4 Mayıs 2010 Salı

Baykal’dan Erdoğan’a son teklif

CHP lideri Deniz Baykal gurup toplantısında Başbakan Erdoğan'a yüklendi...

Başbakan Erdoğan'ın İsmet İnönü'yü Hitler'e benzetemesine gurup toplantısında sert çıkan Deniz Baykal, 'Elinin İnönü'nün bıyıklarından çek. Hesaplaşacaksan benimle hesaplaş' dedi. Baykal, Anayasa değişikliği paketindeki 2 maddenin de düşmesi halinde geri kalan maddeleri son turda destekleyeckelerini açıkladı. İşte Deniz Baykal'ın o açıklamaları, Deniz Baykal pakete destek şartını açıkladı.

İşte Baykal'ın konuşmasının satır başları:
Mart ayından bu yana terörö yüksek bir süreç yaşıyor. Her yerde büyük acılar yaşanıyor. Bu acılar cenazelerin kaldırıldığı memleketlerde yaşandı. Ama bu defa ateş sadece o evleri yakmadı. Bütün Türkiye'yi yaktı.

Bu olayları yaşarken ister istemez açılım ne oldu sorusu geldi? Anaların gözyaşı bitecekti geldi. Hani Türkiye'nin önünde tarihi bir fırsat vardı? Hani hiç bir bedel ödemeden barışı sağlayacaktık? Sonuç; bir ay içerisinde 18 şehit. Bu olaylara doğru tespit konulamamıştır.

Reşadiye'den bu yana hala Ergenekon bağlantısı koymaya çalışıyorlar... O kahvaltılı şovlar orada söylenen sözler okunan şiirler, o sinema tabirleri ve Türkiye'nin gerçekleri.

Bu olaylar karşısında onbinlerce insanın o cenazeleri sahiplenerek orada olması en büyük umudumuzdur. Evlatlarını kaybetmelerine rağmen vatana feda olsun diyerek bugünün şartlarını anlamayan iktidara en büyük dersi vermiştir.

Ekonomi ilgi çekici bir seyir gösteriyor.
Mart ayında dış ticaret rakamları açıklandı. Yine ciddi bir dış açık sorunun ortaya çıkmasına tanık olduk. İhracat 22 arttı ithalat iki kat arttı. Dış ticaret açığı iki kat daha fazla arttı.

Türkiye borçlanmaya, fize dayalı ekonomi politikalarını aşıp üretime dayalı politikaya dönün diyoruz ancak yine aynı kulvarda gitmeye devam ediyorlar. Enflasyonda yine kıpırdanmalar var. Faizlerin yükselişi, açığın artışı Türkiye'nin gerçek sorunlarından çözümü bizi uzaklaştırıyor.

İzlenen yanşlış ekonomik politikanın sonucu bir et krizi yaşanıyor. Türkiye bu gün et ihtiyacını karşılayamaz duruma getirmiştir. Hükümet bu krizi et ithal ederek çözmeye çalışıyor. Bu adım hayvancılığın, besiciliğin gözden çıkarılması hedefleniyor. Bu manzara karşısında yapılması gereken kapsamlı bir hayvancılık politikasıdır. Ortaya çıkan sıkıntının altında 2007-2008 yılındaki yem fiyatlarındaki artış yatıyor. Yem fiyatları olağanüstü artmış ama süt ve et fiyatları sabit kalmış bir çok işletme de kapısına kilit vurmuştur. Damızlık süt hayvanı kesime gönderilmiştir.

Taşıma suyuyla değirmen dönmez.
Bir an önce yapılması gereken şey besiciliği süt inekciliğini desteklemektir. Bu konuda Türkiye ta başından beri çok sorumlu politika izlemiştir. Et ve süt fabrikaları kurulmuştur. Bugün hayvan varlığımız ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıya kalmıştır. 4-5 bin liralık kredi için 2 memurdan kefil şartı getirmiştir. Hayvancılık işsizliği ortadan kaldırmanın bir aracıdır.

Et Balık Kurumu besiciliği desteklemekten vazgeçmiş, Türkiye'de hayvancılığa en büyük darbeyi vuran kurum hlaine dönüşmüştür.

