22 Şubat 2010 Pazartesi

Türkiye çadır olmuş Nazım Alpman


Ankara’da bugün 70. güne giren TEKEL Direnişi’ni gazetelerden televizyonlardan görüp izlemekle, eylemi kavrayabilmek mümkün değil. Çünkü yayın organları ancak haberleri yansıtıyor.

Oysa Ankara’nın göbeğinde kurulan “Eylem Çadır Kenti”nin çok özel bir ruhu var. Bu ruhu hissedebilmek için eylemci işçileri tanımak, onlarla konuşmak, dinleyerek anlamak, uzun sohbetlerine ortak olmak, şakalarına, birbirlerine takılmalarına tanıklık etmek gerek.

Geçen cumadan beri Ankara’da TEKEL işçileri ve onlara destek için gelmiş onlarla birlikte aynı koşulları soluyarak yaşayan dostları, işçiler, öğrenciler, aydınlar, sanatçılarla birlikte “direniş ruhuna” temas ederek dolaşıyorum.

ESKİ GÜNLER GİBİ

Bana telefonda “orası nasıl?” diye soranlara Moğolların yeni şarkısı “Geri Saralım” ile yanıt veriyorum:

-Eski yıllardaki gibi!

İşçi sınıfının en güçlü olduğu yıllarda yapılan grevler, fabrika işgalleri, direnişlerin militan ruhu bugün Ankara’nın orta yerinde TEKEL işçileriyle hayata dönmüş durumda… O yıllarda da işçiler “canları sıkıldığı” için eylem yapmazlardı. Tıpkı şimdiki TEKEL işçileri gibi… Kapitalist düzen gelir işçilerin gırtlağına yapışırdı.

En fazla da sendikalaşma yüzünden çıngar çıkardı. Patronlar sendika üyesi olan işçilerin neredeyse tamamın kapının önüne koyarlardı. İşçiler de fabrikayı işgal ederlerdi!

Sonunda patron paşa paşa sendikaya gider, oturup toplu sözleşme imzalardı. İlk anlaşma maddesiyse şöyle olurdu:

-İşten atılan işçilerin tamamı, fabrikaya geri dönerlerdi!

O zamana kadar hep “kabul” edilen patron dayatmaları direnişle sona ererdi.

TEKEL İşçileri fazlaca uzun sürmüş bir “eyvallah dönemi” sonrasında ilk kez varlarını yoklarını ortaya koyuyorlar ve haykırıyorlar:

-Hayır!

Bunun adı 4-C olur, 4-B olur veya 4-Z olur hiç fark etmez… İşçi sınıfı TEKEL işçilerinin şahsında isyan ediyor:

-Şartlarınızı kabul etmiyoruz diyorlar.

Sakarya Caddesindeki çadırlarda sohbet etmenin farklı bir tadı var. Türkiye’nin itirazı çadır olup dizilmiş harita halinde. Her kentin bir çadırı var. Dolayısıyla hızla Türkiye turu yapmak mümkün…

TEKEL OKULU ÖĞRETİYOR

Batman çadırında Şükrü Şenyurtçu eylemlerinin kendileri için ne ifade ettiğini şöyle anlatıyor:

-Burası okul oldu, hem öğreniyoruz hem de öğretiyoruz!

Batman ile Trabzon’un arası “Eylem Çadır Kenti”nde sadece sekiz on adım… Trabzonlular, çadırlarını mozaik yapmışlar. Bulabildikleri bütün futbol takımlarının kaşkollerini tavandan aşağı sallandırmışlar.

-Neden böyle?

-Birliği temsil ediyoruz! Burada bütün Türkiye var…

Çadırlarda sol siyasi oluşumların, partilerin, gazeteleri broşürleri, el ilanları elden ele dolaşıyor. Trabzon temsilcisi olan Hüseyin’e soruyorum:

-Bu bildirilere ne diyorsunuz?

-Bizi destekliyorlar, ne diyebiliriz ki?

-Sağcı gençlerin dernekleri de size destek oluyorlar mı?

-Zaten ne zaman işçilerin yanında oldular ki?

Birkaç adım ilerleyince Amasya çadırına varıyorsunuz. Yanında Muş çadırı yer alıyor.

TEKEL işçilerinin arasında birkaç tur attıktan sonra diyorsunuz ki:

-Türkiye çadır olmuş direniyor!

Nazım Alpman

İnternet Haber / 22.02.10