerinde şube sayısı 503 olmuş... Bunlar Anadolu’da çoban ateşleri gibi duruyor...
SE -Biz bir çalışma yaptık. Öteki üç arkadaşımla birlikte konuştuk. Bu kararı aldık. Artık yürüyeceğiz. Kararı aldık. İlk iş olarak 3 Mart Hilafetin Kaldırılışı ve Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun yıldönümü. O gün büyük bir toplantı yapılacak. Biz de çağrılı geleceğiz. Öteki arkadaşlarım da gelecek. Hani dedim ya yüzde 1 yüzde 99’a uymak zorunda. Biz artık ona bakmıyoruz. Kendimiz yürüyoruz.
(...)
SE - Evet onlar karşımızda ama bizim de gücümüz var. Dayandığımız bir güç var. Buna inanıyoruz. Bunu harekete geçirmek lazım. Biz kimlerle görüştük, bilgi verelim. Anıl ÇEÇEN, Yıldırım KOÇ, Malatya, İstanbul, Samsun, 9 Eylül Rektörleri. Onlar çok heyecanlı. Malatya falan bir görseniz, bu işi yarına bırakmayalım diyecek kadar heyecanlı. Buna yeni rektörler de katılabilir. Artık bilen bilir, gören görür, biz yola çıktık...
(....)
(‘10, 17, 18 Şubat akşamları..’ diye not tutulmuş. Şubat 2004 olduğu tahmin ediliyor.)
- Bu tür yöntemlerle bir sonuç alınamaz. Buna inanıyoruz. Her şey tamam. Artık gizleyen, saklayan da kalmadı. Bizimkiler her şeyin en az yüzde 70’inin karşı tarafça bilindiği gerçeğinden hareket ediyorlar.
(...)
- ?Zaman olarak nedir?? Aylar, haftalar, günler..
- Saat saat durum... Artık çok netleşmiş görünüyor... Yapılması gereken belli..”
- Levent (dönemin Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı, şimdi Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Levent Ersöz kastediliyor) ve Kürşat abi ile görüşme... Heyecanlılar. Ciddi bir kararı almış olmanın rahatlığı içindeler.

Gül’e ‘eşinin başını aç’ dedi
(22 Aralık Pazar. (Emekli MGK Genel Sekreteri) Tuncer KILINÇ’LA TRT programından sonra saat 12.00’de görüşme...)
Gül’e ‘Ben senin yerinde olsam, karının örtüsünü çıkarırım’ dedim. ‘Kendi kararı’ dedi. Ben de ‘insan karısına hâkim olamaz mı’ dedim. Bunlar bize iyi yaklaşmaya çalışıyor ama, değişmediler.
(16 Temmuz 2002’de MGK Genel Sekreteri Org. Tuncay KILINÇ’LA görüşme..14.00-15.05 arası- makamında)
Yeni oluşum çok önemli. Ben temas halinde olduğum sanayi odalarıyla konuşuyorum, destekleyin diyorum. Neden? Türkiye’ye bir heyecan lazım. Bu AKP’yi sadece yasal önlemlerle durdurmak mümkün değil.

‘Karadayı bizi uyuttu’
(23 Nisan Çarşamba. Fatih ve ŞENEL’le (dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Erdal Şenel), Şeratonda sohbet)
- Yav biz bu işi 28 Şubatta bitirecektik. Bunu o gün üç kişi planladık, Bir, Fevzi Ben. Her şeyi hazırladık. Bakanlar kurulunu dahi. Müsteşarları bulmak zordu onları da tamamladık. Karadayı bizi uyuttu. Az sonra dedi, hemen dedi. Hükümet devrilsin ondan sonra dedi..
Artık gelip 10-15 yıl gitmeden işleri hallettmek gerekiyor. Üstelik o ara AB de yoktu. Kopenhag olmamıştı. Şimdi her şey çok daha zor .
Bugün durum çok kötü. ir numara teslim olmuş durumda. Onunla Recep arasında hat var.
(Memet İLHAN’la sohbet)
Her şey planlandğı gibi. 30-60 gün içinde ilk hareket. Sizin tahmininizden de öte. Çok öte. BİRİN yanı sıra 59’un (59. hükümet kastediliyor) da gitmesi gerek..
(...)
Tümüyle bir temizlik. SBF mezunu, yerel yönetimleri bilen, eğitim almış subaylar var bu son şans olabilir. (...) AB sürecini de engellemeyecek bir süreç. Böyle olmalı..
Medyanın durumu bizi çok düşündürülyor. çoğu satımlı. ABD ne yapar bizim harekete o belli değil. Acaba... BİR numara en çok ona mı güveniyor. Olabilir. (...)
(30.01. 2003 Perşembe. KKK Aytaç YALMAN’LA görüşme)
AKP: Bunların kesin bölünmesi lazım. Bu kadar bütün bir parça olmaz. İçlerinde değişik sesler var. Bu bize de geliyor. Erdoğan gelince daha da gerginlik olacak. Öyle tahmin ediyorum. Erdoğan devleti tanımadan konuşuyor. GÜL de YAŞ’ta askerlerle tanıştı. Orada ciddi bir hata yaptılar. Anayasaya karşı çıkmış oldular. (....)