20 Kasım 2008 Perşembe

KRİZ TELLALARI İŞ BAŞINDA

Erdoğan “hepimiz krizde elimizi taşın altına koyalım” açıklamasını yaptığı saatlerde Akbank yaklaşık 1.200 çalışanını işten çıkararak krizi fırsata çevirme çalışmaları sürdürüyordu.Önceki gün ise Akbank’ın üst düzey 3 yöneticisi işten ayrıldı. İşten çıkarmaların devam edeceği de söylenenler arasındadır! Akbank 2001 krizinde bankaların büyük bir sorun yaşadığı dönemde bile işçi çıkarmazken bu yıl neden bu kadar yüksek sayıda işçi çıkardı? Sorunun yanıtı açık: Kriz fırsatçılığı! Çünkü 2007 yılı brüt kârı 2 milyar 525 milyon YTL, 2008 yılı ilk 9 aylık brüt kârı 1.9 milyar YTL’dir. Yılın ilk 9 ayında bile bir önceki yılın kârını yakalayan bir bankanın işçi çıkarma gerekçesi “krizden etkilenmek” olabilir mi? Elbette krizin etkisi vardır. O etkinin yansımasının mağduriyet olmadığı, aksine krizi fırsata çevirme uyanıklığı ve acımasızlığı olduğu açıktır. 2001 yılında haber sayfalarından hatırlarsak Akbank, “bir gece operasyonuyla” dovizden 4 milyon dolar kâr elde etmişti! Buna rağmen o günlerde Sakıp Sabancı kameralar karşına geçerek gözlerinden “süzülen” timsah gözyaşları arasında, “ben krizden zarar ettim” diyebilmişti.
Bugünlerde kriz fırsatçılığını yapan sadece Akbank değil elbette. Yapı Kredi Bankası’nın da yüzlerce işçiyi işten çıkardığı gelen haberler arasındadır. Daha bir çok bankanın da işçi çıkarma hazırlığında olduğu bilinmektedir.
Diğer sektörlere bakıldığında durum farklı değil. Birkaç yıldır sektör değişikliğinde bulunan Sönmez Flament’in kriz havasını bahane ederek fabrikayı kapatıp çalışanlarını kapının önüne koymasından sonra örnekler çoğalmaya başladı.
Televizyon pazarında önemli paya sahip Phılıps firması, Gebze’deki armatür fabrikasını kapatarak 150 işçisini işten çıkardı. Gerekçe:Talep düşüklüğü!
Yine üretimdeki hızını düşürmemesine rağmen 300’e yakın işçisini çıkaracağını açıklayan Ege Seramik ‘in de gerekçesi aynı: Ekonomik kriz! Aynı gerekçeye sığınarak yüzlerce işçi çıkaran fırsatçı işyeri oldukça fazla: Kütahya Seramik 300 işçi , Eczacıbaşı Eskişehir’deki fabrikasından 300 işçi ve Tamsa Seramik İzmir’deki fabrikasından 250 işçi çıkarırken 120 işçiyle üretime devam etmektedir. Gerekçeleri “krizden etkilenmek” olsa da, esas gerekçenin bu olmadığı açıktır. Bacalarındaki duman yükselmeye devam ederken böylesi bir gerekçe inandırıcı olamaz. Patronların krizi fırsat bilerek, temsilcisi durumundaki AKP Hükümeti’nin çıkardığı yasalardan yararlanarak çalışanlarının yaş ortalamasını gençleştirmek için harekete geçmeleri esas gerekçeyi teşkil etmektedir.
AKP Hükümeti’nin sözde istihdamı teşvik amacıyla çıkardığı 5763 sayılı Kanun’a göre yeni işe alınan 18 ila 29 yaş arasındaki işçilerin işveren primlerinin işsizlik fonundan karşılanması uygulaması, patronların iştahını kabartmıştır. Bu vesileyle hem daha düşük ücretle işçi alınacak, hem yeni aldığı işçinin priminin yarısından fazlası işçinin hakkı olan işsizlik fonundan (ki bu uygulama bir nevi yolsuzluktur) karşılanacak hem de “kriz korku değneği” olarak kullanılıp az işçiyle daha fazla üretim yapılacaktır.
Sözde istihdamı teşvik amacıyla çıkarılan yasanın , işçi kıyım yasasına dönüşmesi nedeniyle derhal iptal edilmesinin talep edilmesi elzem olmuştur.
Sonuç olarak kapitalistler kendi krizlerini emekçilere fatura etmekte kararlı görünmektedirler...