10 Şubat 2009 Salı

Mehmet Ağar'dan ilk ifadeler

Susurluk davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili "cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu" gerekçesiyle yargılanan Mehmet Ağar, "Suçlu ve suçluyla mücadele etmeyi hayatının bir parçası haline getirmiş bir kişi olarak, suç işlemek için örgüt kurmak iddiasını kabul etmem mümkün değil" dedi.

Ağar'ın, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın ilk duruşması tamamlandı.

Ağar, savunma ve ifadesinde, milletvekilliği yaparken aleyhindeki iddialar gündeme geldiğinde, dokunulmazlığının kaldırılması talebinde bulunduğunu anlattı.

Değişik görevleri sırasında "devlete ve millete hukuk ve sadakatle hizmet ettiğini" söyleyen Ağar, "Bugünkü şartlarla o günkü şartlar arasında Himalaya Dağları kadar fark var" dedi.

"Suçlu ve suçluyla mücadele etmeyi hayatının bir parçası haline getirmiş bir kişi olarak, suç işlemek için örgüt kurmak iddiasını kabul etmem mümkün değil" ifadesini kullanan Ağar, görevini hukuk ve kanunlar çerçevesinde yürüttüğünü kaydetti.

Ağar, suç örgütlerine karşı mücadelesi nedeniyle "Türkiye'nin en önemli üç hedefinden biri" olduğunu söyledi.

Görevleri sırasında bilmeyerek hizmet kusurları olabileceğini ifade eden Ağar, "Elbette insanız, hatalarımız olabilir ama bu iddiaları şiddetle reddediyorum" diye konuştu.

Ağar, Mahkeme Heyetinin sorusu üzerine, Mehmet Özbay sahte kimliğini kullanan Abdullah Çatlı'nın ismini, Emniyet Teşkilatı'nda görev yapması nedeniyle duyduğunu ancak tanımadığını kaydetti.

Ağar, Susurluk kazası sonrasında ele geçen silah ve mermilerle ilgili bilgisinin ve talimatının olmadığını ifade etti.

Ağar'ın bazı ifadeleri:

- "Abdullah Çatlı'yı Susurluktan önce tanımıyordum, basından tanıyordum. Emniyet'teki görevim dolayısıyla ismini duydum."

- "Hayatım boyunca hukuka bağlı hizmet ettim."

- "İbrahim Şahin'in ve Korkut Eken'in terörle mücadelede çok katkısı oldu."

- "Ömrüm suçlarla mücadeleyle geçti, suçlamaları reddediyorum."

- "Tarık Ümit ve Yaşar Öz'ü muhbir olarak kullandık."

- "Emniyet Genel Müdürü olarak depoları takip edemem."

- "Kayıp silahlar hakkında bilgim yok."

- "Devlet için hizmet ettim, beratime karar verilsin."

- "Korkut Eken kahraman bir subaydır."

- "O günle bugün arasında Himalayalar kadar fark var."

Sonraki duruşmalara katılmayacak

Mehmet Ağar'ın, Susurluk davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili "Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu" gerekçesiyle yargılandığı davaya 13 Mayıs'ta devam edilecek.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşması tamamlandı.

Bir sonraki duruşmanın 13 Mayıs 2009 tarihinde yapılacağı davada, Mehmet Ağar duruşmadan vareste tutuldu.

Mahkemeye gelip gelmeyeceği merak ediliyordu

Ağar duruşmanın yapılacağı adliye binasına geldi. Ağar'ın mahkemeye gelip gelmeyeceği merak konusuydu.

Mehmet Ağar ın duruşma için saat 13.30 sıralarında Ankara Adliyesi'ne gelerek arka kapıdan içeri girdiği, Susurluk davasından yargılanıp ceza alan Korkut Eken in de Ağar' a destek için Ankara adliyesine geldiği öğrenildi.

Avukatların müdahil olarak katılma talepleri reddedildi

Mehmet Ağar'ın, Susurluk davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili, "Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu" gerekçesiyle yargılandığı davada, Çağdaş Hukukçular Derneği ile bazı avukatların müdahil olarak katılma talepleri reddedildi.

Duruşma öncesi yazılı açıklamalarda bulunan Ağar'ın avukatları, "Müvekkilimiz hakkında haksız suçlamalar yapıldı" dedi.

