23 Kasım 2008 Pazar

VAROŞ ARAŞTIRMASI

Dişle, tırnakla tutunma çabası

BEKİR AĞIRDIR

‘Kendini aslen nereli tanımladığı’ sorulduğunda varoş insanları da ülke ortalamasında cevaplar veriyor; fakat ‘kendini yerleşmiş sayıyor mu’, ‘bulunduğu yerden gitmek ister mi’ soruları, ne kadar kararlı bir biçimde kente asıldıkları, hayata tutunmaya kararlı olduklarını ortaya çıkarıyor

BAŞLARKEN

Hayat Tarzları Araştırması

Uzun yıllar boyunca tüm dünyada ve ülkemizde de hala bireyin günlük yaşamında tercihleri veya tüketim farklılıkları ‘demografik’ özelliklerle açıklanmaya çalışılıyor. Bir adım ötesinde ise araştırmalar ve akademisyenler bireyin değerlerini veya ihtiyaçlarını anlamaya çalışarak bu farklılıkları anlamlandırmaya çalışıyor. Ancak bireyin yaşamını ve günlük tüketim tercihlerini veya siyasi tercih ve tutumlarını sadece eğitimi veya geliri ya da ihtiyaçları açıklamaya yetmiyor. Özellikle algı teorilerindeki gelişmeler sonucu biliyoruz ki, bireyin beyni boş bir defter gibi bir siyasetçinin söylediğini veya bir tek reklamın doğru mesajını aynen algılayıp hemen bir tutum geliştirmiyor. Aksine, geçmiş yıllar, yaşanılanlar, kültürel kökenler ve bilinçaltı diyeceğimiz bir mekanizma kararları ve tercihleri etkiliyor. Bu daha geniş davranışları, kökenlerini, nedenlerini, bireyler arası farklılıkları ve kümelenmeleri anlamak için de bazı modeller geliştirilmiş ve kullanılıyor. Ülkemizde ise bu kümelendirmeler genellikle gelir ve tüketim tercihleri üzerinden ele alınmakta ve yaygın olarak tanımlamaları Türkiye dışında yapılmış ve tasarlanmış SES (sosyo-ekonomik statü) gruplamaları kullanılıyor.
KONDA’nın son iki yılda yaptığı 11 araştırmanın gösterdiği önemli ipucu ise, ülkemizde bireylerin yaşam algılarını, tercihlerini ve aralarındaki farkları net biçimde açıklayan unsurlar yaş, gelir, cinsiyet, yaşanılan yer değil eğitim seviyeleri ve siyasi tercihleridir.
Bu bulgunun ülkemize özgü açıklamalar için öneminin yanı sıra, yine bilmekteyiz ki, ülkemizde hemen her mesele çok katmanlı, çok boyutlu, çok aktörlü, çok unsurlu hale gelmiştir. Geleceği açıklamaya yarayacak veriler, bireylerin bu değişen günlük yaşam ritmi içinde yeni kümelenmelerini ve yeni yaşam tarzlarını anlamaktan geçmektedir. Ülkemizdeki yeni yaşam tarzlarını anlamaya çalışmak, kümelenmelerin kodlarını çözmeye çalışmak ve bu bulgular üzerinden yeni tercihleri, algıları ve beklentileri ortaya çıkarmak çok önemli hale gelmiştir. Çünkü bu durumu açıklamaya SES grupları yetmemektedir.