Hitler benzetmesi tam bir şok
Geride bıraktığımız haftanın önemli konuları var. Önce Başbakan'ın 2. Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü'yü Hitler'e benzetemesi Türkiye'de büyük infial göstermiştir. Başbakan'ın bu devletin iki kurucundan biri olan Milli Mücadele Kahramanı bir değerli devlet adamının ölümünün üzerinden 40 yıl geçmiş olan bir tarihi şahsın Başbakan tarafından Hitler'e benzetilmesi tam bir şok olmuştur.

Milletimiz İsmet İnönü'ye Hitlen denmesini kabul etmemiştir. Bir İnönü'ye bu ithamı yakıştırmamıştır, 2 bu ithamı Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ına yakıştıramamıştır. böyle bir değerlendirmeyi görmek milletimizi rencide etmiştir.

İnönü Hitler'se Atatürk nedir?
Bu sön anlamı nedir? Nereden çıktı bu açıklama? Önce ben Başbakan'a sormak istiyorum? Eğer İnönü Hitler ise Atatürk nedir? Hinderburg mudur? Hitler2in Cumhurbaşkanı mıdır? Eğer İnönü Hitler ise Türk milleti nedir? Şaşkın İnönü'ye hakaret ettiğini zannediyor Türk milletine hakaret ediyror.

Sayın başbakan Elini ve dilini İnönü'nün bıyıklarında çek. Eğer İnönü'yle bir hesabın varsa o 40 yıldır yok bu hayatta gel benimle hesaplaş. İnönü kim? Dışardan borç almadan ülkeyi çağdaş bir devlet haline dönüştürmek için mücadele vermiş bir insan. Bu mücadelesini cephede vermiş bir siyasetçi olarak bütün dünyanın saygısını ülkesi üzerine çekmiş bir kişiliktir.

Tek parti sistemini çok partili sisteme geçiren dünyanın hayranlığını kazanan, Çankaya'dan hiç bir yolsuzluk dedikodusu olmadan Pembeköşk'e inmeyi göze almış bir insan. Hitlermiş.. Hitler kim? Demokratik bir toplumun imkanlarını kullanarak, seçimi kullanarak iş başına gelip tarihin en kanlı diktatörlüğünü kuran ve milyonlarca insanın ölümünün doğrudan sorumlusu olan bir insan. İnönü bir barış adamı, vatanı işkalden kurtarmak için savaşmış. Bir devlet adamı ülkesine çok partili demokrasiyi getirmiş, hakimlere bağsızlık vermiş, hak ve özgürlükleri taşımız bir insan. Hitler dünyayı belaya atmış bir adam. İnönü ise Hitler'in dünyaya attığı belayı en büyük diplomatik zaferlerle temizleyen bir insan.

Bir an için düşünün Türkiye'nin başında
1 Mart tezkeresini hazırlayan zihniyet iş başında olsaydı?
Eğer o günlerde 1 mart tezkeresini hazırlayan zihniyet Irak'ta bir milyon insanın öldürülmesine destek vermeyi içine sindiren zihniyet iş başında olsaydı ne oldurdu? İnönü Hitler'in ordularını da Stalin'in ordularını da Anadolu'nun topraklarının dışında tutmayı başarmış bir insandır. Eğer İnönü bu politikasını başarıyla gerçekleştiremeseydi eğer 2003 zihniyeti görevde olsaydı acaba Güneysu'daki çocuklar, Stalin askerlerinin kurtarmak için girdiği doğuda nasıl bir gelecekle karşı karşıya kalırdı.

Rize Güneysu göndermesi
Ruslar Güneysu'yu işkal etselerdi hangi noktada olurlardı. İnsanoğlu böyledir. İnönü Anadolu'da yaşayan hiç bir insanımızın onurunun çiğnenmesine izin vermemiştir. Şikayet etmeden ödemeyi başarmış bir insandır. En büyük iftiralara marzu bırakılmış bir insan.

Bugün Rize'deki Güneysu'daki çocuklarımız İsmet İnönü'nün getirdiği Çay ile beslenip büyümüş insanlardır. Bu insanlara karşı şükran duygusundan vazgeçtik en azından terbiyesizlik yapmamak çok mu güç?

