Altın varaklı Neoliberal köpük, Dubai söndü. Neoliberalizm'in, insanlık tarihinin kazanımlarının bütün ölçüleri, sınırları ve değerlerini bitirdiği yer olan Dubai 'faniliğini' idrak etti.
Estetiğin, mimarlığın ve sanatın Disneyland mantığında yitirilip bir gösteriye dönüştüğü ifrat ve israf merkezi, hayalet finans kent şimdilerde.
Aşırı finanslaşmanın çağırdığı aşırı açgözlülükle daha fazla ayakta kalamayacağını anladı.
Neoliberalizm'in sınır tanımayan egosu; Dubai 'dünyevi abartılarının' faturasını ödeyemiyor.
Şimdi sıcak para denizinin üzerinde yükselen zehirli kağıt kuleler devriliyor.
Hiçbir kayıt ve denetimin olmadığı Dubai'de' küresel finans' tanrılaştırılarak ağırlandı.
İnsanın hayal gücünü zorlayan plastik alem, Neoliberalizm'in ahlaki ve kültürel bozgununun da dev vitriniydi.
Çölde kayak, Jurassic Park kurmak, Louvre Müzesi'ni getirtmek, Sorbonne Üniversitesi'ni açma teşebbüsü 'parayı' tek ilahi güç kabul eden Dubai'nin marifetleriydi.
Tasarım ve marka çöplüğü Dubai, post-modernliğin Babil Kulesi olarak küresel sefahatın adresiydi.
'Satılık' kim ve ne varsa bu Neoliberal görgüsüzlüğün önünde diz çöküp kendini satışa sundu.
Ekolojisi suni, işçileri köle, liberal emirlik 'küresel finans'ın vatanı olmuştu.
Devasa show-room, finans ve petrol kadar savaş ve terör sektörlerinden
gelen kirli paraları da aklıyordu.
Küresel mafyöz ilişkilerin göbeğindeki Dubai hiç de masum değildi.
Irak'ta görev yapan ve Felluce katliamının sorumlusu Amerikan ordusunun paralı askerlerinin şirketi Black Water'in bile merkezi Dallas'tan Dubai'ye taşımıştı.
El-Kaide ise Dubai İslam Bankası'yla çalışıyordu...
Dünyanın en pahalı ve renkli seks endüstrisi yine Dubai'deydi.
1000 dükkanlı alışveriş merkezleriyle, şahlanmış küresel tüketim arzularını
daha da kamçılayarak kendini tüketim mabedi olarak pazarladı.
Güney Asyalı işçilerin pasaportları toplanarak kölelik koşullarında ayda 100 dolara çalıştırıldığı Dubai'deki Hindistan Elçiliği 2008'de sadece 149 Hindistanlı işçinin hayatını kaybettiğini bildirdi.
Yani spekülatif karlara dadanan yapay finans adasının günahları dizboyu idi.
Akan sıcak parayla hızla şımarık ve yeni zengin müteahhide dönen Dubai'yi şişik emlak sektörü dinamitledi.
Küresel kriz sonrası geçen yıl 30 milyar dolarlık konut projesi ellerinde patladı.
Dış borcu 100 milyarı bulan Emirlik altı aylık borç erteleme istedi.
Bu erteleme küresel ekonomide ağır bir taciz olarak algılandı..
Serseri finansın yeniden şişirilen balonlarının ve kumarbaz spekülatörlerinin yürekleri ağzına geldi.
Yüksek riskli kağıtları Dubai rüzgarıyla uçuşacak mı?
Ya da Neoliberalizm'in kriziyle batan şirket ve bankalardan sonra batan ülkeler evresine mi geçiliyor bilemiyoruz.
Ama Neoliberalizm'in kaleleri 'finans kentler' zangır zangır sallanıyor.
Nihal Kemaloğlu
Akşam / 05.12.09