17 Mayıs 2010 Pazartesi

Kınamayı kınıyoruz!

Konfederasyonların kürsüdeki işçileri kınamasını tüm sınıf kinimizle asıl biz kınıyor ve bağlı sendikalardaki arkadaşlarımızı harekete geçmeye çağırıyoruz.

egitimemekcileridernegi.org

1 Mayıs'ta Taksim'de, direnişteki işçilerin kürsüye çıkarak sınıf kardeşlerine kürsüden seslenmek istemeleri, 6 konfederasyon tarafından yapılan ortak bir açıklama ile kınandı.

2010 1 Mayıs'ının Taksim'de yapılması ile Türkiye emekçi sınıf hareketi açısından tarihsel bir gelişme ve başarı kaydettik. Yasaklı Taksim alanının 1 Mayıs kutlamalarına – mücadelesine açılması, ne pazarlandığı gibi, sermaye, devleti ve özelinde de AKP hükumetinin lütfuyla, ne de varlığıyla pörsümüş sendikal bürokrasinin başarısıyla kazanılmıştır. Yasaklı Taksim meydanı bugün 1 Mayıs alanı olarak açılmak zorunda kalınmışsa bunda biz emekçi sınfların inişlerimiz ve çıkışlarımızla kuşaklar boyunca verdiğimiz ve bedellerini ödemekten kaçınmadığımız kolektif mücadele ve birikimimiz 'saklı'dır. Ve dünyanın her yerinde, yani emek-sermaye çelişkisinin olduğu her yerde, dün olduğu gibi bugün de 1 Mayıs kürsülerinin gerçek sahipleri emekçi sınıflardır ve bu gerçek hiçbir zaman değişmeyecektir.

Fakat biz biliyoruz ki, sermaye, ona- onun ideolojisine o ya da bu rengiyle bağlı ve/ya sınıfsal açıdan tam karşıt yönden gelmeyen kapitalizmle özünde barışık, kapitalizm düzelticisi sendikalar aracılığıyla 1 Mayıs kürsülerini her zaman işçi sınıfından, işçi sınıfının gerçek sınıfsal talep, özlem ve ihtiyaçlarından uzak tutmaya çalışır. İşçi sınıfının bastırılamadığı, yok sayılamadığı yerde de bu sefer devreye taleplerin içinin boşaltılması, göstermelik, sahiplenici ritüeller girer. Bununla işçi sınıfı fiziken de 1 Mayıs kürsülerinden uzak tutulmaya çalışılır. Kapitalizmle barışık haldeki bu sendikaların hangi ihanet çizgisini, hangi araçları devreye sokarak geliştirdiklerine, ve en önemlisi de sınıf mücadelesinin hangi kesitlerinde bunları yaptıklarına dair öğretici bir literatür vardır sınıf mücadeleleri tarihinde.

Bu gerçeğin yine bir başka örneğini geçtiğimiz 1 Mayıs sonrası da yaşadık! Seslerini duyurmak için kürsüde konuşma yapmak, TÜRK-İŞ başkanı Mustafa KUMLU'yu protesto etmek ve dile getirilmeyen taleplerini haykırmak isteyen Direnişteki İşçileri Platformu'undan işçiler (İSKİ, Tekel, Samatya, İtfaiye, Marmaray, Sinter metal, Esenyurt belediye, Atık kağıt, Atv-Sabah) geçtiğimiz günlerde dört kofederasyonun ortak bir açıklamasıyla kınandılar. İşçiler sabotajcı olarak nitelendirildi ve kürsüde konuşma isteği saldırı olarak lanse edilmeye çalışıldı. İşçi sınıfı adına kürsüde söz isteyen ve verilmediğinde haklılıkla bunu alan işçilerin “teşhir ve tecrit edilmesi gerekliliği” söyelenerek bu çağrının tellallığı yapıldı.

Bu kınama bir utançtır ve asla kabul edilemez. Başta KESK olmak üzere 6 konfederasyona soruyoruz: sınıf hareketinin ihtiyaçlarını bu tarz kınamalarla, tecrit tehditleriyle daha ne kadar bastırabileceğinizi sanıyorsunuz? Sizler işçi sınıfını ve sömürülen milyonları mı savunuyorsunuz, yoksa sermaye adına mı konuşuyorsunuz? İşçi sınıfını kimden tecrit edeceksiniz? Kimleri kınadığınızın, bu kınamanın sınıfsal-siyasal anlamının farkında mısınız? Direnişteki işçilerle birlikte olmak, onların mücadelelerini büyütmek yerine seslerini bastırmaya soyunuyorsunuz? Haklı olduklarını, asla geri adım atmayacaklarını bildiğiniz halde, bu tip cüret edişlerin yaygınlaşması durumunda önünü alamamaktan mı korkuyorsunuz? Yaptığınız ittifak neyin ittifakı?

Bu kınamayı, tüm sınıf kinimizle asıl biz kınıyor, ve başta Eğitim-Sen'li öğretmen arkadaşlarımız olmak üzere, diğer konfederasyonlara bağlı sendikalardaki arkadaşlarımızı harekete geçmeye çağırıyoruz. Bu açıklama derhal geri çekilmeli ve direnişteki işçiler şahsında tüm işçi ve emekçilere özeleştiri verilmelidir.

Eğitim Emekçileri Derneği