25 Mayıs 2009 Pazartesi

Ekonomik kriz ‘teğet’ geçmedi

Yeni_Özgür_PolitikaTürkiye Başbakanı Recep T. Erdoğan’ın “Ekonomik kriz bizi teğet geçecek” sözleri gazete sütunlarında kaldı. Silvan’da geçimlerini kıt kanaat sürdüren seyyar satıcılar da ekonomik krizden nasibini aldı. Mahallelerde artık ‘simit ve ‘sebze’ sesleri duyulmuyor.


İlgili Başlıklar


Ekonomik kriz kendini giderek daha fazla hissettirirken, yaşamını “kıt kanaat” sürdüren seyyar satıcılar da krizden nasibini fazlasıyla almaya devam ediyor. Ekonomik kriz ve işsizlikten dolayı artık televizyonlarda seyyar satıcı ve zabıta kovalaması görüntüleri de eskisi gibi kalamadı. İşsizlik nedeni ile el arabasıyla mahalle aralarında ve sokak başlarında meyve, sebze ve giyim eşyası satarak geçimi sağlayan işportacılar da piyasanın durgunluğundan şikayetçi. “Ekonomik kriz bizi teğet geçecek” sözleri ise gazete sütunlarında kaldı. İşportacılar kira ödemediklerini, giderlerinin işyerlerine göre daha az olmasına rağmen, satış yapamadıklarını söylüyorlar. Teraziler durgun, sesleri artık çıkmıyor...

Artık ‘simit’, ‘sebzee’ sesleri duyulmuyor

Her gün sokaklardan seslerini duymaya alışık olduğumuz seyyar satıcıların sesleri artık duyulmuyor. Bir zamanlar evde otururken duymaya alışık olduğumuz “taze balık”, “taze sebze” veya “ucuz meyve”, “su var”, “simit var”, “tatlı var”, “kağıt helva var” sözlerini artık duymaz olduk. Ekonomik krizden dolayı halkın alım gücü düşünce; sokak aralarında, kavşaklarda ve mahalle aralarında satış yapan seyyar satıcıların sesi de kısıldı. Satış yapamadıkları için aldıkları sebze ve meyveler de çürüyüp çöpe gidiyor.

Bir zamanlar sermayesi veya herhangi bir mesleği olmayanların ya da üniversite okuyup bir iş bulamayanların, köylerden kasaba ve kentlere göç edenlerin geçinmek için ilk yaptıkları iş olan seyyar satıcılık mesleği, diğer birçok meslek gibi can çekişiyor. Krizin vatandaşı ve dolayısıyla kendilerini iyice bunaltmaya başladığını belirten seyyar satıcılar, krizin etkilerinin önümüzdeki günlerde artarak devam edeceğinin bilinci içerisinde olduklarını belirtiyorlar. Gelecekten kaygı duyduklarını ifade eden seyyar satıcılar, işlerinin yarı yarıya azaldığını, binbir güçlükle ayakta durabildiklerini belirtiyorlar. İsimlerini sorduğumuzda ise bütün işportacıların aynı sıkıntıları yaşadıklarını, hangi işportacıya gitsek, aynı şikayetleri dinleyeceğimiz söylüyorlar.

Gelecekten kaygılılar

Silvan’da cadde ve sokaklarında seyyar satıcılık yapan simitçi, kestaneci, çerezci, tatlıcı, balıkçı, sebze ve meyveciler vs. hepsi piyasanın durgunluğundan şikayetçi. Bir seyyar satıcı, “Geçtiğimiz Ekim ayına kadar iyisiyle kötüsüyle mesleğimiz olan seyyar satıcılıktan ekmeğimizi çıkarmaya çalışıyorduk. Ailemizin geçimini kıt kanat sağlıyorduk. Ancak birden bire işlerimiz bıçak gibi kesildi. Çoğumuz evliyiz ve çoluk çocuk sahibiyiz. Dükkan kiramız yok, ev kiramız var. Kirada oturuyoruz. Bugüne kadar ekonomik kriz nedir bilmezdik. Gerçekten Silvan’da satışlar yönünden aşırı bir duraksama var. Hemen, hemen hepimizin işleri yüzde 50 azalmış durumda. Geleceğimizden kaygılıyız” diyor.

‘İş yok, biz de göç edeceğiz’

20 yıl aralıksız olarak seyyar satıcılık yapan Remzi Ada (35), 5 kiloluk satış devrinin aylar önce bittiğini söyleyerek, şunları dile getirdi: “Silvan ilçe merkezinde 20 yıldan beri seyyar satıcılık işi yaparak ailemi geçindiriyorum. 15 yaşımda bu işe başladım. Hiçbir zaman işlerimiz bu kadar kötü olmamıştı. Satışlar durgun olduğu için her çeşitten sadece bir kasa getiriyorum. Getirdiğim domates, biber, salatalık ve kabağın bir kısmı satış olmadığı için çürüyor. Bu da olduğu gibi bizim kazancımızdan gidiyor. Halkın alım gücü düştüğü için artık her üründen bir veya yarım kilo alıyor. 5 Kiloluk satış devri geçen sene bitti. Ben de 5 kg’lık olan tartımı arabanın altına bıraktım. Yani satış olmadığı için bir nevi hamallığını yapıyorum. 15- 20 yıldır seyyar satıcılık yapan 18 arkadaşım bu işi bıraktı. Ekonomik kriz ve satışların düşük olması, belimizi kırdı. Ben de namaz dağılış saatlerinde cami önlerini giderek sebzelerimin bir kısmını satabiliyorum. İş sahası olmadığı için büyük şehirlere göç eden birçok arkadaşımız gibi biz de göç edeceğiz. Başka çaremiz yok.”