Günümüzde insanlardan çalınan emeğin esneyen formuna ve amansız rekabetine terk edilenlerin umutsuzluğu ve kimsesizliği bir araya gelip bize çok ağır cevaplar veriyor.
Türkiye'nin haritasında yeni bölgeler oluşuyor. Buralar hayata katamadığımız, yüzü ve ismi olmayanların yaşamdan vazgeçtikleri yerler.
Batman'daki kızların nefes aldırmayan dünyalarından göçüşleri gibi, Torbalı'da yaşayanların 9 aydaki 68 intiharı, modern bilimin öngördüğü bir oran değil. Soğuk bilimin serinkanlı bakışları için çok sıcak bir insanlık dramı olsa gerek.
İntihar sayıları yeni kapitalizmin, içinde uçsuz bucaksız bir insansızlık ve yabancılıkla terk ettiği insanların hayata katılamama verilerini işaret ediyor.
Yeni hayat böyle buyurmuyor mu?
Güçlüler bizimle, kazanamayanlar ise atıktır.
İşsizlik, 'işe yaramazlığını' sistemce tescil edilmesi demek değil mi?Varlığımızın tanınmama halinin nasıl bir yenilmişlik duygusu olduğunu kim anlatabilir?
Oysa emeğimizi diğer insanlarla paylaşabilmemiz itibarımız ve özsaygımızdır, evrensel bir değer olarak da elimizdeki tek gücümüzdür. Emeğimizin dışlanması ve aşağılanması ise varlığımızın yıkılmasıdır ve ölümcüldür...
Yeni kapitalizm, emeği kendine göre düzenledi ve büyük çoğunluğa 'siz yoksunuz' dedi. Torbalı 9 ay içinde 12 kişinin yaşamına son verdiği ve 56 kişinin intihara teşebbüs ettiği bir ilçemiz.
İntihar bir salgın gibi. Üç günde beş kişi canına kıyıyor.
'Ben ölmeliyim' eşiğine varan yaşama güvensizliği, Torbalı'da adli olaylar olup dile geliyor.
Hızla sanayileşen ve göç alan Torbalı'da yaşayanlar neden 'ölümü' çağırıyor?Torbalı'da 'intiharları önleyebiliriz' iddiasıyla eylül ayında muayenehane açan psikiyatristin intihara teşebbüs etmesi çok düşündürücü değil mi?Hastalarına yardım edemediğini söyleyen doktorun girdiği cendere çok karanlık olmalı.
Tarlasında tarım ilacı içerek kendini öldüren 40 yaşındaki çiftçi, 17 yaşında hap içen gencecik kız, ayağına kum torbası bağlayarak kendini denize atan öğretmen, 27 yaşında tabancayı ağzına ateş edip patlatan işsiz genç, ailesine kızıp çatıdan kendini bırakan liseli kız, işleri bozulduğu için uykuya değil ölüme yatan ve kızının bulduğu baba, kaçak evleri yıkılınca ortada kalan işsiz adam...
Bütün ölümler Torbalı'nın değil Türkiye'nin çürüyerek yıkılan sosyal dokusunu vermiyor mu?
Torbalı'daki cehennem hayatlar dört bir yanda harlanmıyor mu? Bu yüzyılın insanlara yaşattığı işe yaramazlık duygusu, onların hayatlarına ve ailelerine ulaşan şiddetin, baskının yoksunluğun ve çaresizliğin nedeni.Ve onların hayatları topyekun bir sosyal drama oluyor.
Esnek dünyanın esnemeyen insanları büyük kefareti hepimiz adına yükleniyor.