15 Mayıs 2009 Cuma

İntiharlar Toplumsal Sorunlardır

ODTÜ Matemetik Bölümü mezunu bir genç, uzun süreden beri işsiz olduğu ve artık hayattan bir beklentisi kalmadığı için intihar etti. Sanatçı Yaman Tarcan, 20 bin TL borcu olduğu için ve iş bulamadığı, çaresiz kaldığını düşündüğü için kendisini silahla vurdu. Bursa’da SSK emeklisi biri evine haciz geldiği için kendisini astı. Tuzla’da 140 bin TL borcu olan esnaf kendisini vurdu.

Son zamanlarda artarak yaşanan intihar vakaları, çaresiz kalan insanların intiharı bir çözüm ya da tek çıkar yol olarak gördüklerinin bir göstergesi. Peki bu intiharlar neyi yansıtmaktadır? Neleri sorgulamamızı zorunlu kılmaktadır?

Yapılan araştırmalara göre dünyada her 40 saniyede bir, bir insan intihar ediyor. Bunu da göz önünde bulundurursak, örneklerin sonu gelmez herhalde. Her ne kadar bu intiharlar medyada bireysel olaylarmış, insanların kişisel bunalımlarıymış gibi yansıtılsa da, aksine bence bu durum en toplumsal sayılması gereken olaylardan. İntihar vakalarını incelersek, bunların çoğunun hemen hemen aynı sebebe dayandığını görürüz. ‘Bu insanların bu sistemden bir beklentisi kalmamıştır artık.’ Sadece bu insanların değil, umudu tükenmiş fakat henüz intiharın eşiğine gelmemiş insanlar da var. Son bir senedir dünyayı saran ekonomik kriz insanları kuşkusuz her yönüyle etkiledi. T
emel tüketim ürünlerine gelen zamlar, halkın alım gücünün düşmesi ve işten çıkarmalar arttıkça bunalımlar, cinnetler, hırsızlıklar, şiddet ve intiharlar da artmaktadır. Sistemin halklara uyguladığı sömürünün, psikolojik ve ekonomik baskının sonucudur tüm bunlar.
O sebeple bunalım dönemlerinde bir intihar yaşandığı zaman arkasından muhakkak başka intiharlar olur. Bu bile bir vakanın aslında bütün toplum tarafından sahiplenilmesi gerektiğinin bir göstergesidir. İntiharların sebebini araştıran sorumlular, kendi yarattıkları bunalımların altına bakmalıdırlar. İşçisini işten çıkaran patron kendisini sorgulamalıdır, işten atmaları yasaklamayan, işçiye güvence vermeyen hükümet, başbakan, halkının maddi manevi güvenliğini sağlamak için kurulan(!) örgütler, adaleti sağlamak için gelmiş adaletsizler kendilerini sorgulamalıdırlar.
O zaman göreceklerdir her şeyin sebebini. İntiharı son çare olarak gören bir insanın o an bu sistemde kendisiyle aynı durumda olan milyonlarca kişinin olduğunu, sorunun bireysel olmadığını bilmesi gerekir. Yapılması gereken sorunun kaynağını görebilmektir. Ona karşı mücadele etmektir. Bunu anlayıp sorunu çözmek için birlikteliği seçmektir. Gündüzünde aç kalınmayan, gecesinde aç yatılmayan sömürüsüz bir dünya için örgütlü mücadele etmektir.