Bu nedenle, HAYAT TARZLARI araştırması için özel bir model tasarlanmış, bireyi çevresi ve değerleriyle beraber ele alan, karar ve tercih oluşturma süreçlerinde algılarını-beklentilerini-korkularını dikkate alıp, davranış tercihlerini 11 ayrı gündelik hayat alanında ve siyasi tercihleri üzerinden ölçmeye çalışan sorular tasarlanmıştır.
Araştırmanın saha çalışması Nisan/2008 ayında, 41 ilde, 1116 mahalle ve köyde 6481 denekle yüz yüze görüşmeyle gerçekleştirilmiştir. Görüşme yapılan iller TÜİK yeni bölge tanımlarındaki 3. Seviye 26 alt bölge esas alınarak seçilmiş ve tüm 26 bölgenin temsili sağlanmıştır.
Yine benzer modelle “kültürel ve ahlaki değerler” ağırlıklı ikinci bir araştırmamız da Ağustos/2008 ayında gerçekleştirilmiştir.
İki araştırmada da örneklem hazırlanırken yalnızca kır/kent ayrımı kullanılmamış, yerleşim yerleri Kır /Kent/Metropol olarak ayrılmıştır. Metropoller Büyükşehir Belediyesi sınırları içi olarak tanımlanmıştır. Araştırmalar kapsamında 15 yaş üstü kişilerle görüşülmüştür. Bu yazı dizisi, her iki araştırmanın kapsamı alanı olan 52 milyon 15 yaş üstü yetişkininin bulguları ve analizlerine dayanmaktadır.
Araştırmaların verileri içinde günümüz Türkiye’sindeki birçok siyasi tartışma veya sosyolojik çalışma konusu olan bazı meselelerle ilgili de inceleme ve analizler yapmak olanaklı olmuştur. Bir başka deyişle “veri madenciliği” yaparak bazı konularda önemli bulgulara ve analizlere ulaşılabilmektedir. Örneğin, örneklemin metropol alanları da kendi içinde ayrıştırılabilmiştir.
Saha çalışması sırasında anketörlerce ayrıca not edilen “oturulan evin tipi” (gecekondu/müstakil ev/apartman/site/lüks konut/villa) bilgileri kullanılarak ve bu bilgiler gidilen mahalle içindeki sokağın (gecekondu alanı/yeni gelişen bölge/geleneksel kent alanı/lüks alan gibi) gözleme dayanan bilgileriyle eşlenerek metropollerde görüşülen deneklerin oturdukları yerler “varoşlar / kentsel alanlar / lüks konutlar” olarak ayrılmıştır. Kuşkusuz yapılan ayrım anketörlerin, kontrolörlerin, ekip şeflerinin gözlemlerine ve bizim değerlendirmelerimize dayalıdır, bu anlamda da sübjektiftir. Dolayısıyla bazı tanımlama ya da ayrımların hata payı olmakla beraber varoşların bulgularına bakıldığında da yaptığımız ayrışmanın anlamlı farklılıklar, kendi içinde tutarlı tutumlar ve yaşam biçimleri ortaya koyduğu görülmektedir.
Araştırma bulgularına göre, ülkemizdeki 15 yaş üstü 52 milyon yetişkin nüfusun, 17,3 milyonu köylerde, 12,2 milyonu kentlerde, 7,9 milyonu varoşlarda, 12,2 milyonu kentsel alanlarda, 1,1 milyonu lüks alanlarda oturanlardan oluşmaktadır.

