16 Mayıs 2010 Pazar

İbrahim Kaypakkaya düzenlenen panelde anlatıldı

Partizan, 18 Mayıs 1973′de işkenceyle öldürülen İbrahim Kayyapkaya anısına bir panel düzenledi. Panelde, Kaypakkaya’nın Türkiye’de ulusların kaderini tayin hakkını tam anlamıyla savunan ilk önder olduğu belirtildi, “Devlet korktuğu için onu katletti” denildi.

İSTANBUL-
Partizan’ın Taksim Hill Otel’de düzenlediği panelde bir araya gelen yazarlar, ölümünün 37. yılında İbrahim Kaypakka’yı anlattı. Açılış konuşmasını yapan Serkan Gümüşbaş, 1960′lı yılların ikinci yarısında Türkiye’nin kitlesel eylemlere, grevlere, toprak işgallerine, boykotlara sahne olduğunu söyledi. İbrahim Kaypakkaya’nın o dönemde TİİKP’de örgütlü olduğunu, fakat bu hareketin eylemsizliğinden rahatsız olduğu için örgütten ayrıldığını belirten Gümüşbaş, Kaypakkaya için şunları söyledi: “Doğu ve Güneydoğu’da örgütlenme çalışması yürüten İbrahim Kaypakkaya kitlelerle iç içe olup tahliller yapmış ve düşüncelerini bu sürede netleştirmiştir.

Bu dönemde ulusların kendi kaderini tayin hakkını görerek diğer önderlerden farklılığını ortaya çıkarmıştır. İbrahim Kaypakkaya’nın o zamana kadar görülmeyenleri görmesinde, proleter ideolojiye olan ilgisi etken olmuştur. Kaypakkaya ne diğerlerinden daha şanslı ne de daha zekiydi. Benimsediği bu ideoloji sayesinde doğru tahlillere ulaşabilmiştir.Kaypakkaya’nın baskı altındaki ezilen emekçi halklara güveni nettir. Aktif devrimci mücadeleye halk savaşı stratejisi yön vermiştir.”

ÇETİNOĞLU: DEVLETİ NASIL YIKACAĞINI DÜŞÜNDÜ
Araştırmacı yazar Sait Çetinoğlu ise tanzimatla başlayan bir ulus devleti yaratma sürecinin olduğunu söyledi. Çetinoğlu, T.C.’nin kurulurken bir değişim değil devamlılığın söz konusu olduğunu belirtti ve “Rejimin özünü anlamadan müdahale etmek yanlış olacaktır” dedi.

Rusya’da devrim yapılırken düşüncenin ‘devleti nasıl yıkarız’ olduğunu belirten Sait Çetinoğlu, İbrahim Kaypakkaya’nın da devletin reorganizasyonunu değil devleti nasıl yıkacağını düşündüğünü kaydetti.Çetinoğlu, Kürtler ve Türklerin devrimci kardeşliği arttırmaları gerektiğini söyledi.

ÖZARSLAN: VÜCUDUNDAKİ YARALAR
DEVLETE AÇTIĞI YARALARIN YANSIMASI
Akademisyen yazar Osman Özarslan, Kaypakkaya’nın genç olmasına rağmen altına girdiği yükün altından başarıyla çıktığını söyledi. “Kaypakkaya’nın vücudundaki yaralar, O’nun devlete açtığı yaraların bir yansıması” diyen Özarslan, Kaypakkaya’nın Kürt sorunu için ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunan ilk kişi olduğunu belirtti. Özarslan, o dönemde MDD ve Sosyalist Devrimciler olmak üzere iki kamp olduğunu kaydetti, bu iki kampın Kemalizmle sorununun olmadığını, bu durumun İbrahim Kaypakkaya ile değiştiğini ifade etti.Osman Özarslan, İbrahim Kaypakkaya’nın Diyarbakır Cezaevi’nde işkencedeyken babasına yazdığı mektupta işkenceden bahsetmeyip kol saati ve giysi istediğini belirtti, “Bize bıraktığı miras mütevaziliği ve devrimci duruşudur” dedi.

KORMAZ: YOL GÖSTERİCİ OLDU
Partizan adına konuşan Eren Korkmaz, Türkiye gibi gelişmemiş ülkelerde emperyalizmin bütün gerici sınıfları uşağı olarak kullandığını ve gerici sınıfların ittifakının faşizmi doğurduğunu söyledi. Korkmaz, “İbrahim Kaypakkaya’yı katleden böyle bir faşizmdi” dedi. Korkmaz, “İbrahim Kaypakkaya’nın sadece Kürt sorununa katkısından dolayı avunmamalıyız. O aynı zamanda bir kopuş gerçekleştirdi ve devrime giden yolda bir yol gösterici oldu” diye belirtti.

HALİS: KEMALİZMDEN EN RADİKAL KOPUŞ
Panelin ikinci bölümünde devrim ve demokrasi sorunu tartışıldı. BDP Milletvekili Şerafettin Halis, ‘68 kuşağının kendisinden önce bir ideoloji birikimine sahip olmadığını söyledi, 68 hareketinin dünyada proletarya, Türkiye’de ise gençlik hareketi olduğunu belirtti. Kemalizmin ideolojiden öte devleti yönetme biçimi olduğunu ifade eden Halis, “Bu durumun dönemim çıkarlarına göre değişebilir” dedi. Halis, Kemalizmden en radikal kopuşu Kaypakkaya’nın yaptığını, bunun bir kopuştan ziyade bir hesaplaşma olduğunu vurguladı. Şerafettin Halis, 1971 atılımının Türkiye için bir sıçrama tahtası olduğunu fakat bu atılımdan sonra verilen bedellere karşı elde edilenlerin karşılığını bulmadığını belirtti. Halis, “İnsan en çok kendine zarar verecek şeyden korkar ve bu yüzden devlet İbrahim Kaypakkaya’dan çok korkmuştur” diye konuştu. Kürt ulusal hareketinin sol sosyalist yapılar içinden çıktığını belirten BDP’li Halis, bu konuda İbrahim Kaypakkaya’nın temel taş olduğunu belirtti ve “İsteriz ki Doğu’da, Güneydoğu’da varolan örgütlenme ölçüsü Türkiye’nin batısında da olsun” dedi.

MENGÜCEK: DEMOKRASİYİ EN ÇOK DEVRİMCİLER SAVUNUR
Partizan adına konuşan Birkan Mengücek, Türkiye’deki gelişmeleri değerlendirdi. Mengücek, Türkiye’nin kurulduğundan beri ordu devleti olduğunu belirtti, AKP’nin son zamanlarda orduya çatmasını ve yeni anayasayı ise bir aldatmaca olarak değerlendirdi. Mengücek, bunların demokratikleşme olarak algılanamayacağını kaydetti. AKP’nin emperyalizmin istekleri doğrultuda hareket ettiğini ifade eden Mengücek, “Türkiye’de devrim ve demokrasi kavramları iç içe geçmiştir. Devrimciler demokrasiyi en çok savunanlardır” dedi.