Açıklamada, "Mehmet Ağar'ın, devletin etkin kademelerinde görev yapmış, bu görevleri yerine getirirken hiçbir zaman hukuki yetki ve sorumluluklarınındışına çıkmamış ve yetki alanı içindeki kamu görevlilerinin de bu sınırları aşmamaları yönünde azami gayret sarf etmiş bir devlet görevlisi olduğu" kaydedildi.

Ağar'ın avukatları, açıklamada, "Atanmış olarak bürokratik sorumluluk, seçilmiş olarak ise siyasi kararlılık içinde devletinetkin kademelerinde görev yapmış, bu görevleri yerine getirirken hiçbir zaman hukuki yetki ve sorumluluklarının dışına çıkmamış ve yetki alanı içindeki kamugörevlilerinin de bu sınırları aşmamaları yönünde azami gayret sarf etmiş birdevlet görevlisinin, bir siyasinin, müvekkilimiz Mehmet Ağar'ın yargılanma süreci başlamış bulunmaktadır" denildi.

"Birçok haksız suçlama"

Açıklamada, 12 yıldır Türk kamuoyunu meşgul eden ve "Susurluk olayı" olarak bilinen süreçle ilgili Ağar hakkında asılsız, mesnetsiz iddianın ileri sürüldüğü ve haksız birçok suçlamanın yapıldığı savunuldu.

"Ağar'ın, kamuoyunda ileri sürülen asılsız iddia ve yapılan haksız suçlamalar karşısında bugüne kadar sergilediği sakin tavrın, hukuka olan saygı, Türk adaletine olan inanç ve kendine olan güvenden kaynaklandığı" ifade edilen açıklamada, "Aktif siyasette olduğu dönemlerde, olayın kendisi açısından açıklığa kavuşturulmasını sağlamak üzere yargılama sürecini başlatacakgirişimlerde bulunmaktan da hiçbir zaman kaçınmamıştır" denildi.

Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

"Bilindiği üzere bu süreçte, müvekkilimizin kendi talebi üzerine 11 Aralık 1997'de dokunulmazlığı kaldırılmış, bağımsız milletvekili olduğu dönemde TBMM Soruşturma Komisyonu'nun 15 Haziran 2000 tarihli kararıyla Yüce Divan'a sevkine ve yargılanmasına gerek olmadığına karar verilmiş, DYP Genel Başkanı olduğu dönemde TBMM Başkanlığı'na, milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılmasıiçin üç kez yazılı müracaatta bulunmuştur.

Ayrıca, bugünkü yargılama sürecinin bir an önce başlaması vesonuçlandırılması için hukuki çerçevede itiraza ilişkin haklarımız, Ağar'ın talebiyle kullanılmamıştır.Her zaman olduğu gibi bugün başlayan süreçte de Türk adaletine inancımız, Türk yargısına güvenimiz tamdır. Aynı inanç ve güvenin tüm kamuoyu tarafından da duyulması samimi temennimizdir."

Duruşma öncesi eylem

Mehmet Ağar'ın "Susurluk" davasına ilişkin duruşması öncesinde DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ile bazı parti ve örgütler basın açıklaması yaptı.

Buldan, Ankara Adalet Sarayı önünde yaptığı açıklamada, "belli bir dönemin hem tanığı hem de mağduru olduklarını" söyledi.

Bu sebeple "Ağar'ın davasının kendileri için büyük önem taşıdığını" kaydeden Buldan, "Ama, bu dava Mehmet Ağar'ı aklama davası olarak karşımıza çıkıyor. Yani bir şekilde Türkiye'de işlenen faili meçhul cinayetlerin ve kayıpların baş aktörü ve sorumlusu olan Ağar, bugünkü duruşmadan da elini kolunu sallayarak çıkıp gidecek" dedi.

Susurluk ve Ergenekon davalarının "bir bütün" olduğunu savunan Buldan, "Bu iki davanın mutlaka birleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü, Türkiye'deki binlerce faili meçhul cinayetin ve kaybın baş aktörü ve sorumluları bir şekilde yargı önüne çıkartılmaya çalışılıyor ama bir taraftan da bu insanlar serbest bırakılıyor. Bu Türkiye, Türkiye'nin aydınlık geleceği, şeffaf bir Türkiye, demokratik bir Türkiye açısından kabul edilemez bir durumdur" dedi.

