
.
Kalbimizi, aklımızı ve vicdanımızı, kardeşlerimize bağımsız bir yaşam alanı oluşturmak için yan yana koyuyoruz… İstiyoruz ki, politik farklılıklarımız, bizleri birbirimizden azaltan dünkü ve bugünkü yargılarımız bu kıymetli ve müjdeli çabamızda ayak bağımız olmasın… İnsanlığın eşitlik ve özgürlük mücadelesinde payımıza düşen, bedellerini ödediğimiz zulümleri biliyoruz. Hayallerimize, değerlerimize bağlılığımızı kaybetmeden nice hayatlar kurduk. Hayallerimizi ve kardeşlerimizi UNUTMADIK demek, DAYANIŞMA İÇİNDE ÇOĞALMAK için bir araya geliyoruz. İstiyoruz ki, eşitlik, özgürlük mücadelesine adanmış hayatlara “kimsesizlik-sahipsizlik” damgasını vurmasın... İstiyoruz ki; kardeşlerimiz nefes alıp verdikçe kendilerini gerçekleştirebilme olanakları olsun… Birbirimize ve tarihe söz veriyoruz ki: Eşitlik- özgürlük hayallerimizde parça-parça büyüttüğümüz dayanışma çabalarımız artık kalıcı bir gelenek oluştursun… Ve umutlarımız gibi daim olsun…
.
Unutmak Kötü, Ya Unutulmak?
Unutmak Kötü, Ya Unutulmak?
Hatırlamak, Unutmak, Unutulmak Yüzünde çocuksu bir gülümseme, çocuksu bile değil gerçek bir masum çocuk gülümsemesi; "Bana altı defa müdahale edilmiş, bunların hiçbirini hatırlamıyorum" diyor. Gülümsüyor yine, susuyor. "Fiziksel rahatsızlık ve unutkanlık, ikisi de bende var. Yürüme bozukluğuhafıza fena değil. Yavaş yavaş bunları yeniyoruz" diyor sonra. Umutlu, gülümsüyor, gerçek bir çocuk gülümsemesiyle, gerçek bir umutla gülüyor kameraya. "Ölüm orucundan sonrasını hatırlamıyorum, öncesini ise şöyle böyle" diyor bir başkası: "Bir film izlerken o filmin ne anlatmak istediğini anlayabiliyorum ama sonra unutuyorum, izlediğimi de unutuyorum. Anlık yaşıyorsun, bu çok kötü bir şey. Uzun erimli planlar yapamıyorsun, hatırlamamak çok kötü" Sonra, eskiden belki de yüzlerce kez söylediği bir şarkıyı mırıldanmaya başlıyor: "İşte bir sabah uyandığımda / Çav bella çav bella çav çav çav / Elleri bağlanmış buldum yurdumu / her yanı işgal altında / Eğer ölürsem ben partizanca / çav bella çav bella çav çav" Susuyor, karşı duvara bakıyor yardım ister gibi, sonra kameramana dönüyor, utangaç, gülümsüyor, dudaklarını büküyor usulca: "Orada koptu". Bu kısacık filmi Emre gönderdi bana facebook'tan, Emre Ünsallı. Adı "Unutmak nedir bilir misiniz?" Kısacık ama etkisi çok uzun sürüyor. O çocuksu yüzler günlerdir gitmiyor gözümün önünden. Film "Korsakoflu"larımız üzerine. Unutmak ve unutulmak üzerine. Biraz Korsakoflular konuşuyor, biraz "biz". "Biz" yani, sokaktakiler, sen, ben Korsakoflular "unuttuk" diyorlar, biz "hatırlamıyorum" "Hayata Dönüş Operasyonu"nu ve ölüm oruçlarını soran ve sokaktakilere tutulan mikrofon sadece tek bir cevap alıyor: "Hatırlamıyorum".
.
Siz hatırlıyor musunuz? Küçücük, basit, tamamen insan gibi yaşamakla ilgili taleplerle ve o talepler hiçbir cevap bulamadığı için devlet katından, sadece bunun için başlayan ve günler, haftalar, aylar süren, önce gazetelerin birinci sayfalarından haberleştirilirken, günler uzadıkça ve ölüme yaklaştıkça insanlar, derin bir sessizliğe, bir kayıtsızlığa bürünülen o ölüm oruçlarını siz hatırlıyor musunuz?
.
Peki ya "Hayata Dönüş Operasyonu"nu?
.
"Ölüm orucu bir çeşit intihardır, bunun durdurulması gerekir, insani görevimizi yapıyoruz" diyerek basılan hapishanelerden bu kez gerçekten paramparça olmuş cesetleri çıkan insanları? Onların nasıl öldürüldüklerini? Aylar süren ölüm orucu ve onun sonunda silahlar ve bombalarla gelen "Hayata Dönüş Operasyonu" sonucunda, bugün binden fazla Korsakoflu insan var aramızda. Korsakof sendromu aslında alkoliklerde görülen bir beyin hasarı. Hastalıktan öncesi neredeyse tümüyle siliniyor. Unutuyorsunuz, her şeyi, neredeyse her şeyi. Geçmiş silinip gidiyor. Şimdi bir inisiyatif, çoktan unuttuğumuz Korsakofluları, unuttuğumuz "unutmuşlar"ı aramıza kazandırmak, bir gelecek kurmalarına yardımcı olmak için çalışmaya başlamış. İşte Emre, bu hafta bu inisiyatiften bahsedecek bize Bazen "deli"lerin bizim için, biz kendimizi "normal" hissedelim, dünyayı yaşanabilir bulalım diye delirdiklerini düşünüyorum ben; bu yüzden hayatın tüm saçmalıklarını, anlamsızlıklarını, ağırdan ağır yüklerini sırtlanıp bizden önce, ve ama onlara, o yüklere dayanamayıp delirdiklerini... Korsakoflular da bizim için unuttu belki; bizi düşünerek, biz geride kalanları.
.
Bizim yüzümüzü kızartmamak için, biz hatırlamayalım diye olanları, onlar tümüyle unuttular. Biz utanmayalım diye, bizim yerimize. /Yeni Aktüel, Sayı 209, Editörden