13 Mayıs 2009 Çarşamba

BİZ BARIŞTIK, PEKİ YA SİZ?

Bilgi Üniversitesi Kültür Kulübü’nün düzenlediği panele bir asker annesi, bir gerilla annesi ve oğlu siyasi suçtan 12 yıldır hapis olan bir tutsak annesi katıldı. Üç annenin dileği aynıydı: “Savaş bitsin, gözyaşları son bulsun…”
SEVGİM DENİZALTI

Bilgi Üniversitesi'de önceki gün yapılan panelde konuşan Döndü Ergin, bir oğlunu ve bir kızını dağda yitirmiş; bir çocuğu çatışmada 7 kurşun yemiş, ardından 10 yıl hapis yatmış. Bir çocuğu ise hala dağda. 13-14 yıldır “başka anneler yanmasın” diye “barış annesi” olarak mücadele veriyor. Ergin “Kan kanla yıkanmaz, suyla yıkanır” diyor ve ekliyor: “30 yıldır savaşla bir yere varılsaydı, varılırdı. Artık yeter, edi besse diyoruz. Biz yandık, başkaları da yanmasın istiyoruz.”

'TÜRKİYE'Yİ YÖNETENLER İKİYÜZLÜ'
Kürt sorununun yalnızca Kürtlerin değil, bu topraklarda yaşayan herkesin sorunu olduğunu söyleyen Ergin, şöyle devam ediyor: “Biz kimliğimiz, kültürümüzle insanca bir yaşam istiyoruz. Bu sorun hepimizin kanayan bir yarası. Ama Türkiye’yi yönetenler bu yaranın bize ne kadar acı verdiğini anlamıyor, acımızı yüreğinde hissetmiyor”.
Ülkeyi yönetenlerin ikiyüzlü davrandıklarını belirten Ergin, Başbakan Erdoğan’ın 2006’da çocukların da öldüğü Diyarbakır olayları üzerine “Kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yaparız” şeklindeki sözlerini anımsatıyor, “Şimdi istediği kadar ‘Kürt sorunu bizim sorunumuzdur’ desin, bu tutarsızlıktır. Hepimiz kardeş değil miyiz, bu kirli savaş neyin savaşıdır? Neden onların, zenginlerin çocukları savaşa gönderilmez?” diye soruyor.

'ANNELERİN GÖZYAŞLARI AYNIDIR'
Lütfiye Gürbüz’ün oğlu 12 yıldır cezaevinde bulunuyor. Gürbüz “Çocuğumun adını Özgür koydum, ölene dek özgür olsun diye, ama tutsak oldu” diyor. Kendisini dinlemeye gelen öğrencileri görünce duygulanan anne Gürbüz, oğlunun da öğrenciyken tutuklandığını anlatıyor:
“Annelerin gözyaşları aynıdır. Yüreğimiz paramparça. Her hapishaneye gidişimde içimden bir şeyler kopuyor. Bahar gelmiş, her yerde çiçekler açmış, ama bakamıyorum, yüzümü çeviriyorum. Çünkü benim oğlum 12 yıldır zindan duvarlarına bakıyor…”

‘MARDİN'DE PLANLARI TUTMADI’
Gürbüz'e göre, Türkiye’nin geleceği, özgürlüğü ve demokrasisi Kürt sorununun çözümüne bağlı. Mardin’de 44 kişinin öldüğü katliamın PKK’nin üzerine yıkılmak istenmesinden çok endişelenmiş, “Eğer yine PKK’nin üzerine kalırsa çocuklarımız cezaevinde saldırıya uğrayacak, gençler sokakta linç edilecek, savaş kızışacak ve bundan derin devlet karlı çıkacak diye düşündüm. Korktum. Ama planları tutmadı” diye konuşuyor.
Gürbüz’ün, kalıcı bir barış için talepleri ise şöyle: “Koşulsuz genel bir siyasi af, çift taraflı ateşkes, onurlu bir barış”

ASKER ANNESİ: DEVLETE GÜVENMİYORUM
Gürbüz’ün ardından bir asker annesi söz alıyor. Kürtçe konuşuyor, asker oğlu için ne kadar endişeli olduğunu anlatıyor. “Batıda bile askerlik yapsa, kör kurşuna kurban gitti ya da intihar etti diyebiliyorlar. Umarım oğlumun başına bir şey gelmez. Devlete güvenmiyorum” diyor. Şu anda askerlerin neredeyse yarısının Kürt olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Canımızı veriyoruz, vergi ödüyoruz. Bu topraklarda yaşıyoruz, ama buraya ait değilmişiz gibi davranıyorlar. Kürt sorununu PKK çıkarmadı, bu sorun zaten vardı. Kürtler birbirini öldürsün diye koruculuk sistemini yarattılar. Korucular bir yandan, devlet bir yandan Kürtlerin üzerine geldi. Nasıl ki bir fay hattı sıkışıp patlar, bu insanlar da patlama noktasına geldi.”

CİĞERİMİZ YANIYOR
Cemil Çiçek’in “Sırf DTP istiyor diye koruculuğu kaldırmayız” sözlerini de hatırlatan asker annesi, şöyle diyor: “Acaba Çiçek’in oğlu var mı? Varsa askerlik yapmış mı? Yapmışsa nerede yapmış, bizim çocuklarımız gibi Güneydoğu’da sürüne sürüne mi yapmış? Biz anneler gerçekten çok üzgünüz.
13 Mayıs 2009