19 Ocak 2010 Salı

Politiko-filozofik temrinci Nihat Doğan

Memleketim insanlarını zihninin derinliklerinden fışkıran nurundan faydalandırma turlarını sürdürüyor Nihat Doğan. Ama öyle derin ki, anlaşılamayacağından korkarız!

Kendi halinde mıymıy şarkılar söyleyip, Seda Sayan’la takılıp giderken, ne olduysa, aniden AKP’ye kapılanıp siyasete soyundu, ardından modern dervişe döndü, memleketim insanlarını nurundan faydalandırma turlarına çıktı Nihat Doğan. Ama öyle derin ki, anlaşılamayacağından korkarız! Mesela, geçtiğimiz hafta, “olay yaratan” açıklamalarından birinde, ülkemizin koyunlarının Avrupa’dakilerden daha bir “değişik” baktığını iddia etmişti. Bu felsefi gözlemini aktarmasına vesile de, “gönül gözü”nün açılmasını yeterince anlaşılır bulmayan biri tarafından, görme özürlülere bir şey demediğini anlatmak zorunda bırakılmasıydı. Meali anlamayanların kurbanı olmuştu yani…

Nihat Doğan, geçende de Hülya Avşar’ın karşısında ışık saçıp toplumu aydınlatmayı sürdürdü. Ama işte, ah, o istese de engelleyemediği derinlik! Öyle bir laf etti ki… “Sanatçı toplumun refkleksif yapısını dinamikleyici özelliği son derece fazla olan bir metadır.” Bizim gibi “hö?” deyip kalmayan ve bu aforizmaya açıklık getiren okurlarımıza, sürpriz ödülümüz olacak… (soL postaL)