Kötü niyet, husumat var da bu sözlerin altında cehalette var. İsmet İnönü 1946 seçimlerinden sonra Türkiye'de gerçekten demokratik bir rejimin olabilmesi için cumhurbaşkanı beyarnamesi yayınlayarak iktidar değişikliğinin önünü açan bir insan. Hitlermiş... Hitler'den kaçan bilim adamları tek güvendikleri ülke olan İsmet İnönü'nün başında olduğu Türkiye'ye gelmiştir. O mütevazi maaşlarla görev yapmışlardır. Düyaya Türkiye'yi böyle açmışlardır.

Yani bunları mı anlatacağız Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanına. Bu başbakanın zihin ve duygu haritasının bir kez daha ortaya çıkmasına neden olmuştur. Başbakan sadece Türkiye'nin anayasasıyla değil tarihi değerleriyle de barışık değildir. Fırsat bulduğunda bunu hayata geçirmektedir. böyle bir benzetmenin dünyada bir tek örneği olabilir mi? Uganda da olmaz. Arkadaş devleti sevmiyor. Modern Türkiye'yi sevmiyor. Türkiye'de hukuka saygılı fikir düşünce akımını sevmiyor. Yani, geldisi birikimi kültür çizigisi demek istemiyorum, aynı istikametten gelmiş milyonlarca insan var ki böyle bir sıkıntısı yok. Şimdi İnönü'nün sözlerini de belki sevmiyor: İsmet İnönü: bir memlekette namuslular en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır demişti.

Başbakan'ın amacı dağıtmak, çarpıtmak. Şimdi yetmedi tarihimizi de çarpıtmaya çalışıyor.
Anayasa değişikliği konusuna da değinmek istiyorum. Dün meclis tarihi bir güne tanıklık etti. Dün tarihinin en saygın uygulamalarından birini yaptı. 1 Mart'taki onurlu duruşun bir başka göstergesidir. Ülkenin yararları karşısında cesaretle adım atılmasıdır. Bunu gerçekleştirenleri yürekten kutluyorum. Bunu gerçekleştirenler TBMM içindeki şerefli yerlerini almışlardır. Çok önemli bir iş yapmışlardır. Bunu gerçekleştirenler büyük bir sıkıntıya giden süreci engellemişlerdir. TBMM'ye yakışan, birden bire bir mucize şeklinde kendini gösteren davranış TBMM'de sergilenmiştir. Herkes Türkiye'nin önünü açmıştır. Bu doğrultudaki gelişmenin önümüzdeki iki madde konusunda da aynısı beklenmektedir. Ve bunlar tamamlandığında Türkiye gerçek Türkiye olacaktır.

Anayasa Mahkemesi'ne üye seçimindeki amaç aynı zamanda yüce divan olan kurumu hakimiyet altına almaktır. O anyasa AYM olmaz RTE anayasası olur. Bunu hangi demokrasi bilinci kabul eder. Aynı şey HSYK'da da geçerli. Orada Adalet Bakanı kurumu tek başına temsil edecek.

Silivri'de üçüncü yılını dolduran ve hala hakim karşısına çıkmamış kişiler var. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerini tebrik ediyorum. Hala namuslu aydınların bulunduğunu ispat ettiler. Böyle bir düzenleme üzerine her yer Habur, her yer Silivri mi olsun?

İki madde de düşsün diğer maddeleri destekleyelim
İnşallah 2 madde de umut ediyorumki parlamentonun vatanseverliğinden karşılığını bulacaktır. Eğer o maddeler de düşerse ne olacak. Biz katılmıyoruz nihayi oylamada 367'nin altında kalacak ve maddeler referanduma gidecek? Gereksiz yere 100 trilyon anlamsız yere harcanmasına hiç birimizin gönlü razı olmaz. Eğer o iki madde düşerse oy vermediğimiz tüm maddelere son turda oy vereceğiz. Bu bizim iyi niyetli politikamızın son aşamasıdır. Başında dedik ki bunu aynı pakete koymayalım. Ayırın bunu, bir kısmına destek vermek istiyoruz. Şimdi görüyorum ki mecliste bir sağduyu şahlanması ortaya çıkmıştır. eğer o iki madde de düşerse diğer maddelere destek vereceğiz.