27 Kasım 2008 Perşembe

Asgari ücret Patronalırn Hedefinde

Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK) 1 Ocak 2009’dan itibaren geçerli olacak yeni asgari ücret rakamını belirlemek üzere ilk toplantısını yaptı. Patron temsilcileri “kriz”i ve genç işsizliği bahane ederek asgari ücretin düşürecek taleplerde bulundular. Yapılacak zammın fiyat artışları yerine hedeflenen enflasyona göre yapılmasını, 16 olan yaş sınırının 25’e çıkarılmasını, toplusözleşme yapılan fabrikalarda yasal asgari ücretin uygulanmamasını isteyen patronlar, vergi yükünün azaltılmasını talep ettiler. Çalışma Bakanı Faruk Çelik ise şu an 503 YTL olarak uygulanan asgari ücreti enflasyona ezdirmediklerini öne sürdü. İkinci toplantı 15 Aralık’ta yapılacak.
Çalışma Bakanlığı’nda yapılan toplantıda ilk konuşan Bakan Çelik, asgari ücrete geçen yıl geçim indiriminin yanında 6’şar aylık dönemler halinde yüzde 4 ve 5’lik artışlar yapıldığını savundu. Çelik, Aralık 2002’de brüt 250.86 YTL olan asgari ücretin yüzde 155.5 artışla Temmuz 2008’den itibaren bürüt 638.70 YTL’ye çıktığını söyledi. 5.5 yıllık dönemde kümülatif enflasyon oranının yüzde 75.60 olduğunu dile getiren Çelik, asgari ücretle çalışanların enflasyon karşısında korunduğunu iddia etti. Çelik, son dönemde asgari ücreti mümkün olduğu kadar çalışanların geçim şartlarını dikkate alarak belirlediklerini savundu.
TİSK isteklerle başladı
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Temsilcisi Ali Nafiz Konuk ise bu kadar da olmaz dedirten taleplerde bulundu. “Rakam belirlenirken, geçmişteki fiyat artışları yerine 2009 enflasyon hedefinin esas alınmasını” öneren Konuk, asgari ücret üzerindeki işverenlere ait vergi ve sigorta primi yüklerinin azaltılmasını da istedi. İşverenlere 5 puanlık sigorta indirimini “olumlu, ancak yetersiz” bulan Konuk, yeni adımlar beklediklerini söyledi. Türkiye’de işsizlerin çoğunluğunu ilk defa işe giren ve eğitimli genç insanların oluşturduğunu belirten Konuk, genç işsizliğe çözüm olarak asgari ücrette 16 yaş olan alt sınırın 25’e çıkarılmasını istedi. Konuk böylece 25 yaşına kadar olan işçilerin net 503.26 YTL yerine 432.97 YTL’ye çalıştırılmasının önünün açılmasını talep etti. Konuk’un istekleri bununla da bitmedi, toplusözleşme yapılan ve yapılmayan işyerleri için farklı asgari ücret uygulanmasını, sözleşme imzalanan işyerlerinde yasal asgari ücretin uygulanmamasını talep etti. Bu taleplerin gerçekleştirilmesi konusunda sendikaları sorumlu olmaya çağıran Konuk, asgari ücrette “işletmelerin ücret dengelerini bozmayacak, rekabet güçlerini zayıflatmayacak bir düzey” istedi.
‘Bir çocuk da dikkate alınsın’
Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nihat Yurdakul ise “kriz” vurgusu yaptığı konuşmasında, komisyonun krizin aşılmasına ciddi katkı sunmasını istedi. Asgari ücretin toplumdaki toplam satın alma gücünü artırıcı bir kaldıraç olarak görülmesi gerektiğini belirten Yurdakul, öncelikle asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını talep etti. Yıllardır asgari ücretin, çalışan bir kişiyi esas alarak belirlendiğini belirten Yurdakul, sendikaların şimdiye kadar savunduğu “Asgari ücret 4 kişilik aile üzerinden belirlensin” talebinden geri adım atarak “Önerimiz asgari ücret hesaplamasında asgari ücretlinin ailesinde bir çocuğun da dikkate alınması” dedi. Yurdakul, 2002’den beri TÜİK’in belirlediği rakamların altında rakam belirlendiğini belirterek, bu kez TÜİK’in belirlediği rakamın üstüne çıkılmasını istedi. Yurdakul ayrıca, bölgesel asgari ücret tartışmalarının bir yana bırakılıp ulusal düzeyde, tek ücret belirlenmesi, krizden çıkış için de doğal gaz, elektrik ve akaryakıt fiyatlarının düşürülmesi gerektiğini ifade etti.
Bakan Çelik esneklik önerdi
Bakan Çelik İşsizlik Sigortası Fonu’nun kullanımı konusundaki sorular üzerine, konunun çok hassas olduğunu ve işçi, işveren, hükümet üçlü bir değerlendirme ile karar vermeleri gerektiğini, fonun bu üç ayak üzerine oturduğunu ifade etti.
İstihdam paketi ile işverenlerin üzerindeki yüklerin hafifletilmesi konusunda çok önemli düzenlemeler getirdiklerini belirten Çelik, hükümetin ayrıca bir paket üzerinde çalışmalarını sürdürdüğünü ve bunun kısa süre içerisinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacağını söyledi. Çelik, “Piyasaların dinamik hale getirilmesi için elimizden geleni yapma gayretindeyiz” dedi.
Çelik başka bir soru üzerine de işverenlere “esneklik uygulamaları” önerisi getirdi. “Öncelikle hedef işçi çıkarma olmamalı” diyen Çelik, krizi aşma için işverenlere yasal imkanları kullanmaları, İş Yasası’ndaki kısa çalışma ödeneğini kullanmalarını önerdi.
Çelik, “Kısa Çalışma Ödeneği gibi bir imkan varken, üç ay gibi bir nefes alma süresi varken, bu kullanılmalı. İşçiyi kapının önüne koymak doğru değildir. Bu, bazı işverenlerin krizi nasıl algıladığını göstermesi açısından önemlidir. İşçi, emek kıyımına dönük bir anlayış ortaya çıkıyor. Bunu doğru bulmuyorum” dedi. Kısa Çalışma Ödeneği’nin sorulması üzerine de Çelik, zarara girdiğini iddia eden işletmelerin İŞKUR’a başvurmaları halinde, bakanlığın inceleme yaptırıp, gerçekten zarar varsa 3 aylık dönem için işçilere “kısa dönem çalışma ödeneği” ödeneceğini, bunun da 255-510 YTL arasında bir rakama denk geldiğini anlattı. Çelik işverenlere “Böyle imkan varken kullanın, işçi çıkarmayın” dedi. Fonun da ancak istihdamı korumak ve 8 ay gibi kısa bir dönem için kullanılabileceğini belirten Çelik, talep olması halinde fon için görüşmeler yapabileceklerini söyledi.