24 Ekim 2009 Cumartesi

Gerilim ve provokasyon yükseliyor

Avrupa’dan gelecek PKK’li grubu karşılama hazırlıkları sürerken, karşılıklı açıklamalarla gerilim tırmanıyor. Düzen partileri ırkçı ve kışkırtıcı imaları artırırken, Vali’nin “uyarısı” da provokasyon kokuyor.

28 Ekim'de Avrupa’dan Türkiye'ye giriş yapacak olan üçüncü “Barış Grubu”nun karşılanması için hazırlıklar sürerken, karşılıklı açıklamalarla gerilim tırmanıyor. DTP’nin mitingli karşılama talebi üzerine düzen partilerinin temsilcileri ve medya yorumcuları alenen ırkçı ve kışkırtıcı imalarda bulunurken, İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Valisi, “Habur’da yaşanan görüntülere İstanbul’da izin verilmeyeceğini” ifade ederek, “uyardı”.

Açıklamalardaki provokatif dozun giderek yükseldiği gözlenirken, Yargıtay dün oldukça önemli bir karar aldı. Yerel bir gazetede yer alan “Her şehit için bir DTP’li öldürülsün” çağrısını “suç” saymayan Yargıtay, dava açılmasına gerek olmadığına hükmetti. Karar, Kürt halkının kışkırtmalar karşısında tümüyle savunmasız bırakılması ve ırkçılığa açıktan destek verilmesi anlamına gelirken, olası sonuçlarının kaygı verici olduğuna işaret ediliyor.

Gelişmeler, “dönüş” sürecinin icracısı AKP’nin “demokrasi ve toplumsal barışa” dair kavrayışının sınırlarını ortaya koyuyor.

DTP açık hedef
DTP İstanbul İl Başkanlığı’nın, 28 Ekim’de Avrupa'dan Türkiye’ye giriş yapacak olan 15 kişilik üçüncü “Barış Grubu”nun İstanbul Atatürk Havalimanı’nda karşılanıp konvoy eşliğinde Kazlıçeşme’ye getirilerek burada bir şölen yapılacağı açıklamasının ardından, DTP’ye yönelik suçlayıcı üslup iyice belirginleşti.

İçişleri Bakanı Atalay ve Başbakan Erdoğan, açıklamalarında DTP’li yöneticileri “samimiyetsizlik” ve “süreci sabote etmek”le suçladı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, dün yaptığı açıklamada, PKK'lıların karşılanması sürecinde DTP’nin büyük bir sorumsuzluk gösterdiğini belirterek, “Acaba süreci sabote mi etmek istiyorlar diye düşünmemek mümkün değil” dedi. Atalay, "DTP bu süreci sabote etmek istiyor. Eve dönenler hukuk kurallarına uymak zorundadır. Hiç kimse bu tür görüntüleri yeniden sergilemeyi aklından geçirmesin" dedi.

Konuyla ilgili açıklamasında “İlk kafiledeki görüntülere tekrar şahit olmak istemediklerini” belirten Başbakan Erdoğan, “bir bayram sevinci gibi, bir dostun bir dosta kavuşması gibi yaklaşımları da doğru bulmadığını” ifade ederek, “gelenler serbest bırakıldıktan sonra atılan adımlar, planlanan eylemler bizi düşündürüyor. Çünkü bunları tahrik ederek, bunların üzerinden bir devşirme gayreti içerisine girmeyi doğru bulmuyorum. Bu, birlik, kardeşlik sürecine de hizmet etmez. Bu yaklaşım tarzı yanlıştır. Bırakalım gelen insanlar ailelerinin yanına geçsinler. Normal hayata değil de yine anormal süreç için bunları bir figüran olarak kullanma gayretine samimi düşünce içinde olmayanlar girerse, bu bizi de üzer, ülkemizin diğer kesimlerini de üzer” dedi.

DTP: “Barış ve savaş cephesi netleşiyor”
Öte yandan DTP İstanbul İl Başkanlığı tarafından yapılan basın açıklamasında PKK’li grubun Avrupa’dan dönüşüyle ilgili Kazlıçeşme'de şölen planlandığı belirtildi.

Barış ve Demokratik Çözüm Platformu ile ortaklaşa basın açıklaması yapan DTP İstanbul İl Başkanlığı, 28 Ekim günü Avrupa’dan gelecek olan 15 PKK üyesinin uçaktan indikleri andan itibaren büyük bir coşkuyla karşılanacağını belirtti.

Barış ve Demokratik Çözüm Platformu temsilcisi Yaman Yıldız, “gelenleri havaalanında büyük bir coşkuyla karşılayıp Kazlıçeşme’de kutlama yapmayı hedeflediklerini” söyledi. “Kürt halkı gelenleri bayram havasında karşılayacak” diyen Yıldız, karşılamaların şov olarak nitelendirilmemesini isteyerek, “gösterileri sadece umut gösterileri” olduğunu ifade etti.

