31 Mayıs 2009 Pazar

NE FAŞİZAN BASKI NE DE FETİHÇİ RUH

KURTULUŞ DEĞİL “FETİH”

Fatih’in ruhu ‘göğe çıktı’
»Bu şov için toplam ölçüleri 135 metreye 20 metre olan 3 dev su perdesi, toplam 118 adet hareketli su pompası, 3 adet gayzer su pompası Haliç’in sularını hareketlendirdi. İstanbul’u fetheden Padişah II. Mehmet’in hayaleti Haliç üzerinde dolaştırıldı. Gösteride, su ve ışık sistemlerine ek olarak Balat’ta lazer şovu yapıldı. ‘İstanbul’un fethi’ için hazırlanan film ise 15 metreye 60 metre boyutlarındaki dev perde üzerinde gösterildi.

İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinin yıldönümlerinde İstanbul’da düzenlenen kutlamalarda akıl almaz görüntülere tanık oluyoruz. İstanbul bu görüntülerle mi Avrupa Kültür Başkenti olacak...
İstanbul’un fethinin 556’ncı yıldönümünü kutlandı. Şaşalı kutlamalar ve törenler 'gerek var mı' sorusunu akıllara getiriyor. Türkiye'de yaşayan azınlıkların önemli bir kısmının oturduğu İstanbul'da 21. yüzyılda neden hâlâ fetih kutlamalarının var olduğu tartışmaları öne çıkıyor.
İstanbul'un fethinin 556. yıl dönümü, önceki akşam Haliç Balat bölgesinde görsel bir şölen ile kutlandı. İstanbullular, fethi su, ışık, lazer ve ses gösterileriyle kutlarken, şov için toplam ölçüleri 135 metreye 20 metre olan 3 dev su perdesi, toplam 118 adet hareketli su pompası, 3 adet gayzer su pompası kullanıldı. Su gösterilerinde toplam 96 adet robot ışık ve 30 adet gökyüzü tarayıcısı da yer aldı. Balat'ta lazer şovu gerçekleştirilirken, konserlerde verildi. Mehter konseri ile birlikte toplam 10 bin 800 adet havai fişeğin kullanıldığı görkemli bir havai fişek gösterisi de Haliç semalarını aydınlattı.
Gösteriler için 92 Türk, 19 Alman, 5 Avusturyalı ve 3 Fransız'dan oluşan 119 kişilik bir teknik ekip ve 46 kişilik destek ekibi çalıştı. Toplam 14 TIR'la taşınan teknik malzeme kullanıldı. Ayrıca Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda “Fetih Resepsiyonu” verilecek.
İstanbul'un fethi için yıllardır devlet kasasından yüksek miktarda paralar harcanıyor ve vergilerini vererek ayrı bir pencereden değerlendirilen gayri müslimlerin yaşadığı İstanbul'da her yıl kutlanan fethin neden yapıldığı tartılışıyor. Eski devirlerde işgale verilen isim olan fetih, hala insanların akıllarına neyi 'alacaklarının' sorusunu getiriyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "gayri müslimlerin kovulması faşistliktir" dediği, 27 asırlık tarihi boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının başkenti olan İstanbul'un, insanlığın ortak medeniyet mirasında çok özel bir yere sahip olduğuna dikkati çektiği konuşmalarında kutlamaların kendini tekrarlanması tartışmalara neden oluyor.
***
‘Haçlı zihniyetinden farksız’
Araştırmacı- yazar Erdoğan Aydın: Türkiye'nin geçmişinde yaşanan olayları 'faşizan bir tutum- ki gerçekten faşizan' olarak niteleyen Başbakanın 556. yıldönümünde bu fethi hala kutluyor olması, içinde bulunduğu çifte standardın çok açık bir göstergesidir. AKP'nin de bu faşizan tutumdan farklı bir yaklaşımı olmadığını görmekteyiz. Eğer toplumu hala fetih ile motive ediyorsak,haçlı zihniyetinden bir farkımız yok demektir. Evrensel değerler açısından bakarsak, işgale kerşı direnişlerin kutlamasını yapmamız gerekir. Fetihler tarihe bırakılmalıdır. Azınlıkların fethedilmiş düşüncesi içerisinde baskı altında olmadığı, herkesin özgürce bir arada yaşayabildiği bir ülke kurmak için bu tarz faşizan düşüncelerden sıyrılmak lazımdır.

‘Azınlıklar üzerinde baskılar artırır’
Avukat Kezban Hatemi: Her ülkede bu tarz kutlamalar, bayramlar olabilir ancak bu kutlamaların ülkede yaşayan herkes tarafından kabul görülmesi gerekir. Abartılarak yapılan, bir takım sembolük düşmanlar üzerinden, çocukların eline süngü vererek yapılan kutlamalar toplumsal barış ve huzuru bozar. Bu abartılı kutlamalar, azınlıklar üzerindeki baskıları arttırır. Ancak Türkiye'de temel hak ve hürriyetlerin gaspı o kadar üst boyutlara ulaştı ki bu kutlamalar o ihlallerin yanında hafif kalır.

Milliyetçilik kendini tehdit altında hissediyor
Araştırmacı- Tarihçi Foti Benlisoy: Kutlamalar daha çok milliyetçiliğin, muhafazakarlığın yükseliş gösterdiği 1980 Askeri Darbesinden sonra yapılmaya başlandı. Türk milliyetçiliğinin kırılgan bir yapıda olduğunun göstergesi aslında. Milliyetçilik kendini tehdit altında hissediyor ve hâlâ bundan korkuluyor ki tanklar ve tüfeklerle kutlamalar gerçekleştiriliyor. ''Fethetmek'', '' ele geçirmek'', ''sahip olmak'' şiddetle elde etmeyi ifade ettiği için bir aidiyetlikten söz edilemez. 550 yıl önce ele geçirilen bu topraklarda yaşayanlar hala burada olduklarını unutmamak gerek.
***
Törenlere Yorgo’yu da çağırdınız mı?
Her yıl geleneksel olarak Türkiye'deki birçok ilin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönemi etkinliklerine tanıklık ederiz. Bu "Kurtuluş" törenleri, bir dizi kahramanlık hikâyeleri ve kahramanlık göstermiş nice karakterleriyle doludur. Bütün halk, gururla, resmi kutlamalar şeklinde de olsa bu törenlere katılır ve gururla atalarının-dedelerinin yaşadıkları toprakları işgalcilere karşı savunmak ve işgalden kurtarmak için verilen mücadeleyi yürekten alkışlarlar.
İstanbul'un Fethi ise, işgalden kurtuluş törenlerinden öte bir işgali anlatır bizlere. İstanbul'un fethi, her emperyal devletin yaptığı gibi yağma ve talana dayanan, topraklarını genişletmeye dayanan, yayılmacı bir imparatorluk eylemidir.
Yaklaşık 600 yıl sonra, bu eylemi, özellikle AKP belediyelerince şaşalı kutlamalara dönüştürmek bir çifte standart özellik taşmaz mı?
Tehçir ve zorla göçertme politikalarımıza rağmen hala yıllardır birlikte yaşadığımız ve komşumuz olan Yorgo'nun ve Eleni'nin gözlerine bakarak bir işgal sevinci içinde olmak nasıl bir duygudur? Bunu yaparken barıştan, birlikte yaşamaktan bahsedebilmek, "faşizan uygulamalardan" yakınmak nasıl bir mantıktır. Hala yıkılmış bir imparatorluğun bir dönemine has olan yayılmacı mantığını bugüne mi taşımak istiyoruz?

BirGün