22 Kasım 2008 Cumartesi

Korsanlık bahanesiyle Afrika’yı işgal hazırlığı

ABD’nin, Afrika’da yükselen Rus ve Çin etkisine karşı kurduğu Afrika ordusu AFRICOM’dan sonra artan korsan eylemlerini, kıtanın tamamına el koyma amacıyla kullanacağı belirtildi.

ABD, şu anda günlük petrol tüketiminin yüzde 15’ini Afrika’dan karşılıyor ve bu kıtadaki Nijerya, Amerikan petrol ithalatı listesinde beşinci, Angola ise altıncı sırada bulunuyor. ABD yönetimini, kıtaya dönük çok özel bir askeri komutanlık kurmaya iten ana nedenin ise, Çin Halk Cumhuriyeti’nin, petrol ihtiyacının önemli bir bölümünü Afrika’dan karşılaması olduğu da vurgulanıyor. Çin Halk Cumhuriyeti, Nijerya, Angola ve Sudan’dan petrol alımını giderek artırıyor. Pekin, Nijerya ve Angola’ya son bir yıl içinde 2 milyar dolar, Sudan’a ise tam 10 milyar dolarlık yatırım yaptı.

ABD KITAYA ‘İSTİKRAR’ GETİRECEK

2015 yılında, ABD’nin ihtiyacı olan petrolün yaklaşık yüzde 25’inin Afrika’dan gelmesi planlanıyor. ABD, AFRICOM’un bu kıtadaki Rus ve Çin egemenlik alanlarını dengelemek amacıyla kurulduğuna ilişkin iddiaları reddediyorlar. Fakat gelişmeler, ABD’nin Afrika’daki orduları, ‘terörizmle mücadele’ programı adı altında eğittiğini ve kıtaya dönük hakimiyet planları yaptığını gösteriyor. AFRICOM, 1 Ekim 2008 itibariyle devreye girdi. Bu tarihten sonra, Somali korsanları işi, bölgedeki NATO kuvvetlerine saldırmaya kadar vardırdı ve ‘deniz haydutluğu’ en üst düzeye ulaştı. Kaynaklar, ABD’nin son yıllarda, Afrika’daki hemen tüm yönetimler ve ordular ile terörizme karşı mücadele programı çerçevesinde kurduğu ilişkilerin AFRICOM’un kurulmasıyla daha da ileri gideceğini belirtiyorlar. ABD’nin Somali korsanlarını bahane ederek Cibuti’deki üssünü genişletmesi ve tüm Afrika’nın ‘Amerikan tarzı istikrara kavuşan’ bir bölge olmasının beklendiği de vurgulanıyor.

Sistem nasıl işliyor

ONLARCA geminin korsanların elinde rehin kalmasının nedeni de şu sisteme bağlanıyor: ‘Korsanlar, bir gemiyi ele geçirdikten sonra, gemiyi işleten armatör grup otomatik olarak devreden çıkıyor ve geminin sigortacısı şirket devreye giriyor. Kor-sanlar, gemilerin personeline hiç kötü davranmıyorlar. Nedeni, doğrudan sigorta şirketi ile yürüttükleri pazarlıklar. Sigorta şirketi, geminin batırılması halinde büyük tazminat ödeyeceğini bildiği için, armatörü devredışı bırakarak korsanlar ile pazarlığa oturuyor. Bu noktada, ne personel ne de armatör için risk var. Nitekim, bir gemi bu tür bir pazarlık sonucu 10 milyon dolara kurtarıldı.’

Müdahalenin olası riskleri

Ankara’daki kaynaklar, ‘korsanlığa’ karşı müdahalede önemli riskler olduğunu vurguladılar: ‘Uluslararası hukuk, bütün devletlere, deniz haydutluğuna müdühale hakkı tanımaktadır. Fakat, bu çok ciddi bir risktir. Müdahale ettiğiniz gemi korsan gemisi çıkmayabilir ve siz onu batırmış olabilirsiniz. Somali açıklarındaki gelişmelerde dünya donanmalarının biraz da yavaş davranmasının ana nedeni budur.’

ABD NATO’ya başvuracak

GELİŞMELER ile ilgili bilgisine başvurduğumuz sivil ve askeri kaynakların yorumları aynı noktada birleşiyor:

‘Türkiye olarak, karasuları-mız ve ekonomik çıkar alanımız dışında da kalsa bölgeyle yakından ilgiliyiz. Tüm uluslar korsanlık ile ilgili BM tarafından alınmış kararlara uymak durumundadır. Bu nedenle, korsanlıkla mücadele, bir tek ülkenin tek başına yürüteceği bir mücadele türü değildir. Bu gerçeğin ışığı altında ABD yönetiminin yakın bir gelecekte NATO’ya gelerek uluslararası bir müdahale kararı aldırması beklenmektedir. Böyle bir durumda Türkiye, zaten o bölgede bulunan NATO gücü çerçevesinde bu mücadelenin içinde yer alacaktır. Bu tür bir harekatta, ABD’nin tek başına hareket etmesi öngörülmemektedir. Bununla birlikte, ABD’nin, Afrika’ya dönük hedefleri doğrultusunda bölgedeki korsanlığı kullanarak kıtadaki askeri varlığını artırması da beklenmektedir.’

Ardan Zentürk
Star / 22.11.08