DTP İstanbul İl Eş Başkanı Mustafa Avcı da “bir barış şöleni” düzenlemeyi düşündüklerini belirterek, “Buna provokatif karşılama diyenlere şiddetle karşı çıktıklarını” ve “makul sayıda bir karşılama olacağını” söyledi. Avcı sözlerine şöyle devam etti: “Bizim İstanbul'daki karşılama törenimize de tören diyorum, bayram diyorum, şenlik diyorum, bu konuda da çok üstümüze gelindi. Barış ve savaş cephesi netleşiyor şu anda. 30 yıldır bu ülke bu toplum çok acı çekiyor mu çekmiyor mu bu net.”

Vali Güler: “Asla izin vermeyiz”
İstanbul Valisi Muammer Güler, Demokratik Toplum Partisi’nin Avrupa’dan gelecek PKK’lilere Kazlıçeşme’de şölen düzenlemek için izin müracaatının olmadığını söyleyerek, “asla böyle bir şeye izin vermeyeceklerini” ifade etti.

Kendisine yöneltilen “Diyarbakır’daki gösterilerin İstanbul'da da yapılması izin verilip verilmeyeceğine” ilişkin soru üzerine konuyla ilgili konuşan Güler, İçişleri Bakanımızın bu konuda verdiği cevaplar var. Bize henüz böyle bir müracaat olmadı. Asla böyle bir şey söz konusu olmaz. Bunu aklınızdan çıkartın. Genel olarak diyorum; böyle bir tablonun İstanbul'da yaşanmasına asla izin vermeyiz” diye konuştu.

Bahçeli, tehdit dolu imaları sürdürüyor
Tansiyonun yükselmesinde açıklamalarıyla önemli rol oynayan MHP lideri Bahçeli’nin dün de benzer üslubunu sürdürdüğü gözlendi. İstanbul’da yapılacak bir gösterinin “çok derin izler bırakacağını” söyleyen Bahçeli, “hükümetin bunun altından kalkamayacağını” ifade etti.

Bahçeli, katıldığı bir nikah töreninden sonra, gazetecilerin, “Barış Grubu” için yapılacağı söylenen karşılama törenine ilişkin sorularına “İstanbul, Habur kapısı değildir, Türkiye'nin ve dünyanın en önemli şehirlerinden biridir. Burada Habur’a benzer bir toplantı yapılması Türkiye açısından uygun düşmez. Hükümetin buna müsaade etmemesi gerektiği inancındayız. Çünkü İstanbul'da yapılacak olan benzer gösteri çok derin izler bırakır. Bunun altından da AKP yönetimi kalkamaz" yanıtını verdi.

Bahçeli’nin bu sözleri özellikle önceki gün yaptığı açıklamalarla birlikte ele alındığında, DTP'ye ve Kürtlere yönelik bir tehdit olarak algılanıyor. MHP lideri daha önce sürece ilişkin olarak, “yüreğinde vatan sevgisi, gönlünde millet sevdası, hayallerinde ay yıldızlı albayrak olan hiçbir aziz millet evladının sessiz kalamayacağı ağır bir tahrik karşımızdadır” diyerek, açıktan provokasyon yapmaktan kaçınmamıştı. Bahçeli Ayrıca, “sabrın zorlanması halinde, kendi mukaddesatına sahip çıkmak isteyecek olan Türk milletinin, bu uğurda neler yapacağını ve neyi göze alacağını bilmek isteyenlerin milli mücadele yıllarının sayfalarına bakmaları hayırlarına olacaktır” demişti.

“DTP’li öldürülsün” demek suç değil, karar “oybirliği” ile…
Düzen siyasetçilerinin DTP’ye ve Kürt halkına yönelik açıklamalarındaki saldırganlık Yargıtay’ın dün aldığı kararla birlikte farklı bir boyut kazanıyor. “Şehit edilen her asker için bir DTP’li öldürülsün” çağrısı yapan Bolu Expres gazetesi yazarı Işın Erşen hakkında dava açılmasına yer olmadığına yönelik mahkeme kararını değerlendiren Yargıtay 8. Ceza Dairesi, “oy birliği” ile, “kararın yerinde” olduğuna hükmetti.

Karar, “DTP’leri öldürme”ye yönelik açık çağrının suç olarak kabul edilmemesi anlamına gelirken, kararın “oybirliği” ile alınmış olması da kayda değer bir diğer nokta.

Geçtiğimiz yıl, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı ve Düzce Ağır Ceza Mahkemesi’nin büyük tartışma yaratan kararı kamuoyunda tepkiyle karşılanmış, Adalet Bakanlığı bunun üzerine harekete geçerek, söz konusu kararın kanun yararına bozulması istemiyle Yargıtay’a başvurmuştu.