22 Ocak 2009 Perşembe

Kadınlar krize karşı taleplerini açıkladılar

Kadınların krize karşı dayanışma ağını örmek için bir araya gelen işçi sendikaları ‘Kadınlar krizin yükünü taşımayacak’ dedi.

Hava-İş Sendikası Genel Merkezi’nde dün düzenlenen basın toplantısında bir araya gelen 9 farklı sendika ve TAREM temsilcisi kadınlar krizin etkilerine karşı dayanışmanın önemine vurgu yaptılar. Sendikaların krizin yükünü ödememek için bir süredir yürüttükleri çalışmalar sonucu ortaya çıkan programların kadınlar açısından yetersiz kaldığına dikkat çeken kadınlar, “Kadınlar Kapitalizmin Krizinin Yükünü Taşımayacak!” başlığı altında toparlanan talepleri içeren bir metin açıkladılar.

Petrol-İş, Tekgıda-İş ve Hava-İş Sendikaları Genel Merkezleri ile Toplumsal Araştırma ve Eğitim Merkezi’nin (TAREM) çağrısıyla 15 Kasım 2008’de düzenlenen “Kadınlar Krizi Konuşuyor” başlıklı sempozyumda başlayan ve sonrasında yeni katılımcılarla devam eden tartışmaların üzerinden şekillenen sonuç metni, Basın-İş, Birleşik Metal-İş, Deri-İş, Dev Sağlık-İş, Kristal-İş ve Tez Koop-İş Sendikaları tarafından da imzalanarak 9 işçi sendikasının ve TAREM’in ortak metni haline geldi.

Krize karşı kadın dayanışması
İmzacı sendikaların temsilcilerinin ve Desa Deri, Sinter Metal, Kızılay direnişçisi kadınların katıldığı basın toplantısında açıklamayı Hava-İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Eylem Ateş okudu.

Açıklamasında, krizin etkilerinin kadınların yükünü bir kez daha artıracağını belirten Ateş, sendika, emek ve meslek örgütlerinin ev kadınları ile çalışma yaşamındaki kadınların ortaklıkları üzerinden bir politika öngörmesinin önemli olduğunu belirtti.


Krizle birlikte kadınların çalışma koşulları kötüleşecek
Çalışan kadınların büyük bir bölümünün ev eksenli ve esnek çalışanlardan ya da geçici tarım işçilerinden oluştuğunu aktaran Ateş, krizle birlikte ev eksenli çalışmanın yaygınlaşacağını, kayıt dışı sektörün genişleyeceğini ve beyaz yakalı çalışanlarında işçileşeceğini kaydetti. Ateş, krizin kadınlara etkisini anlatmayı şu sözlerle sürdürdü: “Mevcut çalışanlar; işsizlik, kıdem tazminatının, ikramiyelerin ve fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi, çalışma saatlerinin uzaması, taşeronlaştırma, esnek çalışma gibi durumlarla yüz yüze bırakılacaktır.

Güvenceli iş gücü piyasalarında kadın emeği oranı hızla düşecek, öte yandan bu oran geçici, güvencesiz sektörde yükselecektir. Bu durum, sıralanan çalışma biçimlerinde kadın istihdamının daha yoğun olmasından dolayı, güvencesiz ve örgütsüz kadın çalışan sayısının da artması anlamına gelmektedir. İş piyasalarından çekilen kadınların ev eksenli çalışmalara yönelmesi ve kayıt dışılığın hızla artması da olasılıklar arasındadır.

Yoksulluğun arttığı durumlarda; ailenin ayakta kalma çabası büyük ölçüde kadının görünmeyen emeği üzerinden sürdürülecek ve bu süreç kadının sırtındaki yükü arttıracaktır. Kriz döneminde aile içi şiddet, cinsel taciz, saldırı vb. yoğunlaşacaktır”
Cinsiyetsiz bir emeğin krizden tek basına çıkması varsayımının büyük yanılgı olduğunu söyleyen Eylem Ateş, “Kadın emeğini, bütün sınıf sorunu içinde özne kılmamış bir örgütlenme biçimi uzun vadede tüm sorunları ile karşımızda durmaya devam edecektir” diye konuştu.

Kadınların krize karşı mücadele talepleri
Çalışma sürelerinin kısaltılması, esnek çalışma ve taşeron uygulamalarına son verilmesi, zamların geri çekilmesi, kredi kartı faizi iptali, asgari ücretin vergiden muaf tutulması, eş değer işe eşit ücret gibi uygulamaların kadınların talepleri arasında yer aldığını belirten Ateş, sendikaların diğer taleplerini ise şöyle sıraladı:
Cinsiyet temelli işten çıkarmaların yasaklanması, TİS süreçlerinde kadın üyelere yönelik taleplerin öncelenmesi, işverenlerin kadın çalışanları istihdam etmeleri konusunda teşvik edilmesi, süt izinleri, eşi doğum yapan işçilere izinler, kreş, emzirme odası, kadın ve erkek ücretlerinin ve diğer koşulların eşitlenmesi gibi konuların sözleşmelerle garanti altına alınması, sendikalarda cinsiyet, yaş vb. verilerin tutulması, sendikalarda pozitif ayrımcılık ilkesi kabul edilmesi, en az kritik eşik olan yüzde 30 kotasının her türlü temsiliyet kademelerinde ve sendika genel kurullarında uygulanması, kadın işçilerin sendika çalışmalarına katılmaları için etkinlik ve toplantı saatlerinin kadın üyelerin katılımına göre ayarlanması ve sendikalarda çocuk odaları vb. fiziki düzenlemelerin yapılması, sendikalarda toplumsal cinsiyet eğitimlerinin düzenlenmesi, kadın komisyonlarının oluşturulması ve bu komisyonların aktif çalışmaya teşvik edilmesi, işyerlerinde kadına yönelik şiddetin ve tacizin takip edilmesi, Kayıt dışı çalışan kadınların kayıt altına alınması için önlemler alınması, sendikaların ev eksenli çalışanlara yönelmesi, bağımsız kadın kuruluşları, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin kadın komisyonlarının bir araya gelmesiyle''Kriz Masası'' oluşturulması.

