7 Ocak 2010 Perşembe

İşçileri asıl düşünen Taraf'mış

Taraf yazarı Melih Altınok, Taraf gazetesini arayarak direnişlerine kayıtsız kalmakla eleştiren TEKEL işçilerine akıl verdi. İşçiler bilmeliydi ki, onların asıl iyiliğini isteyen Melih Altınok’tu, Taraf’tı...

Eylemdeki TEKEL işçilerinin Taraf gazetesini arayarak “Neden bizim hakkımızda yazmıyorsunuz? İşiniz gücünüz demokratik açılım!” diye şikayette bulunduklarını anlatan Altınok, önceki gün köşesini bu şikayetleri yanıtlamaya ayırdı.

İşçilerin 24 günlük eylem boyunca attığı sloganları “İşçiler kardeş, AKP kalleş” şeklinde özetleyen Altınok, bu sloganın “dünyanın en kolay muhalifliğinin tezahürü” olduğunu ve bu tarz muhalefetin tam da statükonun istediği şey olduğunu öne sürdü.

Yazısı boyunca işçilerin AKP iktidarını karşılarına almalarını eleştiren Altınok, eylemin doğrultusunu “siyasal iktidara beddua okumak ve yalnızca ekonomizm temelli talepleri dillendirmek” şeklinde betimledi. Altınok, muhalefet partilerinin bu AKP karşıtlığından istifade ettiğini savunarak AKP’ye muhalefet etmenin doğru bir yaklaşım olmadığı görüşünü desteklemeye çalıştı.

Melih Altınok’un televizyonda göremediği, ya da görmezden geldiği sloganlarda ise sınıf vurgusunun öne çıktığı, emek iktidarının telaffuz edildiği, işçilerin sadece AKP’ye değil, AKP’de cisimleşen sermaye iktidarına muhalefet ettikleri görülüyor.

Altınok, “devrimciler”e ve “solcular”a da değinmeden edemiyor. Ona göre, “bu ülkede devrimciler bile (‘İşçiler kardeş, AKP kalleş’ gibi) klişelerde ısrarcı”. “Düşünce pekliğinden mustarip ‘solcular’, işçilerin sorunlarını ülkenin demokratikleşmeye ve şeffaflaşmaya dair problemlerinden tecrit etmeye yönelik ajitasyon” çekiyor. İşçiler için bir tehlike de, bu tür "ajitasyonlara gelmek".

Melih Altınok, yazısının devamında vurucu darbeyi yapıyor: İşçilerin iyiliğini isteyen aslında Melih Altınok, daha genel anlamda da Taraf gazetesi. “Çünkü TEKEL işçileri, bugün taleplerini elde etseler bile, bu hengâme sürdükçe gerçekten yeni bir hayat kazanamayacaklar." Altınok'a göre işçilerin asıl düşmanı, askeri vesayet rejimi.

Şöyle akıl veriyor Altınok: "Ülkedeki askerî vesayet rejiminin neden olduğu sürekli teyakkuz hali, ekonomik gelişmenin yanında, sendikalaşmayı, sivil toplumun gelişmesini ve dolayısıyla siyasal katılımı sekteye uğratmıyor mu? Dolayısıyla bu bela ile uğraşmak, en az mesai bitimlerinde Sakarya’daki sendika önünde sergilenen ‘sınıf kardeşliği’ kadar mücadelenize katkı sağlamaz mı? 'Avrupa’nın komiserleri işimize karışmasın' martavallarını bırakıp, uluslararası toplumun sivil çalışma uzmanlarını Türkiye’de cirit atmaları için yüreklendirmenin zamanı değil mi? Belki böylece kâğıt üzerindeki sayının onda biri kadar üyeye sahip sendika çiftlikleri, gerçek birer sendikaya dönüşür ve sizler de hakkınızı alabilirsiniz."