18 Kasım 2008 Salı

Tecrit gerçeği

"Türkiye Hapishanelerinde Tecrit Gerçeği" Sempozyumu
Sonuç Bildirgesi

Bizler aşağıda imzası bulunan kurumlar olarak; 16 Kasım 2008 tarihinde İstanbul'da gerçekleşen "Türkiye Hapishanelerinde Tecrit Gerçeği" sempozyumunda yapılan tartışmalardan çıkan Sonuç Bildirgesi'ni ilan ediyoruz:

Tecrit bir insanlık suçudur ve Türkiye Hapishanelerinde özellikle siyasi tutsakları hedef alan tüm toplumu teslim almaya dönük kapsamlı bir saldırıdır. Aynı zamanda hayatın her alanına yayılan bir uygulamadır.

Temel yönetimi örgütsüzleştirmek ve yalnızlaştırmak olan tecrit Türkiye'de F Tipi Hapishanelerde fiziki ve idari olarak uygulanmaktadır. F tipi hapishanelerde mimari (bir ve üç kişilik hücreler, farklı hücrelerde kalanların birlikte yararlanacakları ortak kullanım alanlarının bulunmaması ya da yetersizliği ve kullanımının katı bir treadmana bağlanması), idari kararlarla, uygulamalarla (dayak, işkence, aile görüş yasakları; disiplin cezaları, kitap yasakları, yayın yasakları, mektup yasakları, Türkçe dışındaki dillerde haberleşme, bilgilenme ve iletişim yasakları... gibi) ve yasalar ve genelgelerle uygulanan tecrit derhal son verilmesi gereken ağır bir temel hak ve özgürlük ihlalidir. Kapsamlı bir işkencedir.

Tecridin en ağır uygulaması İmralı adası üzerinde bulunan cezaevinde, Abdullah Öcalan'a yapılmaktadır.

Ceza infaz sistemindeki ayrımcı uygulamalardan vazgeçilerek infaz uygulaması tekleştirilmelidir.

Bu gerçekten hareketle; kesinlikle ilan ediyoruz ki;

Tecrit bir işkencedir. Ve kesinlikle yasaklanmalı ve ortadan kaldırılmaldır.

Bu süreç içerisinde; F tipi hapishanelerde bulunan tutuklu ve hükümlülerin gün içinde yeterli sosyal ilişki içinde olmalarının sağlanması gerekir. İlk adım olarak; Adalet Bakanlığı 45/1 genelgesindeki 10 kişiye 10 saatlik sohbet hakkını uygulamalı ve tecridi tamamen ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılmasını sağlamalıdır.

Hapishanelerde keyfi uygulamalara ve ağır disiplin cezası uygulamalarına, hak ihlallerine, işkence ve kötü muameleye son verilmeli, sorumluları cezalandırılmalıdır, gerekli yasal ve idari düzenleme ve iyileştirmeler yapılmalıdır.

Bu uygulamaların engellenmesi için "bağımsız denetim mekanizmalarının" oluşturulması sağlanmalıdır. Bu oluşacak izleme-denetim kurulu içinde ilgili demokratik kitle örgütü, meslek odaları temsicileri ile tutsak yakınları temsilcilerinin yer alması sağlanmalıdır.

TAYAD, TUYAB, İHD İstanbul Şubesi, TOHAV, THİV, Dünya Doktorları (MDM), ÇHD İstanbul Şubesi, Tecrite Karşı Sanatçılar, Yunanistan Mahkeme Çalışanları Federasyonu (ODYE)