20 Mayıs 2009 Çarşamba

Cezaevleri alarm veriyor

Her gün farklı cezaevlerinden hak ihlalleri haberleri geliyor. Mahkumlar gönderdikleri mektuplarla, yakınlarıyla, avukatlarıyla yaşadıkları işkenceleri duyurmaya çalışıyor.
Her gün farklı cezaevlerinden hak ihlalleri haberleri geliyor. Mahkumlar gönderdikleri mektuplarla, yakınlarıyla, avukatlarıyla yaşadıkları işkenceleri duyurmaya çalışıyor. İzmir Kırıklar 2 No’u F Tipi Cezaevi’nde kalan tutuklu ve hükümlüler ise gönderdikleri faksla yardım çığlıklarını duyurmaya çalıştı.
Cezaevi Müdürü Necmi Üçler göreve başladığından beri cezaevinde yaşanan baskıcı uygulamalardaki artış dikkat çekerken, tutuklular faksın gönderilmeyeceğini düşünerek sorunlarını tam olarak yazamadı. Tutuklular tüm kamuoyuna duyurdu: “Can güvenliğimiz yok, yaşanabilecek olumsuzluklardan cezaevi yönetimi sorumludur.”
CAN GÜVENLİĞİ YOK
Kırıklar 2 No’lu F Tipi’nde kalan tutuklu ve hükümlüler M. Siraç Keskin, Şenol Koç, Kemal Yiğit ve Onur Işık, Dicle Haber Ajansı’na faks çekerek yaşadıklarını anlattı. Mahkumlar; Kürtçe iletişim, sohbet hakkı, görüş engeli ve keyfi cezalar gibi konularda yoğun baskı altında olduklarına, yasal girişimlerin ardından cezalar aldıklarına dikkat çekti. Mahkumlar, cezaevlerinde her zaman yaşanan sorunların son dönemlerde iyice arttığını vurguladı ve artık can güvenliklerinden bile endişe duyduklarını belirttiler. Devlet televizyonlarında kullanılan Kürtçenin mahkumlara hâlâ yasak olduğunun altını çizen mahkumlar, kapalı görüş hakkı, kitap ve dergi gibi en basit haklarını bile kullanamaz hale geldiklerine dikkat çektiler.
YAŞAM ‘YAŞAM’ OLMAKTAN ÇIKTI
Uygulamaları darbe dönemlerine benzeten mahkumlar, “Bize dayatılan yaşam artık yaşam olmaktan çıktı” dedi. Öte yandan, 19 Mayıs nedeniyle açık görüş yapmak için cezaevine giden tutuklu yakınları, cezaevine alınmadı. Tutuklu ve hükümlüler ise slogan atarak idareyi protesto ettiler. Cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin ‘disiplin cezaları’ nedeniyle bu haktan faydalanamadığı açıklandı.
İHD, TİHV ve ÇHD’den oluşan heyet, bugün cezaevi savcısıyla görüşme yapacak.
ORTAÇAĞ...
İHD Adana Şubesi’ne mektup gönderen Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan İbrahim Öz, cezaevinde ortaçağ esirleri gibi zincirli ve kelepçeli tutulduklarını belirtti. Öz mektubunda, hastanedeki mahkum koğuşunun içindeki tuvalete elleri kelepçeli gittiklerini ve doktorun yanında da onca askere rağmen kelepçelerinin açılmadığını anlattı. Öz, mektubuna şöyle devam etti: “Mahkemede bekleme odamıza nöbetçi kulübelerinden ateş edildi. Ortaçağ zindanlarındaki gibi sürekli zincirli ve bağlı olmayı kabul etmiyoruz.” (İzmir-Adana/DİHA)
CEZAEVİ MÜDÜR NECMİ ÜÇLER’İN İSMİ TANIDIK

1997’de Çankırı Cezaevi’ne nakledilen Engin Huylu hastaydı, ancak 2 yıl boyunca hastaneye sevk edilmedi. Revirde hiçbir tahlil yapılmadan ‘migren olmuşsun’ diye geçiştirildi. Şubat 1999’da annesiyle görüştüğü sırada birden fenalaştı. Ailesine hastaneye sevk edileceğine dair söz verildi, ancak Huylu şuurunu kaybedene dek koğuşunda tutuldu. Bir süre sonra hastaneye sevk edildi, ancak yalnızca bir serum takıldı ve geri gönderildi. Tir tir titrediği bir gece ise sabaha karşı 04.00’te hastaneye götürüldü, ancak ambulans yerine ring aracıyla, 1 saatlik yolu 2 saatte hoplaya zıplaya geçti. Oysa ambulans cezaevi kapısında bekliyordu. Huylu, hastaneye vardıktan 20 dakika sonra yaşamını yitirdi. Cezaevi Müdürü Necmi Üçler ise savcıya şu savunmayı yapıyordu: “Sevk şekli mahkumların ‘adli suçlu’ veya ‘terör suçlusu’ olmalarına göre değişir. Acil hastaların il dışına sevkleri, mahkumların konumuna göre cezaevinin sevk araçları veya ambulansla yapılmaktadır.”
Önceki yıllarda görev yaptığı Metris Cezaevi’ndeki baskıcı uygulamalarıyla akıllarda kalan Üçler, 2003’te başında olduğu Konya Cezaevi’ndeki siyasi tutuklulara yönelik tehdit ve hak ihlalleriyle gündeme gelmişti.
(İstanbul/EVRENSEL)