18 Ekim 2009 Pazar

SAĞLIKTA PARAN YOKSA ÖL DÖNEMİ

SSGSS 1 yılını doldurmuşken, AKP hükümetinin sağlıkla ilgili tüm uygulamaları emekçiler için yıkım anlamına geldi. AKP hükümetinin Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı propaganda ederken çizdiği toz pembe tablonun gerçekliğinin olmadığını emekçiler bizzat yaşayarak gördüler. SGK’nın son uygulaması da yeniden “Sağlıkta masal bitmiştir!” sloganını doğruladı.

‘Ucuz ama iyileştirmeyen ilacı al ya da öl’ dönemi Pazartesi başlıyor

Sosyal Güvenlik Kurumu, giderlerini düşürmek için “ya öl ya da ilacı paranla al!” anlamına gelen uygulamayı yürürlüğe soktu.

SGK’nın yayınladığı ve 19 Ekim’den itibaren yürürlüğe girecek olan genelgeye göre, farklı etken maddeleri içerse dahi aynı hastalık için yazılan ilaçlar eşdeğer ilaç olarak kabul edilecek.

Buna göre hastalar ya en ucuz ama doktorun kendisine yazdığı etken maddeleri tam olarak içermeyen ilacı alacak; ya da ilacın kendisini veya bilimsel anlamda gerçek ‘eşdeğer’ini almak istediğinde ise fiyat farklarını ceplerinden ödemek zorunda kalacak.
“Tasarruf” denilince aklına emekçilerin haklarını gaspetmekten başka bir şey gelmeyen sermaye devleti bu genelge ile toplum sağlığını hiçe sayıyor. “Sağlığa daha az para ödeme” adına, işçi ve emekçilere ölüm dayatıyor.

Sağlık ocağında reçete yazılamayacak

SGK’nın hayata geçirdiği her uygulama emekçilerin sağlık hakkına ulaşmasını daha da zorlaştırıyor.

Genelge ile kalp ve tansiyon ilaçlarının reçetelerinin nefroloji, endokrinoloji veya kardiyoloji uzman hekimi tarafından düzenlenmesi koşulu getiriliyor. Genelge öncesi uygulamada iki yıllık raporunu sağlık ocağına götürerek ilacını reçeteye yazdırabilen hastalar, Pazartesi’den itibaren uzman hekimin bulunduğu hastanelere gitmek zorunda kalacak.

Bunun yanında, reçete hastanede yazdıracağı için muayene katılım payı da daha yüksek olacak.

Ayrıca İstanbul’daki devlet hastanelerinde dahi bu üç uzman hekimden herhangi biri bulunmazken, çoğu ilçede, köyde değil kardiyalog, pratisyen hekim bile bulmak mümkün olmadığını düşünürsek, taşradaki hastaların bu hekimlerin bulunduğu hastaneler bulması ise oldukça zor.

Sermaye devletinin bugünkü temsilcisi AKP hükümetinin sağlıkta yıkım anlamına gelen uygulamalarını çöpe atmak için, sağlığımız ve geleceğimiz için mücadele etmekten başka bir şansımız yok! Bu uygulamalar gelecektekilerin ne kadar kapsamlı olacağının da göstergesidir. Bizlerin önündeki iki seçenek ise ya ölüm, ya da mücadeledir!