Dayanışma için internet sitesi
Sendikaların kadın işçilerin sorunlarına daha fazla eğilmesinin ve kadın örgütlerine kapısını daha fazla açmasının artık bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Eylem Ateş, krize karşı kadın dayanışma ağının örgütlenmesi için bir internet portalının da kurulduğunu duyurdu.
http://www.krizdekadindayanismasi.org/ adresinden yayın yapacak olan site hakkında bilgi veren Ateş, Sitenin üyeleri işten atılan sendikalar tarafından düzenli olarak verilerle besleneceğini ve Türkiye’nin pek çok yerinde kriz mağduru olan, işten çıkartılan kadınların da başvurabileceği bir ortak kürsü olacağının altını çizdi.

Son olarak Petrol-İş Sendikası’nda yürütülen toplumsal cinsiyet eğitimlerine dikkat çeken Eylem Ateş, bu eğitimlerin diğer sendikalar tarafından da örnek alınmasının önemini vurguladı.

Açıklamanın ardından söz alan TAREM Kadın Çalışmaları Koordinatörü Boran Başak Koç, kadınların krize karşı dayanışma ağlarının örülmesinin oldukça önemli olduğunun altını çizdi. Başta imzacı sendikalar olmak üzere tüm sendikalarla birlikte işyerlerinde kadın işçi toplantıları ve 8 Mart’ta da bir kadın işçi şenliği düzenlemek istediklerini belirten Koç, Türkiye’de ilk defa 9 işçi sendikasının kadınların talepleri için bir araya geldiğini hatırlatarak, bu adımların tarihsel önemini vurguladı.

Kadınların örgütlenmesinin sendikaların görevi olduğunu belirten Petrol-İş Sendikası Kadın Dergisi Editörü Necla Akgökçe ise sendikaların kadın örgütlenmesine önem vermelerinin yanı sıra, bu çabaların çeşitli kanallarla bağımsız kadın hareketiyle birleşmesinin önemine değindi. Novamed’in bu anlamda önemli bir ilk adım olduğunu da hatırlatan Akgökçe, son olarak DESA’da da sendikal hareketle kadın hareketi arasında bir buluşmanın söz konusu olduğunu, bunların önemli gelişmeler olduğunu belirtti.

Tekgıda-İş Sendikası Kadın Komisyonu Sorumlusu Burcu Ayan ise teoride söylenilen şeylerin pratik hayatta zor karşılık bulduğunu, kadın işçilerin sendikalarda daha aktif yer almayı istemeleri gerektiğini söyledi.

Sendikalarının daha çok erkek işçilerin çalıştığı işyerlerinde örgütlü olduğunu söyleyen Deri-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Nuran Gülenç kadın hareketiyle Desa Deri direnişi sürecinde karşılaştıklarını belirtti.

Sinter, Desa ve Çapa’dan kadınlar direniş deneyimlerini paylaştı
Açıklamanın ardından söz alan direnişçi kadınlar deneyimlerini aktardılar. Deri-İş Sendikası’nda örgütlendiği için işten çıkartılan Desa Deri işçisi Emine Arslan yaşadıklarını özetlediği konuşmasında patronun tekliflerine kanmadığını ve sonuna kadar sendikasıyla birlikte mücadele edeceğini söyledi. Arslan genç kadın işçileri de uyararak “Ufak bir yalpalamada çok büyük tuzağa düşeriz. İşverenin oyunlarına gelmemeliyiz” diye konuştu. Toplantıya Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten çıkartılan Sinter Metal işçilerinden Necla Öztürk ve Yeliz Can da katıldı. “Kriz nedeniyle değil, sendikalaştığımız için işten çıkartıldığımızı biliyoruz” diye konuşan Necla Öztürk işyerindeki kadın arkadaşlarını direnişe katmaya çalıştıklarını kaydetti. Öztürk, “Buradaki kadınları da fabrika önünde görmek istiyoruz” diyerek dayanışma çağrısı yaptı. Dev Sağlık-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten çıkartılan 15 Çapa Tıp Merkezi çalışanından biri olan Funda Keleş ise sürgün ve küfürlere maruz kalmalarına rağmen direnişlerini sürdürdüklerini, kan almanın hayati önemde olduğunu bildikleri için güçleri olmasına rağmen greve çıkmadıklarını söyledi.

Basın toplantısına Birleşik Metal-İş Sendikası Uluslararası İlişkiler Uzmanı Elif Sinirlioğlu, Haber-İş Sendikası İstanbul 1 No'lu Şube yöneticileri, Tez Koop-İş Sendikası üyesi Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İstanbul Şubesi çalışanları, Deri-İş Sendikası üyesi kadınlar, Çalışan Kadının İnsan Hakları Derneği’nden kadınlar ve KEİG Platformu temsilcisi Serap Güre de katıldı.

Emek Dünyası