Seçimler yaklaştıkça siyasetin dilide kabalaşıyor. Bir yandan Baykal, bir yandan Erdoğan dayanmış 'terbiye' sınırlarına, zorladıkça zorluyor. Ha gayret belki az sonra el birliği ile o sınırları yıkarlar.
Peki, bir siyaset niçin bu kadar çirkinleşir? Kaybettiği için çirkinleşir.
Bakın etrafınıza; insanlar en çok küfrü artık güç getiremediklerini düşündüğü zaman, başedemedikleri zaman, aciz oldukları zaman yapar.
Yani neymiş; Erdoğan ve Baykal bir acizlik ve güçsüzlük içindeymiş. Şimdi bu aciz ve güçsüz insanlar, sorunlarımıza çözüm üretmek istediklerini söylüyor, bunun için de oylarımızı istiyorlar.
Acizin çözümü olur mu? Güçsüzün vaadi doğru olur mu? Olmaz. O halde bunlar meydanlarda birbirlerinin 'terbiye kalıplarını' geliştirirken, bir de yalan söylüyorlar.
Yalan ve küfür sayıları, kaybetme korkusu arttıkça artıyor.
Yalan'ın en büyüğü ise Bölge'de söyleniyor. Bölge mitingleri Erdoğan'ın yalanlarına ev sahipliği yapıyor. Çünkü Erdoğan, meydanlardaki havadan kaybedeceğini anlıyor. Meydanda kaybettikçe yalana sarılıyor. Diyarbakır'da, Batman'da, Siirt'te, Van'da ve daha birçok yerde 5-10 binlik taşıma kitleyi gören endişeli yüzünü, yalan sözlerle kapatacağını umuyor. Ama olmuyor. Seferber edilen devlet olanaklarına rağmen karşıda sadece 5-10 bin insan duruyor. Erdoğan meydanlarda kaybettiğini anlıyor.
Peki Erdoğan keybettiğini anladıkça ne yapıyor? Yalan söylüyor! Söylediği en büyük yalan ise 'Geçmişle yüzleşiyoruz' oluyor. Ergenekon soruşturmasını Bölge'de 'yüzleşme' rantı olarak kullanan Erdoğan, karşısındakilere 'yaraları sarıyoruz' diyor.
Peki öyle mi?
Sonuçsuz bitmeye mahkum Ergenekon davasında kaç faili meçhul olayın faili yargılandı sizce? Hiç!
Peki kaç 'kayıp veya faili meçhul' ailesinin müdahilliği kabul edildi? Hiç!
Geçelim 17 bin cinayeti. En ünlülerinden başlayalım. Malum ünlü olanları kabul edip, hesabı kapatmakta mümkün olabilir egemen sistemlerde. Ergenekon'un önemli sanığı Veli Küçük'ün sorumluluğunda işlendiği söylenen Savaş Buldan, Behçet Cantürk cinayetleri için bir yargılama yapıyor mu Ergenekon davası? Hayır. Üstelik bunlar Bölge'de değil, Kocaeli sapağında işlendi.
Peki Levent Ersöz, Silopi kayıplarına ilişkin yargılanıyor mu? Geçtik 'Şırnak Cumhuriyeti'ndeki bütün kayıpları, mesela HADEP'li Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz meselesi yüzünden yargılanıyor mu? Hayır! Yine Ergenekon sanığı olarak tutulan Arif Doğan, kurucusu olduğunu itiraf ettiği ve Küçük'le birlikte yer aldığı şu 'gizemli örgüt' JİTEM'in faaliyetlerinden dolayı yargılanıyor mu? Hayır! Bölge'de yaşanan köy yakma ve cinayetler Ergenekon denen soruşturmanın konusu mu? Hayır.
Ama Erdoğan'ın hitap ettiği coğrafya bu acıları yaşadı, devlet adına yapılan bu hukuksuzlukları yaşadı. Ve halen yaşananlar için bir şey yapılmadı. Ama Erdoğan ısrarla 'Yüzleşiyoruz' diyor.
O halde Erdoğan Bölge'de ne ile yüzleşildiği müjdesini veriyor?
O acıların sahibi olanın ne müdahilliği kabul ediliyor, ne kayıbı, cenazesi aranıp bulunuyor, ne sorumluları yargılanıyor, ama 'Geçmişle yüzleşiyoruz ey Bölge halkı' deniyor?
Bu ne biçim bir yalan? O insanlar matemlerine ortak olmanızı değil, sadece matemlerini tutmak için bir tutam aydınlık istiyorken Erdoğan kalkıp, karanlığın üstüne bir de yalan ekiyor. Hatta gazını alamayıp bir de 'Buralarda rutin dışına çıkanlar' ile PKK aynı deyip işin içinden çıkmayı umuyor.
'Rutin dışına çıkan' ve binlerce silahı Bölge'de cinayet işlesin diye ona buna dağıtan Batman eski Valisi Salih Şarman'a atıfta bulunuyor. Ama Şarman devletin bir valisiydi. Niye hiç değilse 'Devletin valisi'nin yol açtığı felaketleri itiraf edip, devlet adına özür dilemiyor? Hazır Batman'da iken bunu niye yapmıyor? Devletin memurları buralarda sizlere felaketler yaşattı, Hizbullah gibi örgütlenmeleri besledi, bunlar sizin evlatlarınızı, eşlerinizi, köyünüzü, yurdunuzu elinizden aldı. Bunları yapanları da birlikte yargılayacağız, artık buna izin vermeyeceğiz, demiyor? Niçin üstelik pek çok kilit ismi salıverilmiş, ve Bölge'de yaşananlara inkarcı bir Ergenekon davasına sığınmanın ve 'Yüzleşiyoruz' demenin kafi gelmesini bekliyor.
Çünkü o devlet kurumları bugün Bölge'de AKP için çalışıyor. O yıl Çiller'e çalışan 'Devletin valisi' bugün kendisine çalışıyor. Dün Batman'da silah dağıtan 'Devletin valisi', Erdoğan mitinginde bugün 50 bin yağmurluk dağıtmaya kalkıyor. Başka yerlerdeki 'Devletin valisi' hükümet aşkına, beyaz eşya, para, kömür dağıtıyor. Zahir, dün 'Çiller'in olan bugün benimdir' diyor
Bu yüzden Erdoğan ve hükümeti 'yüzleşiyoruz' söylemi ile durumu karartmaya çalışıyor. Hükümetine karşı darbe hazırlığını, Bölge'deki acılara yeğ tutan bir megalomanlıkla, darbe girişimcilerinin yargılanmasını 'yüzleşme' olarak yutturmaya kalkıyor.
Ama Bölge bunlara kanmıyor! Meydanlardaki 5-10 bin kişi bunu anlatmaya yetmedi ise seçim sandıkları anlatır size.