4. Konferans sürecinde azınlıkta kalacaklarını anlayınca yönetici konumlarını da kullanarak hizip kuran ve ardından konferans sürecini de sabote ederek ayrı bayrak açan hizipçi aydın koalisyonunun TİKB adını ve onun temel değerlerini sömürmeye niyetli oldukları anlaşılmaktadır. Gazi Antifaşist Halk Direnişi’nin yıldönümü anmalarında TİKB sloganları atarak bu niyetlerini açık etmişlerdir.
Bu küçük burjuva sağcı azınlık, Konferans süreci boyunca devrimci geçmişimize yönelik dizginsiz bir tasfiyeciliği bayraklaştırdı. “Geçmişte ne yapmışsak bundan böyle tam tersini yapmalıyız!..” sloganında ifadesini bulan tasfiyeci bir kopuş çığırtkanlığı yaptı. Konferans iradesini istedikleri yönde şekillendiremeyeceklerini anlayınca, devam eden sürecin güvenliğini de sabote edecek şekilde ayrı bayrak açtılar. TİKB ile olan bütün bağlarını ve köprüleri kendi elleriyle attılar. Aradan aylar geçtikten sonra şimdi burjuva politikasına özgü küçük hesaplardan hareketle ucuz politik manevralara kalkışıyorlar.
Umdukları sonuçları elde edemeyeceklerini görünce kendi tercihleriyle terkettikleri konferans sürecini bugün “yarıda kalan konferans” olarak göstermeyi deniyorlar.
Geçmişimize ve tarihimize küfretmeyi düne kadar özel bir ayrım noktası haline getirenler, bugün büyük bir ilkesizlik ve ikiyüzlülükle geçmişimizin devrimci değer ve sembollerini sahiplenme ihtiyacını duyuyorlar.
TİKB 4. Konferans sürecinin ezici bir delege çoğunluğuyla mahkum ettiği hizipçi sağcı oportünizmi, ideolojik-politik karmaşa ve bulanıklık yanında her türlü provokasyona davetiye çıkaran bu sorumsuz ve ucuz politik atraksiyonlara başvurmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz! Bu sorumsuz fantezi meraklılarının bu konuda yaratmaya çalıştıkları kaosa seyirci kalmayacağız; bu bilinmelidir!
“Kopuşta süreklilik” şeklinde postmodernist bir akışkanlık ve inkarcılığı temel anlayış olarak benimsemiş, ayrıca konferans sürecini istedikleri yönde yönlendirip biçimlendirebilmek için aralarında hizipçi ilişkiler kurmak gibi düşkün yöntemlere başvurmuş bir azınlığın TİKB’nin tarihine, temel değer ve sloganlarına yüzsüzce sahip çıkmaya hakkı yoktur! Ne devrimci parti hukuku ve anlayışı buna izin verir ne de ideolojik-siyasi dürüstlük ve tutarlılık buna imkan tanır.
Hep birlikte belirlenmiş ve hizipçi ilişkileri açığa çıkıp mahkum edilene kadar tek bir itirazlarının dahi olmadığı delege bileşiminin ezici bir çoğunluğu tarafından mahkum edilen bir azınlık, örgütün ismi başta olmak üzere onun temel değer ve simgelerinin temsilcisi olduğunu iddia edemez!.. Devrimci bir örgüt anlayışı ve hukuku açısından bunun tarihte tek bir örneği dahi yoktur.
Öte yandan düne kadar dizginsiz bir tasfiyecilik anlamına gelen kopuş savunucularının, üstelik ayrı bir bayrak açarak ortaya çıkmalarından aylar sonra örgütün ismini ve temel değerlerini kullanmaya soyunmaları, onların ideolojik-siyasi karakterleri yanında hala nelerden medet umup nasıl küçük hesaplar peşinde koştuklarını gösterir.
TİKB olarak 3. Konferans sürecimizde de karşılaştığımız hizipçi faaliyet ve kopuş sırasında TDH’de yayılmakta olan çok tehlikeli ve yanlış bir yönelimin tam tersi yönde devrimci bir örnek yarattık. Tartışma ve ayrılıkları ideolojik-siyasi mücadele sınırları içerisinde tuttuk. O dönemde de karşılaştığımız kimi kışkırtıcı tutum ve yaklaşımlara karşın zor ve kaba kuvvet yöntemlerine başvurulmasına asla izin ve meydan vermedik. Bu tutumumuzu ve geleneğimizi 4. Konferans sürecinde karşılaştığımız tüzükdışı hizipçi provokatif tutumlar ve düzeysiz saldırılar karşısında da bugüne kadar koruduk. Ancak bizlerin ideolojimize, komünist kişiliğimize ve görüşlerimize duyduğumuz güvenden kaynaklanan bu sorumlu ve olgun yaklaşımımızın sınırsız olmadığı da bilinmelidir.
Onun için, konferans zeminini ve örgüt saflarını kendi seçimleri ve yönelimleriyle terkedip giden hizipçi azınlığın temsilcilerini bu konuda uyarıyor ve devrimci kamuoyu önünde sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Komünist olgunluğumuzun ve sabrımızın sınırlarını test etmeye kalkmayın! Aksi taktirde doğacak sonuçların altında sizler de kalırsınız!
TİKB olarak bizim baş düşmanımız tekelci burjuvazi, onun sınıf egemenliği ve emperyalist-kapitalist sömürü düzenidir. Bizim bütün dikkatimiz, enerjimiz, olanaklarımız ve gücümüz, sınıf düşmanlarımıza yöneliktir ve öyle de olacaktır!.. Sizleri de bu devrimci sorumluluk çizgisine davet ediyoruz.