28 Şubat 2010 Pazar

Yaktılar, taradılar, kuyuya attılar

Foto: Yaktılar, taradılar, kuyuya attılar

Nusaybin'de 1990-1998 yılları arasında koruculuk yapan Ethem Seyhan, dönemin karakol komutanı ve korucu başı ile birlikte 20'yi aşkın köyü yaktıklarını söyledi. Sehyan, köy minibüslerini taradıklarını, öldürdükleri kişileri kuyuya attıklarını anlattı.

Mardin'in Nusaybin İlçesi Kutlubey (Tinate) Köyü'nde 1986'de bekçiliğe başlayan Ethem Seyhan, 1990-1998 yılları arasında koruculuk yaptı. Seyhan, koruculuk yaptığı dönemde İdil, Midyat ve Nusaybin'e bağlı 20'yi aşkın köyü yaktıklarını ve köylülere işkence yaptıklarını itiraf etti. Günlük Gazetesi'nin haberine göre eski korucu, yaktıkları köylerin isimlerini hatırladıklarını sıraladıktan sonra, “Daha ismini bilmediğim birçok köyü biz yaktık. Köylülere 'Ya korucu olursunuz ya da buraları terk edersiniz' diyorduk. Köy meydanında toplayıp çırılçıplak soyarak dövüyorduk. Birçok köylüyü de sulardan geçerken ıslanmamak için yanımızda götürüp sırtlarına biniyorduk. Ben bunlara bizzat şahit oldum ve kendim de yaptım” diye anlattı. İşkencecilerin başında Kutlubey Köyü Jandarma Karakol Komutanı Haydar Külekçi ve korucubaşı Cengiz Kaymaz'ın (Kulik) olduğunu belirtti.

Köylülere işkence

Köylülerin korucular tarafından işkenceden geçirildiğini itiraf eden Seyhan, şöyle konuştu: “Korucubaşı, köyümüzün yakınında bulunan Kuma Berana denilen bir yerde 16 kişiyi çırılçıplak soyarak onların ellerini kollarını bağladı, daha sonra da traktörlerin arkasından sürükleyerek Kutulbey köy karakoluna kadar sürüklemişti. Köy karakoluna getirilen 16 kişinin koruculuğu kabul etmemesi üzerine evleri yakıldı ve köyden çıkartıldı. Kulik ve Yözbaşı Hasan, bütün köyleri dolaşarak korucu olmayan köylülere işkenceler edip onların evlerini yakıp köyden çıkartıyorlardı. Köyde hata yapanlara ise birer silah getirme cezası veriyorlardı. Kulik'a silah getirmeyen kişiye ise günlerce işkence ediliyor ve adamın o yılki bütün gelirine el konuluyordu. Kulik, işkence ettiği ve evlerini yaktığı kişileri tehdit ederek olayı PKK'ye yüklemelerini istiyordu. Köylüler de korkudan tutanaklara öyle imza atıyorlardı.”

İşkence ile öldürdüler

Nusaybin Kutlubey Köyü'ne bağlı Dohmuk Mezrası'nda korucular tarafından yakalanan İbrahim Polat isminde bir kişinin, gazeteci olduğu iddiasıyla 1993 yılında Midyat Bölük Komutanı Çakmak ve Cengiz Kaymaz tarafından dövülerek öldürüldüğünü belirten Seyhan; “Biz araziye çıkmıştık. Dohmuk mezrasında birini yakaladık. Korucubaşı Cengiz Kaymaz yakalananın bir gazeteci olduğunu belirterek, askerlere haber vermemizi istedi. Tam o sırada Midyat alayına bağlı 3 askeri araç bizim yanımıza geldi. Hepimizi oradan uzaklaştırdılar. Daha sonra odunlarla yakalanan kişiye vurmaya başladılar. Kısa bir süre sonra sesler kesildi. Sonra öğrendik ki o gazeteci orada işkence ile öldürülmüş” dedi.

Öldürüp kuyuya attılar

Faili meçhul cinayetlerden birini anlatan Seyhan, “1993 yılında Kutlubey Köyü ile Cıbırnak Köyü arasında Ahmet isimli bir dolmuş şoförünü PKK'ye yardım ettiği gerekçesi ile korucubaşı Cengiz Kaymaz ve Kutlubey karakolundan Uzman Çavuş Aslan ile birlikte köyün yakınında bulunan Bugarge mevkine götürüp öldürdüler ve orada bulunan su kuyusuna attılar. Daha sonra da bizi konuşmamakla tehdit ederek, kişiyi görmediğimizi söylememizi istedi. O kuyuda belki 10'un üzerinde ceset vardır. Çünkü birinin ölümü olacaksa orada yapılıyordu” şeklinde konuştu.

“Köy minibüsünü taradık”

1993 yılında bir köy minibüsünün önünü keserek 8 kişiyi öldüren korucuların arasında olduğunu belirten Seyhan, yaptıklarını şöyle anlattı: “Korucubaşı Cengiz Kaymaz, akşam korucuları toplayarak 'Yarın Çalpınar Köyü'nden Midyat'a 3 PKK'li gidecek. Biz de arabaların önünü keserek onları yakalayıp devlete teslim edeceğiz ve bizi mükafatlandıracaklar' dedi. Sabah 05.00 gibi arabalarla 27 korucu ve Kutlubay Köy karakolundan uzman çavuş Ali ve Arif de bizle birlikte geldi. Alkadasuse bölgesine geldik, burada pusuya yatarak Çalpınar arabalarının gelmesini bekledik. Aradan bir yarım saat geçti ve araba geldi. Hemen önünü kestik ve yolcuları indirdik. Cengiz Kaymaz bütün yolcuları tek sıraya dizerek, anlara 'Ben kimin ismini okursam öne çıkacak' diye bağırdı. Daha sonra 4 isim saydı, onlar öne çıktılar. 4 kişiyi yan yana dizen korucubaşı, silahının namlusunu en başta bulunanın karnına dayayarak ateş etti. 4 kişi orada yığıldı. Daha sonra hepimiz arabayı taradık. Tam o sırada Ahmet Halo denilen biri kafasını çıkararak bana baktı. Ben de silahımı ona doğrulttum ve onu taradım. Olaydan bir yıl sonra bize dava açıldı. Mahkeme bizi serbest bıraktı.”