22 Haziran 2009 Pazartesi

ÖDP 6. BÜYÜK KONFERANSI TAMAMLANDI

Hedef: Emek eksenli politika
ÖDP 6. Büyük Konferansı Ankara’da gerçekleştirildi. Konferansta konuşan Genel Başkan Hayri Kozanoğlu, partinin toplum ve sınıfsal bağlarının daha da güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, önümüzdeki süreçte emek eksenli politikalara önem verileceğini bildirdi.
Ahmet Taner Kışlalı Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansın açılış konuşmasını yapan Kozanoğlu, “14 yılı geride bırakan ÖDP, her zaman geleceğe ve devrime inandı. ÖDP nerede ezilen ve dışlananın çığlığı varsa her zaman oraya koşmuştur. Biz değişen Türkiye ve dünya koşullarında toplumsal ve sınıfsal bağlarımızı daha da güçlendirmemiz gerektiğini biliyoruz” dedi.
Türkiye’deki siyasetin toplumsal taleplerden ve sıkıntılardan uzaklaştığını belirten Kozanoğlu, ÖDP’nin farklı mücadele anlayışını kitlelerle birlikte bütünleştirmesi gerektiğini belirtti.

‘KÜRT SORUNU ÖNCELİKLİ’
ÖDP’nin Türkiye’nin en öncelikli çözüm bekleyen sorunun Kürt sorunu olarak gördüğünü belirten Kozanoğlu, “Bizler, bir halkın onurlu bir şekilde var olma mücadelesini anlıyor ve destekliyoruz. Herkes kimliğini ifade ederek bir arada yaşayabilmelidir” dedi.
AKP’nin cemaat ve tarikat bağlantılarını kullandığını ve neoliberal politikaların iyi bir uygulayıcısı olduğunu vurgulayan Kozanoğlu, “AKP, NATO’nun öncü gücü olarak batının güvenini kazanıyor. Plansız, yatırımsız, istihdam yaratmayan ekonomi politikalarıyla işsizlik rakamları rekor kırıyor. CHP ise, düzenle hiçbir sorunu olmayan, sağ partilerle farkını koyamayan bir parti halini almıştır. Sadece, laiklik ve şeriat üzerinden tartışmalar yürütebilmektedir” diye konuştu.


‘DERİN DEVLET TEMİZLENSİN’
Ergenekon Davası’na da değinen Kozanoğlu, ÖDP’nin her zaman derin devletin temizlenmesinden yana olduğunu ifade ederek, “Ancak AKP hükümetinin kendi karşıtlarını Ergenekon suçlularıyla aynılaştırma çabası davaya şüpheyle bakılmasına yol açmıştır. Nerede sisteme karşı bir direniş varsa orada Ergenekon bağlantısından söz edilir hale gelinmiştir” dedi.
Kapitalizmin iç çelişkilerinin faturasını tüm dünyaya ödetmeye çalıştığını ifade eden Kozanoğlu, şunları kaydetti:
“Kriz, kapitalist sistemin değişmez bir dünya olduğu anlayışını sarsmıştır. Devrimcilerin başka bir dünyanın mümkün olduğunu anlatabilmesine zemin hazırlamıştır. Bizler emekçi kimliklerimizle, işyerlerimizi, işimizi, iş arkadaşlarımızı korumalıyız. Sözün, yetkinin, kararın halkta olmasını isteyen bizler, kaderimize sahip çıkmalıyız. Bu düzene ‘evet’ diyemeyiz.”


‘EMPERYALİZME KARŞI ÇIKMALIYIZ’
Emperyalizme karşı çıkmanın bugün daha da önemli olduğunu vurgulayan Kozanoğlu, şöyle konuştu: “Obama’nın ‘selamünaleyküm’ demesiyle emperyalizm sona ermiyor. Obama’nın seslendiği coğrafya, bağımsızlık mücadelesinin sürdüğü bir coğrafyadır. Amerika Birleşik Devletleri bölgenin enerji kaynaklarına el koyma isteğinden vazgeçmiş değildir. Obama, Meclis’te ayakta alkışlanırken, ÖDP üyesi 21 arkadaşımız emperyalizme karşı ses çıkarmak isteği için şiddete maruz kalmış, arkasından haklarında dava açılmıştır. Emperyalizme karşı mücadele edenleri ve arkadaşlarımızı ayakta alkışlıyorum.”


