24 Haziran 2009 Çarşamba

‘GÜCÜNE İNAN, SÖMÜRÜYE DEVAM’

Üreten Türkiye Platformu’nun “Kriz varsa, çare de var” tragedyasının 4.perdesi “ Gücüne İnan” sloganıyla başladı. Kampanyanın teması, “Haydi Türkiye önce üretmeye, sonra kendi ürettiğini tüketmeye, Türkiye’nin yüzü gülsün” olarak açıklandı. Yani bir tür bayatlamış ‘Forza Türkiye!’
İstanbul’da kampanyanın dördüncü evresini açıklayan TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, “Önyargılarımızı bir tarafa bırakmalıyız. Alışılmadık dönemlerde, alışıldık yöntemlerle yola devam etmemeliyiz. Zaman krizi değil, çareyi tartışma zamanıdır” diyerek krizin çıkmasında sorumlu olanların önemsiz olduğu vurgusu yapmaya çalıştı. Krizin çıkışında işverenler olarak kendi hatalarının özeleştirisini yapmaktan kaçınmayı tercih eden Hisarcıklıoğlu, çıkan bu krizin külfetini toplumla paylaşmak istediklerinin mesajını verdi.
“Patronları kriz fırsatçılığı yapmakla suçlamak, krizi bahane ederek işçiyi işten çıkardı suçlaması yapmak doğru değildir.” diyen Hisarcıklıoğlu, bu sürecin müteşebbis ruhun ve işçinin alın terinin oluşturacağı sinerji ile aşabileceklerini söyledi. Hisarcıklıoğlu bir yandan Erdoğan’a yanıt verir gibi görünürken diğer yandan da hükümet politikalarına destek verdi.
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ise, “Bu süreçte psikolojinin ve moralin çok önemli olduğunu biliyoruz. Bu sürecin yönetiminde önemli olan üç saç ayağı var, birinci görev hükümete düşüyor. Hükümet bu süreçte, mevzuat değişikliklerini de içeren ekonomi yönetimini sağlıklı bir şekilde sürdürmeli. İkinci ayak, tüketici yani hane halkı. Bu kesim, evine çekilip moralini bozmamalı ve tüketimini ertelememeli. Üçüncü ayak olarak bizler, yatırımcılar üzerine düşenleri yapmalıyız. Sisteme inanalım ve cesaretimizi kaybetmeyelim” diye konuştu.
4. haftasına girilen kampanyada hala işçi ücretlerinin yükseltilmesi veya sosyal harcamaların artırılmasını içeren bir yaklaşım sergilenmedi. Üreten Türkiye Platformu’nun alım gücünün bu kadar düşük olduğu bir dönemde, “moralinizi bozmayın, alışveriş yapın, iyiye gidiyoruz” diyerek insanlara mavi boncuk dağıtması gerçeklikle pekte uyuşmuyordu.
Ürettiğini tüketen bir Türkiye için, “hak ettiğini kazanan bir çalışan kesimin olması gerekliliğini” Üreten Türkiye Platformu’nun hangi kampanyada vurgulayacağı ise merak konusu. “Bu krizin kaynağını sorgulamayalım, bu krizin baş sorumlusu olan sisteme güvenmeye devam edelim” gibi krize çare aradığını iddia eden söylemler, durumun ne kadar çarpıtıldığını ya da örtbas edilmeye çalışıldığını gösteriyor. Sistemin ve sorumluların sorgulanmasına niyeti olmayanlardan da zaten bundan ötesi beklenemez.