Buldan, "Türkiye gerçek bir hukuk devleti olduğunu kanıtlamak istiyorsa, bugünkü davayla Ergenekon davası birleştirilmelidir. Sadece Ağar değil, onun ekibinde çalışan, özellikle '91-95 konsepti' dediğimiz dönemde görev yapan, başta Tansu Çiller olmak üzere bütün yetkililerin, yargılanması ve halka hesap vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Bütün savcı ve hukukçuları göreve davet ediyoruz" diye konuştu.

DTP Batman Milletvekili Bengi Yıldız basın açıklaması sırasında da hazır bulundu.İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Ankara 78'liler Derneği, Ankara 78'liler Birlik ve Dayanışma Derneği, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, EMEP, DTP, SDP Ankara İl Teşkilatları, Sosyalist Parti ile 68'liler Dayanışma Derneği'nin de içinde bulunduğu bazı parti ve örgütler de aynı yerde ortak açıklama yaptılar.

Diğer açıklamalar

"Katil devlet yargılansın, Mehmet Ağar hesap versin, Ölüm kuyularının hesabı sorulsun" şeklinde sloganlar atan grup, Ağar'ın başta Susurluk olmak üzere birçok olaylardan yargılanması gerektiğini söylediler.

İHD Ankara Şube Başkanı Gökçe Otlu'nun okuduğu açıklamada, "Ağar'ın, derin devlet örgütlenmesi sürecinin 12 Eylül'den bu yana en önemli aktörlerinden biri olduğu" savunularak, "Ağar hesap vermelidir. Bunun için, Susurluk'un devamı olan Ergenekon sürecine dahil edilmelidir. Görevi ihmalden değil, halka karşı işlediği suçlardan yargılanmalıdır. Bireysel olarak değil, kontrgerilla devletiyle birlikte yargılanmalıdır" denildi.

Kendilerini "Halk Cephesi Ankara Temsilciliği" üyelerinin basın açıklamasında ise "bugün görülen davada Ağar'ın adıyla özdeşleşen sayısız işkence, katliam, infaz ve kayıpların olmadığı" öne sürüldü.

Bu arada Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı çevik kuvvet etipleri de adliye önünde geniş güvenlik önlemleri aldı.

Çağdaş Hukukçular Derneği taraf olmayı sürdürecek

Mehmet Ağar'ın "cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu" suçlamasıyla yargılandığı davaya müdahil olma talepleri reddedilen Çağdaş Hukukçular Derneği, "Ağar'ın gerçek suçlarının hala dava konusu edilemediğini" savundu.

Çağdaş Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Selçuk Kozağaçlı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın ardından yaptığı basın açıklamasında, hakkında hazırlanan iddianamede Ağar'ın "cürüm işlemek için silahlı örgüt kurduğunun ve yönettiğinin" savunulduğunu kaydetti.

"Ancak, Ağar'ın gerçek suçlarının hala dava konusu edilemediğini" öne süren Kozağaçlı, "Adalet, yeterli görülen verilinceye kadar değil, halk ihtiyaç duyduğunu elde edinceye kadar istenecektir" dedi. Kozağaçlı, "halka karşı işlenen son suçun hesabı soruluncaya kadar taraf olacaklarını" söyledi.

Ağar hangi suçlardan yargılanacak?

Danıştay 1. Dairesi, Ağar'ın, "cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek" suçu yönünden lüzum-u muhakemesine, Ağar'ın eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "suç işlemek için örgüt kurmak" başlıklı 220. maddesi gereğince yargılanmasına karar vermişti.

Danıştay İdari İşler Kurulu da 1. Daire'nin kararını onayarak, dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermişti.

Mehmet Ağar "vali" statüsünde olduğu gerekçesiyle dosyası Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nde görüşülmüştü.

Ağar'ın, suç tarihinde "emniyet müdürü" statüsünde olduğuna işaret eden daire, "görevsizlik" kararı vererek, dosyayı Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'ne iletilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermişti.

Dosyanın tevzi edildiği Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi ise "görevsizlik" kararı vererek, dava dosyasını, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.

Ağar, sağlık sorunları gerekçesiyle Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya katılmamıştı.

CNN Türk /