ABF’nin yaptığı bilgilendirme açıklamasında şu ifadeler yer buldu:
1) Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Alevilerin, inançsal, kültürel, sosyal, siyasal haklarını savunan, inanç örgütü olduğu kadar, büyük bir demokratik kitle örgütüdür. ABF, kuruluşundan bu yana bu özelliğini titizlikle koruyor, gelecekte de bu özelliğini korumaya da devam edecektir.
2) ABF, bir Alevi Partisi kurmuyor. ABF, parti kurmadığı gibi, kendisini de partiye dönüştürmüyor.
3) ABF, Alevilerin sorunlarının esas olarak sistemden kaynaklandığını ve bu anlamıyla da siyasal bir sorun olduğunu tespit ettiği için, sorunların çözümünün de gerçek anlamda laik ve demokratik bir Türkiye’nin yaratılmasından geçtiğine inandığı için müdahil oluyor.
4) ABF, bu yaklaşımına uygun olarak 29 Mart Yerel Seçimleri sonrası Genel Yönetim Kurulu’nun ortak kararıyla kamuoyuna açıkladığı gibi “laik, demokratik bir Türkiye” özleminin peşinden koşuyor. Nitekim 12 Nisan 2009 tarihli ABF olarak yaptığımız açıklamada, “başta iktidar partisi AKP ve ana muhalefet partisi CHP olmak üzere, mevcut partiler, Türkiye’nin, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği, eğitim, sağlık, Kürt sorunu, Alevi talepleri, laiklik, demokratikleşme, 12 Eylül artığı kurumlar ve yasalar gibi, temel sorunlarını halktan yana politikalarla çözebilecek niyete ve iradeye sahip değillerdir” demiştik. Bugün bu durum tüm çıplaklığıyla geçerliliğini koruyor: AKP, “açılım” tartışmalarıyla yalnızca laf üretiyor. Alevli örgütlerinin 3 Haziran 2009 tarihli çalıştayda ortaklaştırdıkları beş temel sorunu görmezden gelen AKP’nin samimi olmadığı bir kez daha görülmüştür.
5) 12 Nisan 2009 tarihli açıklamasında “kültürel ve köken farklılığı nedeniyle mağduriyet yaşayanlar başta olmak üzere; işsizler, işçiler, yoksullar, üreticiler, gençler, kadınlar, bilim insanları, sanatçılar, giderek en genel tanımıyla halkımız için, umut ışığı olabilecek sol-sosyal demokrat bir toplumsal muhalefeti birlikte oluşturmak, önümüzde bir görev olarak durmaktadır” diyen ABF, işte bugün tam da bu görevini yerine getiriyor. Ne kendi adına parti kuran, ne de kendisini partiye dönüştürmeyi hedefleyen ABF, laik ve demokratik bir Türkiye’nin yaratılmasının ancak yüzü sola dönük ve iktidarı hedefleyen bir kitle partisinden geçtiğine inanıyor… Yüzyıllardır, Alevileri yalnızca yönetilmeye layık gören zihniyetin sıkıntısı da burada başlıyor. Sürece müdahil olan ABF ve Aleviler bu çevreleri rahatsız ediyor. Biz ne dersek diyelim onlar bildiğini okuyor: Biz, “Türkiye'yi sağcı, muhafazakâr iktidarlardan kurtarmak ve demokratik başka bir iktidarın olabileceğini göstermek için Türkiye'ye SOL gereklidir” desek de, Tarhan Erdem örneğinde olduğu gibi onlar “ben Balkız’ın bahsettiği partinin ‘sol’ niteliğini bırakıp, Alevi yanına değineceğim” diye ısrar ediyorlar.
6) Biz “düzene alternatif olacağız. Bunun için yeni bir sol söylem, sosyal demokrat yeni bir heyecan, yeni bir dil, yeni kadro gereklidir. Bu bir kitle partisi olacaksa eğer, kuşkusuz ki her kesimden insan olacaktır” desek de onlar ısrarla “bir ülkenin sorunlarını çözmek için inanç temelli bir parti kurulamaz” diyorlar. Biz “bu ülkeyi kimler yönetiyor, dönüp bir bakın” desek de ve onlar Türkiye’deki mevcut 63 siyasi partinin Genel Başkanının Sünni olduğunu bilseler de, bunu bilmezden gelip, daha ortada ismiyle, cismiyle, yöneticileriyle bir parti olmasa da, dönüp bize ısrarla “Alevi partisi” olmaz diyorlar. Çünkü zihniyet hiç değişmiyor! Biz, bu zihniyetin 15-20 yıl önce Alevi derneklerini kurarken de bu zihniyetin aynı sözleri başka biçimde söylediklerini ettiklerini biliyoruz. Aleviler ne zaman, kendilerine biçilen rolü değiştirmeye kalksalar, “olmaz”la başlayan senaryo farklı versiyonlarla ama mutlaka “bizim içimize de birileriyle” yeniden sahneleniyor!
7) Evet biz Aleviyiz! Herşeyden önce Alevi olmayı ne bir ayrıcalık ne de bir suç olarak görüyoruz. Ancak, kendi kimliğimiz ve geçmişimizle de son derece barışığız. Sorunlarımızı çözmek istiyoruz! Alevilerin, Kürtlerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin sorunlarının çözümünün laik, demokratik bir Türkiye’nin yaratılmasından, demokratik bir değişim ve dönüşümden geçtiğini de biliyoruz! Bu değişimi yaratacak gücün ise yüzü sola dönük bir kitle partisi olduğunu da iyi biliyoruz! İşte biz, böyle bir alternatifi yaratmaya el veriyoruz! Güç veriyoruz. Yani, ne Alevi Partisi kuruyoruz, ne de inanç temelli bir parti kuruyoruz!
Bu adımı atacak gücü kalmamışların, öz güvenlerini yitirmiş olanların, halkın gücünü küçümseyenlerin, gelecek umudunu yitirenlerin yapacakları en doğru işin ise, Alevilere ve Alevi örgütlerine akıl vermek ve korkutmaya çalışmak yerine, bu aklı kendilerine saklamları ve susmaları gerektiğine inanıyoruz!
Ali BALKIZABF Genel Başkanı