20 Ocak 2009 Salı

BERLİNDE ŞEHİTLERİMİZİ ANDIK

Her yıl olduğu gibi bu yılda devrim ve sosyalizm savaşımında yitirdiğimiz şehitlerimizi anmak ve onlarda öğrenmek için değişik etkinliklerde bulunduk. İçinde geçmekte olduğumuz politik süreç her bakımdan devrimci değerler sahip çıkmayı ve değerleri bayraklaştırmayı dayatıyor. Yaptıkları ve yarattıklarıyla yürünecek yolu bizlere gösteren ve her daimi üzerine basıp yükseklere çıkacağımız miras bırakan şehitlerimizi anmak ve onların mücadelelerinden öğrenmek ve erdemleriyle donanmak amaçlı 18 OCAK 2009 tarihinde bir anma gerçekleştirdik. Kültür Haus da yapılan şehitlerimizi anma etkinliği bir yoldaşın devrim ve komünizm savaşımında yitirdiklerimiz anısına saygı duruşuyla başladı ve başka bir yoldaşın v yoldaşın mücadeleye sıkıca bağlanmayı işleyen şiiriyle devam etti. Şehitlerimizi anma ve anlamanın önemine vurgu yapan konuşmacı yoldaş içinde geçmekte olduğumuz politik süreç ve bu süreci omuzlamak bakımından İnşa savaşçılarını ne gibi görevlerin beklediğini ve bu görevleri yerine getirirken yaşamlarını ikircimsizce sosyalizmin başarısına adamış şehit yoldaşlardan öğrenmen ve onların bize bıraktıklarıyla donanmanın yakıcılığına vurgu yaptı yoldaş konuşmasının devamında devrim ve sosyalizm mücadelesi uzun bir maratondur. Bu maratonu en iyi onlar koştular. Hem de hedefi yakalayarak için nefeslerini iyi ayarlayıp enerjilerini en verimli olarak kullanarak.

Biliyoruz ki ölüm, yaşama konulmuş bir noktadır.Ve bu noktadan sonra ise,ya yaşamın tümden yok oluşu gelir; ya da yeni biçimde devam etmesi.Işte tam da bu tarihsel noktada;bir ölüm vardır, bir de ölümsüzlük.Burası sonun ve son suzluğun, ölümle ölümsüzlüğün düğüm noktasıdır. Ve kolaydır birbirinden ayırmak,ölüm ve ölümsüzlüğü.Öyle ya;ölüm vardır tüy kadar hafiftir. Sadece kişilikler ve yaşamlar son bulur. Değersiz yaşamlar bir mum gibi söner.Ve yine "ölüm" vardır ki, engince büyür, yücelir dağlar kadar.Sönmeyen sonsuz bir ışık olur,insanlığa.Yazılır tarihin onurlu sayfasına. Bizler yabancısı değiliz her iki olgunun da.Ama bize has olan, ölümsüzlüktür.Ölümü değil de,ölümsüzlüğü seçeriz hep.Tutkuyla atılırız ölümsüzlüğün koynuna.Çünkü yaşamı soylulaştıran ve yücelten,ölümsüzlüktür. Bu aynı zamanda yaşamın yeni ve daha üst biçimde devam edişidir de.

Peki ama nedir ölümsüzlük? Nedir yaşamı sonsuzlaştıran olgu? Bu soruya verilecek en doğru yanıt, yaşamın ortaya konuluş şeklidir,hiç kuşkusuz. Yani tüm insanlığın tek ve gerçek kurtuluş yolu olan yüce devrimci ideallerimiz uğruna savaşmak ve bu uğurda "ölmek"tir. Büyük ideallerimiz için savaşmak ve ideallerimiz uğruna korkusuzca ölüm denizine atlamaktır. Özgür, sınıfsız, sömürüsüz bir eşsiz gelecek olan komünizm adına savaşan bir yaşamı ortaya koymaktır.Ve hiçe sayarak onursuzca yaşamayı, devrim ve komünizm davasının hizmetinde ölümü yaşayabilmektir.Teslim ederek bayrağı yoldaşlara, düşmektir davada.Ve feda etmektir yaşamı, hiç çıkarsız özgürlük ve sosyalizm uğruna.Evet budur ölümsüzleşmenin "sihri". Devrim davasında şehit düşmek Ve tam da budur tarihin burçlarındaki ölümsüzlük.

