25 Ocak 2009 Pazar

Kriz intihar ettiriyor

Kriz bahane edilerek yaratılan işsizlik terörü ve büyüyen yoksulluk örgütsüz, mücadele ve gelecek umudunu yitiren emekçileri bunalıma sürüklüyorKıraç’ta Canteks fabrikasında çalışan Mustafa Karamuh, borçları nedeniyle girdiği depresyon sonucu intihar etti. Türkiye Psikiyatri Derneği’nin, yoksulluk ve işsizliğin depresyon, intihara bağlı ölüm, alkol ve madde kullanım bozuklukları gibi birçok psikiyatrik hastalık ve soruna neden olduğunu açıkladığı saatlerde yaşanan bu olay söylenilenleri doğrular nitelikte. 4 bin liraya yakın kredi borcu bulunan ve ev kirasını da ödeyemediği öğrenilen Karamuh, asgari ücretle çalışan bir tekstil işçisi. Evli ve bir çocuk sahibi Karamuh’un sorunlarından kurtulmak için seçtiği yol, örgütsüzlük, yalnızlık ve çaresizliğin sonucu olarak gösteriliyor. Bu nedenle örgütlü işçi sayısının 3 milyonun altında olduğu Türkiye’de intihar vakalarının giderek artması bekleniyor. Tekstil İşçisi Mustafa Karamuh’un yakınları ve iş arkadaşları sorunları görmezden gelerek memleketi tozpembe gösteren hükümete tepki gösteriyor. Karamuh’un arkadaşı Doğan, “Tayip Bey duysun! Mustafa, 3 bin TL için kendini astı” diyerek hükümeti göreve çağırıyor. Hükümetin vatandaşın ne hale geldiğini görmesini isteyen Doğan, artık bu yaşanılanlara dur deme vaktinin geldiğini ifade ediyor. İş arkadaşlarından Ekrem, aldıkları ücret yetmediği için sürekli mesai yapmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Bu nedenle günde 12 saat çalıştıklarını dile getiren Ekrem, bu nedenle hiçbir sosyal etkinliklerinin olmadığını ve yoğun stres altında olduklarını ifade ediyor. ‘İşçi söz sahibiydi’Karamuh’un komşularından Ersan Engin, insanların bilerek borçlandırıldığına dikkat çekiyor. “Ben önceden memurdum. Eskiden memur işçinin yarı katı altındaydı. İşçi söz sahibiydi. Ben memurum diye bakkal bana ekmeği bile veresiye vermiyordu. Geçinemediğim için memurluğu bıraktım işçi oldum. İşçinin sosyal hakları vardı. İyi bir geliri vardı. Bir işyerinde anlaşamıyorsa, işi bırakıp başka yere gidiyordu. Ne yaptı patronlar işçiyi ezmek için birleştiler ve hükümetler de bunlara destek verdi. Bu hale düştük. Yaşam koşullarımızı bozdular, işçiyi borçlandırdılar. Asgari ücrete mahkum edildik. Bir de bankalara borçlandık. Artık bizi kapıdan kovsalar da içeriye girmeye çalışıyoruz. Eskisi gibi seçeneklerimiz kalmadı” diyen Engin, ağır bedeller ödenerek kazanılan hakların kaybedilmesinden dolayı insanların bunalıma sürüklendiklerini belirtiyor. Ücreti kadar taksit…İş arkadaşı Vedat Özdemir, Karamuh’un asgari ücretle geçinemediği için bankadan ihtiyaç kredisi aldığını dile getirdi. Ancak bankaya borcunu ödeyemediği için yapılan taksitlendirme nedeniyle maaşından her ay 350 TL kesildiğini aktaran Özdemir, “Zaten asgari ücretle çalışıyoruz. Banka aldığı ücretin büyük çoğunluğunu kesiyor. 320 TL ev kirası da var. Evini geçindirmesi için geriye hiçbir şey kalmıyor zaten” diyor. Karamuh’un daha önceki evinden de kirasını ödeyemediği için çıkartıldığına değinen Özdemir, bu yaşam koşullarında geçinebilmenin mümkün olmadığını belirtiyor. Mustafa Karamuh’un yeğeni Erdem Karamuh ve kardeşi Ayhan Karamuh ise, Ağabeylerinin gururuna yediremediği için intihar ettiğini söylüyorlar. (İstanbul/EVRENSEL)
Örgütsüzlüğün acı sonucuDoç. Dr. Serdar M. Degirmencioğlu: Şu an yaşanılan krizin bireyleri borçlandıracağı ve evin para kazandıran kişilerini daha da zorlayacağı ortada. Kişilerin kendi haklarını savunamıyor olmaları ve sendikalar gibi kendi mücadele kurumlarından uzak olmaları insanları bireysel çözümlere itebiliyor. Bu işin faili bankalardır. İnsanları kredi kartından sonra, normal kredi ve ek hesap gibi yollarla bilerek borçlandırmaktadırlar. Bu gizli saklı yapılan bir şey değil. İnsanların cep telefonlarına bile bankalardan kolay kredi mesajları geliyor. Bu borçlandırma sayesinde intihar olayları beklenen bir sonuç. Korkunç olsa da yaygınlaşarak artacaktır. Sadece intihar değil, aile içi ve başkalarına yönelik şiddeti de artıracak. Bu sistem sorunu intihar ve şiddet anlamında geri dönüyor. Bu mesele bir toplu çıkar meselesidir. Çünkü bu konuda mağdur olan bir toplum vardır ve toplu çıkar söz konusu olduğu için toplu bir muhalefetin oluşturulması gerekmektedir.