7 Ocak 2010 Perşembe

Fetullahcıların ekonomik örgütlenmesi ‘titan zinciri’ gibi

Nurculuk ya da gerçek adı ile Said-i Kürdi’nin talebeleri olduğunu iddia eden Gülen tarikatının bölgede Van’ın dışında yoğun faaliyet yürüttüğü alanlardan biri de Bitlis. Cemaat Bitlis’te iyi bir ekonomik pazar oluşturmuş durumda. Cemaatin Bitlis’te örgütlendiği alanlar ise bürokrasi ve eğitim. Fetullahcıların ekonomik örgütlenmesi ‘titan zinciri’nin bir benzeri gibi.
Fetullah Gülen tarikatı Said-i Kürdi’nin memleketi olan Bitlis’te yoğun ve etkili çalışmalar yürütüyor. Gülen cemaati, bürokrasinin büyük bir kesimine egemen olduğu gibi genel olarak Bitlis ekonomisine de hakim durumda. Gülen Cemaati, Bitlis’te daha çok siyasi ve ekonomik bir lonca kurumu görüntüsündedir. Örneğin üst düzey her bürokratın tarikatın yayın organı Zaman gazetesine abone olmak ve haftalık “sohbet” toplantılarına katılma gibi zorunlulukları var. Yapısal bir hiyerarşisi olan haftalık ‘Sohbet’lerde dini konular üzerinde durulurken, konuşmayı gerçekleştirenler de bürokrasideki konum ve mevkilerine göre hiyerarşik bir düzen içinde bulunuyor.

HAFTALIK SOHBETLERDE BÜROKRAT VE TÜCCARLAR TANIŞTIRILIYOR
Bitlis ve çevresini ekonomik bir pazar olarak gören Gülen Cemaati ticari faaliyetlerini yürütürken mutlak suretle cemaat içinde gerçekleştirilmesini istiyor. Burada temel amaç, ticari faaliyetler çerçevesinde elde edilecek karın cemaat üyesinin sözlü beyanından ziyade görülebilir ve net olmasını sağlamak. Bu yolla sözkonusu ticaret erbabından elde ettiği kar marjına göre cemaatin çeşitli dernek ve oluşumlarına kaynak aktarılması garanti altına alınıyor. Cemaatin tüccarlar için vazgeçilmez olmasının göze çarpan birkaç nedeni var. Bu nedenler arasında en belirgin olanı belirli bir pazarın sürekli bulunması ve bürokrasi içindeki bağlantılar. Haftalık sohbetler vasıtasıyla üst düzey bürokrat ve diğer ticaret erbaplarıyla daha yakın ilişki kurulması sağlanıyor.

TİTAN ZİNCİRİ GİBİ
Bu noktada tarikatın ekonomik olarak büyümesi büyük bir iş hacmine sahip olmasının altındaki gerçekler ilk bakışta büyük bir ironi gibi görünse de kapitalizm ve sosyalizmin ekonomik politiğinin götürüldüğü başarılı bir sistem uygulanıyor. Örneğin, A firması ve B firması cemaate bağlı iki firmadır ve ticaretlerinde temel olarak kendi aralarında ticaret yapmalarına karşın, cemaatin dışında olan C firması da ticari döngü çerçevesinde yolları kesişirse cemaatin sosyalist sistemi birden kabuk değiştirip C firmasından elde edilebilecek kapitali de kendi bünyesine katmaktadır.

Bu yolla 2 şey gerçekleştirilmiş oluyor. Birincisi, bir bakıma kendi içinde sosyalist gibi görünen cemaatin ekonomik örgütlenmesi olası bir kar elde etme durumunda kapitalist çehresini hemen ele alarak, kendi örgütlenmesi içinden olmayan bir firma ile ticaret yapabilmektedir. Diğer ve en önemli nokta ise, sürekli kendi bünyesinde bir ticari karlılığı olan cemaat, dışarıyla yapılan ticaretle kar marjını ve sermayesini büyütmekte, bunun yanısıra ekonomik gelişim isteği içinde esnaf ise cemaatin hayat tarzını benimsemese de cemaate girmenin yollarını arıyor. Bu yönüyle bakıldığında tarikatın ekonomik ve bürokratik örgütlenmesinin ‘Titan zinciri’ benzeri, ama daha ayakları yere basan ve sağlam yapısı bulunuyor.

CEMAATİN BİTLİS VE ÇEVRESİNDE 100’E YAKIN EVİ VAR
Cemaat bu yollarla elde ettiği karla Bitlis ve ilçelerinde sayıları 100’ü aşan öğrenci evleri, her ilçede en az 1 adet öğrenci yurdu ve diğer STK’ları finanse ediyor. Cemaatin Bitlis ve Tatvan’da ilköğretimden liseye kadar öğrenim imkanı sunan pansiyonlu Selahaddin Eyyubi Kolejleri de bulunuyor. Çağlayan ve Uğur Dershaneleri gibi eğitim kurumları, BÖDER, TÖDER; NODER gibi eğitim STK’ları, Bitlis Köylerine Hizmet Götürme ve Kalkındırma Derneği ve İnci Hanımlar Derneği gibi sivil toplum kuruluşları bulunuyor. (Fırat News)