Devrim yürüyüşümüzde önderlerimizden Kaypakkayayı,Irfan'ı ve Münir'i ,Kemali şehit verdik.Militan savaşçılarımızdan Ahmet Muharrem,Atilla, Mehmet Kocadağ, Meral Yakar,Yücel Hazar, Ekrem İnelaş, Maksut Tepeli, Mustafa Tunç, Cennet Değirmenci, Ali Aktaş,AliEkber Barış ve daha nice adsız kahramanları kavgamızın zafer yürüyüşünde şehitler ordusuna kattık.Kimisi Türk,kimisi Kürt, kimisi Arap'tı.Ama hepsinin de ortak bir amacı vardı,devrim ve sosyalizmi zafere taşıyarak,halkların özgürlüğünü yakalamaktı.Onlar bu savaşta zorlukların, zorlu kavgalarla yenmekten, geçtiğini derinden kavramış, kavgamızın kızıl gülleriydiler.

Faşist diktatörlük zulüm ve sömürü üzerinde yükselen egemenliğini sürdürebilmek için,her zaman devrimcı ve komunıst öncüleri hedef aldı.O da biliyordu ki, yığınları koyun gibi sessizce yönetmenin yolu devrimci ve komünist öncüleri ezmek ve ortadan kaldırmaktan geçiyor.Onun için devrimci ve komünist önderlere,yurtseverlere pervasızca saldırarak, binlerce can alarak oluk oluk kan akıttı ülkemizde.Elbette elini kana bulayan egemen sınıfların,devrim dışında başka bir yolla ezilmesi düşünülemezdi.İşte bunun için devrimci ve komünistler,devrimin demir yumruğunu örgütleyerek,faşizmin üzerine hışımla inmek için canla -başla çalışıp,örgütlendiler. Fedakarlık ve özverinin en güzel örneklerini sunan yoldaşlar,haklı davamızın başarısı için ölüm dahil her türlü zorluğu göze almaktan geri durmadılar.Faşist diktatörlük Kürdistan'da yürüttüğü kirli ve iğrenç savaşla, Batı'da estirmeye çalıştığı sokak infazları, kayıplar ve toplu katliam beyaz terörüyle devrimci muhalefeti ezip dağıtmayı ve milyonların özlemi devrim ve sosyalizm alternatifinin yükseltilmesini engellemeye çalışıyordu.Ama nafile,faşizmin iğrenç amaçlarını devrimciler ve komünistler geçit vermediler.

Egemen sınıflar her yönüyle tepeden tırnağa silahlamış ve devrime topyekün saldırıya geçmiş durumda,Faşist karşı-devrimi terörüne ve sömürüsüne dur demek için, feda ruhuyla ileri atılacağız, yoksa faşizmin çizmeleri altında ezilip onursuz bir yaşam mı sürdüreceğiz? Biz, milyonların özlemini kendisinde toplamış komünist bir örgütün militanları, sempatizanları olduğumuza göre, faşist karşı-devrimin, devrimci ve komünist hareketi demir ökçeyle ezme saldırısına her alanda direnişi yükselterek, karşı durmalıyız ve duracağız.

