Kapitalistler kâr oranlarında en ufak bir azalma olmaması için en ufak iş güvenliği önlemlerini dahi almazken, her yıl yüzlerce işçi iş cinayetlerine kurban gidiyor.
Alınabilecek basit önlemlerle birçok ölümün önüne geçilebilecekken, bunları maliyet olarak gören patronlar işçi ve emekçilerin canına kastediyorlar. Üç kuruşluk güvenlik önlemini almaktansa emekçilere ölümü reva görüyorlar.
Patronlar kapitalizmin yapısal sorunu olan işsizlikten de faydalanarak milyonlarca işçi ve emekçiye ölüm koşullarında çalışma dayatmaktan çekinmiyor. Onlar için işçinin canı ve sağlığı kolayca gözden çıkarılabiliyor.
Sermaye devletinin hazırladığı yönetmelik, çıkardığı kanunlar ise hizmet ettiği kapitalistlerin elini rahatlatıyor. Tersanelerde yaşanan yüzlerce ölüme rağmen sadece bir-iki tersanenin göstermelik olarak kapıtılması, sermaye devletinin gerçekleştirdiği “denetim”in de boyutları hakkında fikir veriyor. Tersanedeki iş cinayetlerine karşı toplumsal duyarlılığın oldukça yüksek olduğu bir dönemde dahi verilen cazaların sınırı bu düzeyde kalırken, bu kapatmalara işçilerin cahilliği ve eğitimsizliği argümanları eşlik ediyor. Katilleri koruyan sermaye devleti, suçu işçilere atıyor.
6 ayda 3 bin 18 iş kazası
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişleri, Ocak-Haziran 2009 döneminde iş sağlığı ve güvenliği yönünden yapılan teftişlerde 669 bin 715 erkek, 132 bin 157 kadın, 2 bin 764 çocuk ve genç işçi olmak üzere toplam 804 bin 636 işçi ve 397 çırağa ulaşıldı. Müfettişleri, yılın ilk 6 ayında 3 bin 18 iş kazası incelemesi yaptı.
İncelemelerde, bu kazalara maruz kalan 3 bin 154 işçiden;
670'inin öldüğü,
1727'sinin yaralandığı,
549'unun uzuv kaybına uğradığı belirlendi. İş kazalarında 208 kişinin de bu ayırımlara girmeyen sonuçlarla karşı karşıya kaldığı tespit edildi
İş kazalarına maruz kalanların 2 bin 975'nin erkek, 179'unun kadın işçi olduğu belirlendi.
Kazaların oluş nedenlerinin incelendiğinde,
616'sının düşme,
469'unun malzeme düşmesi,
138'inin elektrik çarpması,
1007'sinin makine ve tezgahlar,
43'ünün kimyasal madde,
11'inin göçük,
26'sının zehirlenme ve boğulma,
54'ünün dinamit ve benzeri patlama,
654'ünün diğer nedenler sonucu meydana geldiği anlaşıldı.
Veriler bu haliyle dahi fabrikalarda, atölyelerde sessiz bir katliamın sürdüğünün ifadesidir. Kayıt altına alınmayan iş “kazaları” ise sunulan rakamaların gerçeğin altında olduğunu göstermektedir.
İşçi ve emekçiler kendilerine reva görülen kölece çalışma koşullarına karşı işçi sağlığı ve tedbirlerinin alınması, işçi katili patronların yargılanmasını talep etmelidir.