13 Mayıs 2009 Çarşamba

ZAMANE FAŞİZMİNİN EŞCİNSEL DÜŞMANLIĞI

Zaman gazetesi yazarı islamcı Ali Bulaç’ın çok kültürlü, liberal yüzü karardı. Bulaç, Irak ve Afganistan’da kitle katliamlarını eşcinsellerin yaptığını iddia eden sözler söyledi

NEFRETİ KÖRÜKLÜYOR
Ali Bulaç, Reha Muhtar’ın “Çok Farklı” programında şok edici sözler etti. Bulaç, “Irak ve Afganis'tan gibi ülkelerde yapılan sivillere yönelik toplu katliamların eşcinsel askerler tarafından yapıldığını” iddia etti. Bulaç bu sözleri ile eşcinselliğin kitle katliamlarının bir nedeni olarak gösterdi. Bunun üzerine programa telefonla bağlanan modacı Cemil İpekçi, Ali Bulaç'ın eşcinselleri toplum içinde hedef haline getirerek zaten toplumda var olan nefret duygularını körüklediğini söyledi.

ABD’Lİ MUHAFAZAKÂRLAR GİBİ
li Bulaç’ın ABD Ordusunun katliamlarını görme yerine eşcinsel düşmanlığına yönelmesi izleyicileri şaşırttı. Kaliamın ekonomik-politik nedenlerinin olmadığını da izleyici Bulaç’tan öğrenmiş oldu. Eşcinsellik ve cinsel tercihler, İslami görüşün aşamayacağı bir engel teşkil ediyor. 90’lı yıllarda, çok kültürlülük ve farklılık çerçevesinde sol liberal aydınlarla diyalog geliştirme peşinde olan Bulaç’ın bu sözleriyle aslınla cinsiyetçi bir faşizan takiyeci olduğu da açığa çıktı.

Ali Bulaç 11 Mayıs günü konuk olduğu Reha Muhtar’ın “Çok Farklı”programında şok edici açıklamalarda bulundu. Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç, programda “Irak ve Afganis'tan gibi ülkelerde yapılan sivillere yönelik toplu katliamların eşcinsel askerler tarafından yapıldığını” iddia etti. Bulaç bu sözleri ile eşcinselliğin kitle katliamlarının bir nedeni olarak gösterdi. Bunun üzerine programa telefonla bağlanan modacı Cemil İpekçi Ali Bulaç'ın sarfettiği sözleri ile suç işlediğini, eşcinselleri toplum içinde hedef haline getirerek zaten toplumda var olan nefret duygularını körüklediğini söyledi. Daha sonra televizyon programına telefonla bağlanan Bülent Ersoy ise , Ali Bulaç ve Ertuğrul Günay’a yönelik sert eleştirilerde bulundu. Ersoy, Kültür Bakanı Günay’ın kendisi hakkında söylediklerine gönderme yaparak "Bence kendi kültürel seviyesini gösteriyor" dedi.
Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç’ın "Ben Bülent Ersoy’un annesinin şöyle dediğini hatırlıyorum; ‘Benim oğlum bir erkekti ve eğilimleri de erkekçeydi. Onu basın bu hale getirdi’ Yani o kadar çok teşvik edilmiş ki ‘Sen kadınsın, sen kızsın, senin kızlık duyguların çok daha önde" şeklinde konuşması üzerine Bülent Ersoy, Bulaç’ı eleştirdi.

ERSOY: BULAÇ, SÖYLEDİKLERİNİ İSPATLASIN
Bulaç’ın ileri sürdüğü iddiaları ispatlaması gerektiğini ifade eden Ersoy: "Benim annem, olmayan bir şeyi söylemez. Bunu hiç bir anne telaffuz etmez. Ben Ali Bulaç Bey’i bunu ispata davet ediyorum. Çünkü kanuni haklarını kullanacağım." şeklinde konuştu.

ALİ BULAÇ GERİ ADIM ATTI
Ersoy’un sözleri üzerine tekrar konuşan Ali Bulaç: şu ifadeleri kullandı:
"Ne Bülent Hanım’a ne de muhterem annesini küçük düşürücü bir şeyler de söylemeyi amaçlamadım, hakaret de etmedim. Ayrıca Türkiye’nin özellikle Türk Sanat Musikisi konusunda hakikaten zevkle dinlediğim bir sanatçı olduğunu da söylemeliyim. Yine de hukuki hakkını kullanmak isterse seve seve mahkemeye gideriz, ne yapalım?"

TAKKE DÜŞTÜ! LİBERAL İSLAMCININ AÇMAZI
Ali Bulaç saygın sosyolog kimliğiyle 90’lı yıllardan itibaren liberal İslamcı bir profil sergiledi. Aynı dönemde küreselleşmenin getirdiği iyimserlikle, çok kültürlülük tartışmalarının da merkezinde yer alan bir figür. Bulaç özellikle 1992 yılında Medine Vesikası üzerinden, İslam’ın hoşgörülü, farklılıkları bünyesinde barındıran yönü üzerinden sol aydınları da içine alan bir tartışma yürütmeye çalışmış; hatta dönemin sosyalist yayın organlarından Birikim dergisinde, farklılıklara ve çoğulluğu gönderme yapan bu İslam’ı sol aydınlarla birlikte tartışmaya açmış; liberal sol aydınlar tarafından hoşnutlukla karşılaşmıştı.
1980’lerde sert İran esinli İslam devrimciliğinden, 90’lı yıllarda “hoş görülü” liberal Bulaç’a geçiş İslami çevrelerde de şaşkınlıkla karşılanmıştı. Şimdi ise Bulaç hoşgörülü, farklılıklara tahammüllü çizgisinden çok uzak bir yerde duruyor. Katliamları, Afganistan ve Irak’ta yaşananları bile eşcinselliğe bağlayacak kadar düşmanca, dışlayıcı bir söylemin içinde dolaşıyor. Demek ki ABD’nin yaptıklarının ekonomik-politik nedenlerin hiçbir payı yokmuş bunu da Bulaç’tan öğrenmiş olduk. Dönemin iyimserliğiyle harmanlanmış liberal maske, söz cinselliğe geldiğinde sertçe parçalanıveriyor. Eşcinsellik ve cinsel tercihler, liberal İslami görüşün aşamayacağı bir engel teşkil ediveriyor. Takke düşüveriyor ve kel görünüyor. Şimdi 90’lı yıllarda, çok kültürlülük ve farklılık çerçevesinde Bulaç ile beraber olmuş sol liberal aydınlar, faşizan bir cinsiyetçiliğe ne diyecekler, açıkçası merak konusu.
13 Mayıs 2009