16 Mart 2009 Pazartesi

Direne direne kazanacağız

Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye olduktan sonra ekonomik kriz gerekçesiyle Sinter Metal Fabrikası’nda işten atılan 381 işçiden 20 kadın işçi, 22 Aralık 2008’den itibaren fabrika kapısı önünde direniş başlattı. İki yıldır Sinter Metal Fabrikası’nda çalışan ancak sendikaya üye olduktan sonra ekonomik kriz bahanesiyle işten çıkarılan Lale Balta, her gün işe başlama saati olan 08.00’de fabrika önüne gelerek, akşam iş çıkışı olan saat 18.00’e kadar burada kalıyor. Hava soğuk olduğu için bir varili sobayla ısındıklarını belirten Balta, çalışma hayatları boyunca sendikaya ilk defa üye olduklarını ve böyle bir deneyimi ilk defa yaşadıklarını belirtti. Tecrübesiz olduklarından kaynaklı sınıf mücadelesinde yetkin bir durumda olmadıklarını dile getiren Balta, “Sömürülmeden daha iyi şartlarda çalışmak istiyoruz” dedi.

‘Burada direnmek güzel bir duygu’

Kadınların hem dışarıda hem evde çalıştıkları için daha fazla sömürüldüğünü ifade eden Balta, hakları için mücadele etmek, haklarını daha örgütlü savunabilmek için sendikaya üye olduklarını ancak işten çıkarıldıklarını söyledi. Balta, yine de “Burada direnmek çok güzel bir duygu. Çünkü hakkımızı arıyoruz. Ve özellikle kadınların hakkını araması o çok daha güzel bir duygu. Hani kadınlar bir şey yapamaz işte hakkını arayamaz diye düşünülür ya tam tersi kadınların direnişi daha güçlü” diye konuştu.

Evli ve bir çocuk annesi Nebahat Demirtaş ise eşiyle beraber işten çıkarıldığını ve beraber direndiklerini söyleyerek, “Hem çocuğumla ilgileniyorum hem buraya geliyorum direnişe katılıyorum, haklarımı arıyorum. Maddi nedenlerden dolayı psikolojimiz bozulmasına rağmen ilk defa girdiğim direnişten büyük bir güç ve moral alıyorum. Sendikayla beraber direnerek kazanacağız. Sonuna kadar direneceğiz” diye belirtti.

‘Yılmıyoruz’

Necla Öztürk adlı kadın işçi ise, “Yılmıyoruz, her zaman geliyoruz. Buraya dönüşümlü bir şekilde geliyoruz. İşe gelir gibi geliyoruz. Çıkışta da buradan çıkıyoruz. Sabah geldiğimizde sloganımızı atıyoruz bağırıyoruz haykırıyoruz. Ondan sonra toplanıyoruz hava çok soğuksa ateş yakıyoruz. Nasıl olur ne yapabiliriz onları konuşuyoruz.” dedi. İlk başta direnişe katıldığı için ailesinden tepki gördüğünü ancak direndikçe destek verildiğini ifade eden Öztürk, “Burada direndiğim gibi evde de direndim. Geç kaldığım zaman onlar beni uyandırıyor artık. İnşallah burayı da biz direne direne çözeceğiz ve kazanacağız. Tek talebimiz insanca çalışmak” diye konuştu.

Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sonuçlanmadığı için greve giden basın emekçisi 4 kadının da direnişi sürüyor. Aktüel dergisinde çalıştığı sırada grev yaptıkları için kendilerine bilgi verilmeden iş akitlerinin feshedildiğini söyleyen Perihan Özcan, “Kadınların bu çağda zihin güçleriyle mücadele etmesi gerekir. Yani ben mağdurum, eziliyorum, herkes beni eziyor, yasalar, erkekler eziyor diye kendini bir yerde konumlandırmak öyle bir koordinat belirlemek çok mantıklı değil bana göre. Yaşanan çağ artık fikirlerin çarpıştığı karşı karşıya geldiği bir çağ onun için kadınlarında kol gücüyle değil zihin gücüyle mücadele etmeleri gerekiyor. Bizim yürüttüğümüz mücadelede öyle” diye konuştu.

ATV-Sabah grevcilerinden Aktüel dergisinde fotoğrafçı olarak çalışan Arzu Gündüz ise grev sürecinin kendileri için çok hareketli bir süreç olduğunu aktararak heyecanlı, istekli ve enerji dolu olduklarını ifade etti. Kadınların da aynı erkekler gibi çalıştıklarını ifade eden Gündüz, “Bu sorun sadece basın sektöründe yaşanmıyor. Türkiye’nin ve dünyanın sorunudur. Kadın olarak hiçbir yerde var olamazsınız iş dünyasında var olamazsınız. Cinsiyetinizin farkında olarak hareket ettiğinizde her zaman başka türlü anlaşılabilirsiniz başka türlü muameleye maruz kalırsınız” dedi.