Mücadele gittikçe daha zor ve sert bir evreye doğru yol alıyor.Gerçek devrimcilerle sahteleri bu kavgada ayrışıyor. Zorlu görevlere yan çizenler ve kavga gemisini erken terkeden ya da zorluklardan dolayı felaket tellallığı yapanlar, elbette çıkacaktır .Sağlığında şehit yoldaşlarımızı sormayan, selam bile vermeyenler, onların şehitlik mertebesine ulaştıkları durumda ortada caka satmaya çalışırlar.Bu moral bozucu ve art niyetli iblislere meydanı boş bırakmamak ve bunlara karşı,devrimci tavrı zamanın da a lmak gerekiyor.Şehitlerimize hiç kimsenin söz söylemeye ve uğruna ölümü kucakladıkları kutsal davamıza ve herşeyimiz örgütümüzün diyerek ölüme giden yoldaşlarımızın ıdeallerine dil uzatılmasına sessiz kalamayız. Hoş görümüz bir yere,bir noktaya kadar olur.Devrimci onurumuza ve şehitlerimize dil uzatıldığında devrimci sabrımız taşar ve böylelerine karşı gereken devrimci tutumu almaktan geri kalmayız.

Biz komünistler,devrim kavgasına gönüllü ve bilinçli olarak katılmış kişileriz.Bu kavgaya zorlanarak katılmadık ve bu tür yöntemlere karşı olduğumuz da bilinmektedir, İnşanın saflarında savaşım yürüten tüm yoldaşlar,gönüllü ve bilinçlice kavgamıza katılmışlar ve zorlu, görevler üstlenmişlerdir. Devrimciliğin zorluklarını bilerek,herşeyimizle kavganın enginliğine kendimizi attık.Burada ölüm de var,zulüm var,sakat kalma da var.Zaten faşizm suskun bir toplum yaratmak için var gücüyle faşist karşı-devrimci terörüyle saldırmıyor mu?Amacı,hiç şeye ses çıkarmayan bir toplum yaratmak değil mi? Fakat biz komunistler bu iğrenç oyunlarına dur demek için devrim yürüşüne katıldık.Olüm halkımızın özgürlüğü, mutluluğu içinse, hoş geldi sefa geldi'' diyenlerin izinde yürüdük ve yoldaşlarımızı şehitler ordusuna kattık.

Devrim ve sosyalizm mücadelemizin, başarısı ve örgütümüzün iktidar yürüyüşü için her şeyi göze alarak, kavganın sıcaklığında döğüşme yolunu şehitlerimiz burjuva kapitalist sistemin kendilerine uzattığı bala bulanmış zehiri geri iterek,halklarımızın devrimi yolunu tutarak,onların öncüsü olmaya çalıştılar. Şehit yoldaşımız verdikleri devrim sözüne ve içtikleri anda bağlı kalarak,ölümsüzleştiler.Ölümleriyle yaşamı yeşil kıldılar. Ellerinde silahları, dillerinde savaş naralarıyla Türkiye topraklarına kanlarını kattılar. Onların yoldaşları olmak bir ayrıcalıktır. Onları birkez daha anarken Leninden Staline M.Süphiden İbrahim Kaypakayaya, Deniz Gezmişlerden Mahir Çayanlara Mazlum Doğanlardan Sabahat Karataşlara kadar uzanan devrim ve komünizm şehitlerni anıyor ve Onların yarım bıraktıklarını tammlayacağımıza söz veriyoruz sözleri ve mücadleye daha ıkıca sarılma çağrısıyla konuşmasını bitiren yoldaş ın ardından bir yoldaş kavga yıa çağıran ve şehitlere yadedilmiş şiirler okudu. Ardından başka bir yoldaş hem Türkiye ve dünydaki politik gelişmelere ikkkat çekti ve hemde şehitlere sahip çıkmanın başta onlardan öğrenmekten geçtiğini ama hata ve zaaflarımıza karşı inatla ve israrla mücadele ederek ilerlemenin mümkün olduğuna dikkat çekerek örgütlenmek ve mücaeleye aktif olarak katılmanın gerekli ve zorunluluğuna dikkat çekerek toplantı şehitlere bağlılık vurgusuyla sona erdi

Devrim ve Komünizm Şehitleri Ölümsüzdür!

Almanya Berlinde DHB Okurlari