Varoşların demografik özellikleri: Genellikle varoşlar göçle ilk gelinen yer ve hatta ara durak olan, daha sonra yerleşikliğin artması, düzenin kurulması ile daha merkezi olan yerlere doğru kayılan yer olarak değerlendirilir. Fakat kent tanımının değişmesi, özellikle metropollerde birden çok merkezin oluşması ve özellikle de göçün hala sürmesi ile kendisi de giderek yeni merkezlerden birisi olmaya aday hale gelen varoşlarda, göç ve yerleşiklik oranları ülke ortalamaları ile aynı duruma geldi.

Doğma büyüme varoşlu
Varoşlarda yaşayanların yüzde 53’ü doğduğundan beri orada yaşamakta iken, yüzde 37’si 10 yıldan uzun süredir, yüzde 5’i 6-10 yıldır, yüzde 5’i de son beş yıl içinde oraya gelmişler. Varoşlarda yaşayanların yüzde 70’i doğduğu yer ile yüzde 24’ü de oturduğu yer ile kendinin nereli olduğunu tanımlamaktalar.

‘Nerelisin hemşerim’
“Ne kadar zamandır bulunduğu yerde olduğu” cevaplarında, “kendini aslen nereli olarak tanımladığı” sorulduğunda varoş insanları da ülke ortalama oranlarında cevaplar vermekteler. Fakat “kendini yerleşmiş sayıyor mu” ya da “bulunduğu yerden gitmek ister mi” sorularına geldiğinde ne kadar kararlı bir biçimde kente asılmakta oldukları, hayata tutunmaya ve direnmeye meyilli oldukları ortaya çıkıyor.
Türkiye insanının yüzde 84’ü kendini yerleşik sayarken, varoşlarda bu oran yüzde 86’ya çıkmakta. “Şu anda bulunduğunuz yerden temelli ayrılmayı ister misiniz” sorusuna, kentte yaşayanlar yüzde 56, metropol kentsel alanlar ve lüks alanlar yüzde 58, köydekiler yüzde 61 oranında hayır cevabı verirken, varoş insanlarının yüzde 64’ü hayır demekteler.

‘Anlaşarak evlenmek’ düşük
Varoşlardaki insanların kentte kalıcı olmak kararlılıklarını gösteren bir başka ilginç örnek ise varoşlarda oturanların evlerinin duvarlarına memleketlerini, köylerini çağrıştıracak fotoğraf, resim ve benzeri nesneleri en az oranda asan grup olmaları. Geldiği memleketinin veya köyünün resim, tablo ve benzerini evinde bulunduranlar yaş ilerledikçe, kentte yerleşiklik süresi arttıkça, yani kendini bulunduğu yerde sağlam hissetmeye başladıkça artıyor. Fakat varoşa geldikleri ilk yıllarda ve gençlerde bu tür nesne bulundurma en az oranda görülüyor. Bizce bu bulgu bile kendi başına varoşlarda yaşayanların kentte kalıcı olma umutlarını ve beklentileri öne çıkıyor.

Evlenme bakımından hala geleneksel yöntemler geçerli. Varoşlarda karşılıklı anlaşarak evlenmek (yüzde 25) köydekilerle beraber en düşük oranda. Kendi rızası dışında evlendirilenler de ülke ortalamasına yakın (yüzde 7)oranda görülmekte. Görücü usulüyle evlenme hala oldukça geçerli yöntem olarak benimsenmekte ve yüzde 46 oranında söylenmekte. Boşanmışlık oranı da en yüksek varoşlarda (yüzde 6).

Haneler kalabalık
Varoşlarda hane halkı sayıları ülke ortalamasına göre biraz daha kalabalık. Varoşlarda yaşayanların yüzde 12’si kendi anne-babası, eşi ve çocukları ile yaşarken yüzde 16’sında kendi anne baba ve çocuklar dışında daha geniş halkadan ve yakın akrabalarda aynı hanelerde beraberce yaşamaktalar.

İşçi, esnaf, ev kadını
Varoşlarda işçiler, küçük esnaf, emekliler ve ev kadınları ülke ortalamasına göre daha fazla oranda görülmekteler.

İşsizlik çok yüksek
Varoşlarda işsizlik oranı (yüzde 17) ve hiç bir sosyal güvenliğin olmaması (yüzde 18) oranı da ülke ortalamalarına göre daha yüksek. Buna paralel olarak da hane geliri açısından da en yoksul kesim varoşlarda yaşayanlar.
Varoşlar eğitim oranları en düşük yerleşimler (ilkokul mezunu ve hiç eğitim almamışlar yüzde 60).

Kadınlar eğitimsiz, işsiz
Varoşların, özellikle kadınlarının demografik bulguları çarpıcı. Varoşlarda yaşayan kadınların yüzde 71’i ilkokul eğitimli veya eğitimsiz, yalnızca yüzde 22’si çalışıyor, yüzde 78’i ev kadını veya işsiz. Varoşlardaki kadınların % 21’inin hiçbir sosyal güvenliği yok, % 21’i bizzat kendini sosyal güvenliği sahip (SSK ve yeşil kart dahil), diğerleri tümüyle eşlerine bağımlılar.

YARIN: Yabancı dil mi, Kuran kursu mu? Siyasete ve laikliğe bakış...