3 Mayıs 2009 Pazar

'Dağa çıkmayı teşvik ediyorlar'

Partilerine yönelik başlatılan operasyonları protesto etmek için Diyarbakır'ın Koşuyolu Parkı'nda binlerce kişinin katıldığı 2 günlük açlık grevinde konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, yerel seçimlerde devletin 'sahte Kürt'ünü kaybetmesinin ardından DTP'ye yönelik operasyonun başlatıldığını belirterek, partilerine yönelik darbe ile dağa çıkmanın teşvik edildiğini söyledi.

DTP'ye yönelik 14 Nisan tarihinde 15 ilde eş zamanlı olarak başlatılan operasyon da 3 eşbaşkan yardımcısı ile çok sayıda PM üyesinin bulunduğu 52 kişinin tutuklanmasının ardından gözaltı ve tutuklamalar sürerken, DTP'nin Koşuyolu Parkı'nda başlattığı açlık grevine DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Emine Ayna, DTP'li milletvekilleri ile DTP'li 98 belediye başkanı, DTP MYK ve PM üyeleri, DEP eski Milletvekili Hatip Dicle, PKK Lideri Abdullah Öcalan kardeşi Mehmet Öcalan, Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) bünyesinde çalışmalarını yürüten sanatçılar ve on binlerce kişi katıldı. Koşuyolu Parkı'ndaki İnsan Hakları Anıtı önünde kurulan platformda DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, açlık grevi için toplanan on binlerce kişiye seslendi.

'Bu sorun Türkiye'nin sorunudur'

DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, yerel seçimler öncesinde kamuoyunda, bu seçimlerde halkın tercihlerinin esas alınacağı bir siyasal zemin oluşturulabileceği beklentisinin mevcut olduğunu hatırlatarak, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünün de bu zeminde gelişebileceği noktasında bir duyarlılık oluştuğunu kaydetti. Seçimde DTP'nin esas aldığı demokratik siyaset, yönetim anlayışı ve örgütlenme modeli, içerik olarak halkın tüm dinamiklerini dikkate alan ve bu dinamikleri iradeleştiren tarzı ile ciddi bir başarı elde ettiğini hatırlatan Türk, 14 Nisan'da DTP'ye yapılan operasyonun da demokratik yönetim anlayışına karşı geliştirildiğine işaret etti. Saldırı ve operasyon kendi siyasal çizgilerine, halkın iradeleşmesine, barışçıl özlemlerine karşı girişilen ve siyasal ahlaka sığmayan bir saldırı olarak nitelendiren DTP Eşbaşkanı Türk, 'Yakalanan yüzlerce yönetici ve üyemizi şahsında, on sekiz yıllık siyasal geleneğimizin yarattığı siyasal değerlerimizi tasfiye etmeye yöneliktir. Son yıllarda Türkiye demokrasisinin gelişim ya da gerileme ölçüsü olan Kürt sorununun çözümü ve muhatabı tartışmalarında adres olarak ortaya çıkan partimiz DTP' ye yönelik bu darbenin doğru olarak okunması halkların özgür geleceği açısından belirleyici olacaktır. Unutulmamalıdır ki, bugün yaşanan acı, karmaşa ve gözyaşında, devletin izlediği inkâr, asimilasyon ve bunun yarattığı şiddet temel nedendir. Bu neden iyi okunup açığa çıkarılmadan Kürt sorununun bugün ki durumu doğru bir tarzda ele alınamaz. Bu sorun özü itibariyle Türkiye'nin demokrasi ve Kürt halkının özgürlük sorunudur' dedi.

'Özgür Kürt'e operasyon

Hükümetin hatta Genelkurmay'ın bile zaman zaman dağdakileri indirme amaçlı olarak bazı politikaların gerekliliğine vurgu yaptığını, ancak partilerine dönük bu darbe ile adeta dağa çıkmayı teşvik etmekte olduğuna dikkat çeken Türk, hükümetin çatışmalı sürecin derinleşmesine hizmet eden politik yaklaşımında ısrarcı olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Bu tür toplumsal sorunlarda köklü çözüm gelişebilmesi ve bu çözümün demokratik bir bütünlük içinde gerçekleşebilmesinin, halkın tercihi ile açığa çıkan siyasal iradenin dikkate alınması ile sağlandığını hatırlatan Türk, Kürt sorunun da bu yaklaşımla çözülebileceğini ifade etti. Kürtlerin 30 yıldır yürüttüğü demokrasi ve özgürlük mücadelesinde her türlü örgütlülük ve çözüm iradesini olabildiğince güçlü bir şekilde açığa çıkardığını kaydeden Türk, sonuç itibariyle bu operasyonun devletin yarattığı 'sahte Kürt' yaratma çabalarının kaybettiği, 'Özgür Kürt'ün kazandığı bir seçim sonucu olarak ele alınması gerektiğini belirtti.

'DTP'yi susturma silahları sustur'

'Özgür Kürdün, demokratik özerkliği esas alan demokratik siyaset yönetim anlayışına karşı bir saldırıdır' diyen DTP Eşbaşkanı Türk, konuşmasına şöyle devam etti: 'Kendi demokrasisini yaratan ve iradeleşen Kürt siyasetine olduğu kadar, Türk Halkı'nın da barışçıl ve demokratik özelliğini dirilten umutlarına, demokrasi dinamiklerine bunların talep ve özlemlerine vurulan bir darbedir. Bu seçimde açığa çıkan demokratik siyasetin başarısını barışçıl bir zemine dönüştürme şansı veren PKK'nin 1 Haziran'a kadar sürdüreceğini açıkladığı çatışmasızlık kararı ve bu süreçte gelişebilecek diyalog ve uzlaşıya karşı da ağır bir darbedir. Bu temelde hükümet Kürt Sorunu'nun demokratik ve barışçıl çözümünden yana olanlara bir cevap vermiştir. Bu cevap, sorunu çatışmasızlık ortamı içerisinde ve diyalog yoluyla çözme yerine; bastırma, inkâr ve tasfiye politikaları ile geçmişte uygulanan ve sonucu belli yöntemlere mahkûm etmenin ısrarı ve itirafıdır. Biz, bu iki günlük açlık greviyle hem demokratik siyaset yönetim anlayışımızda ısrarlı olacağımızı hem de demokratik siyasetin birer öncüsü neferi ve yürütücüsü olacağımızı bir kez daha belirtiyoruz. Ayrıca, bu seçimde açığa çıkan başarı ve 1 Haziran'a kadar oluşan çatışmasızlık kararının yarattığı barış havasının heba olmaması için demokratik siyasi direnişimizde ısrarcı olduğumuzu belirtiyor ve diyoruz ki; DTP susturma silahları sustur, silahları sustur. Barış için diyalogun önünü aç. İradesiz ve siyasetsiz bir Kürt olmayı asla kabul etmeyeceğiz. Onurlu bir yaşam onurlu bir duruştur. Bu nedenle buradayız. Ya onurlu bir yaşam ya hiç. Ya özgür iradeye dayalı demokratik bir siyaset ya da hiç.' Türk'ün konuşması sırasında, 'Baskılar bizi yıldıramaz' ve 'Öcalan' sloganlarıyla kesilirken, bugün başlayan açlık grevi yarın saat 16.00'da yapılacak açıklamayla son bulacak.

Bu arada Dicle Fırat Kültür Sanat Derneği'nin üyeleri, Balıkçılarbaşı'nda Koşuyolu Parkı'na kadar yürüdü. Ulusal kıyafetler giyen yaklaşık 200 kişi, arbane çalarak türküler söyledi.

DİHA