ÖDP’de şarkı sözleri değişirken…

SELAMİ İNCE
“Söyleyin dağlara rüzgara,
yurdundan sürgün çocuklara
düşmesin kimse yılgınlığa
geçit vardır yarınlara…”

Kongre salonunda Che’nin, Mahir’in ve Fikri Sönmez’in afişlerinin olduğu taraftaki büyük pankartlardan biri, Murathan Mungan’ın Yeni Türkü’nün meşhur ettiği şarkı sözünün bu dizeleriydi. O tarafta gençler toplanmıştı ve kongre başlarken attıkları sloganlarla varlıklarını iyice hissettirdiler. Sloganlar arasında en çok işitilenlerden biri de “Tek Yol Devrim…” diye bitiyordu.
İlk bakışta bütün ÖDP kongrelerine hatta 13 yıllık ÖDP tarihinin politik iklimine uygun olarak seçilmiş gibi görünen bu Yeni Türkü şarkı dizeleri, kongre başladığında bu dizeler yerini hemen “bilinçli bir tercih” olarak seçilmiş duygusuna bıraktı. Yine şarkı sözlerinden ya da Yeni Türkü’den gidersek, ÖDP başından beri hep “Başka türlü bir şey benim istediğim, Ne ağaca benzer ne de buluta” şarkısını söylüyordu ama ne istediğini de herkesin anlayacağı bir açıklıkla söylemiyordu. Birçok çevrede olduğu gibi ÖDP içinde bile “Başka türlü bir şey, ama ne?” sorusunun sorulduğu sır değil. Bıkkınlık verecek ama, uzun bir süre ÖDP’ye en çok yakıştırılan şarkı sözünü hatırlayalım:”Sevdiğim başka, sevenim başka!” İşte bu kongrede, konuşmacılar daha net konuşuyorlardı ya da şarkıların mesajı daha netti. Mesela Divan Başkanlığı’na seçilen TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, “düşmesin kimse yılgınlığa” sözünü şöyle tamamlıyordu: ”Çünkü, şimdi yılgınlık zamanı değil, devrimcilik zamanı…”
Açılış konuşmasını yapan Genel Başkan Yardımcısı Haydar İlker de, Genel Başkan Hayri Kozanoğlu da “gelecek güzel günlere olan umudunu kaybetmeyenler” için 6. kongrede ÖDP’nin kendini “yeniden tanımlaması ve örgütlemesi”nden söz ediyorlardı. Genel Başkan Hayri Kozanoğlu, ÖDP’yi oluşturan 90’lı yıllardan sonra dünya düzleminin ve konjonktürünün tamamen değişmesi nedeniyle “yeniden partileşme ve yeniden toplumsallaşma” sürecinin önemine dikkat çekti. Kozanoğlu ayrıca “adeta kriz olimpiyatlarının yaşandığı” bu dönemde, ezilenlerin partisi olması gereken ÖDP’nin yeni direniş ve mücadele biçimleri geliştirmesi gerektiğinin altını çizdi. Zaten konferansa sunulan metinlerde “ÖDP’nin Yeni Görevi” bölümünde ÖDP’nin kendini yeniden tanımlaması gerektiğine vurgu yapılıyor. Metinde ÖDP’nin yeniden kendini tanımlama ve örgütleme arayışına 2000’li yıllarda başladığı, ancak bu süreci tamamlayamadığı ve 2006 program yenileme kongresinin bu yenilenmenin önemli bir evresi olduğu belirtiliyor. Metnin bu bölümü daha da açık bir biçimde, “ÖDP’nin özellikle 5. kongreden bu yana içine girdiği kriz bu tanımlamaya ilişkin bir krizdir” denilmekte.
Kozanoğlu konuşması boyunca ekonomist olmasının da rahatlığı ile krizin boyutları ve kapitalizmin geleceğine dair bir ders verdi. Hayri Kozanoğlu’nun dersinden sonra herkes kongreye sunulan metindeki “ÖDP kurulurken sorgulanan sosyalizm iken, bugün sorgulanan kapitalizmdir” sözünü daha iyi anlıyor. Hayri Hoca, “kapitalizmin Allah’ın emri olmadığının artık iyice anlaşıldığını” belirtiyor. ÖDP gelecek dönemde, kapitalizmin uluslararası krizi, krizin Türkiye’ye dönük etkileri ve beraberinde getireceği siyasal ve ekonomik sonuçlara daha yakından eğilecek gibi. ÖDP, önümüzdeki dönemde emekçilerle ve ezilenlerle iç içe pratikleri büyütmeyi hedefleyen bir çalışma anlayışını önüne koyuyor.
ÖDP’nin kriz ve emekçilere yansıması dışındaki önemli diğer iki yönelimini ise, Parti Meclisi Üyesi Adnan Bostancıoğlu dile getirdi: Ergenekon soruşturması olarak bilinen egemen bloğun iktidar içi mücadelesi ve Kürt meselesinin ABD merkezli müdahaleler ve yerel seçimde ulaşılan referandum durumu… Bostancıoğlu, devrimcilerin her zaman darbelere karşı olduğunu zaten darbelerin de bütün devrimcileri hedef aldığını söyledi. Bostancıoğlu, “Ergenekon soruşturması halka karşı suç işlemiş kesimlerle, demokratik ve sivil alanda AKP’ye muhalefet edenlerin aynılaştırılmasının bir aracı haline dönüştürülmek istenmesine” dikkat çekti ve AKP eliyle demokrasi getirileceğine inanmadığını da belirtti. Kürt sorununda ise AKP’nin seçimlerden önce olayı referanduma çevirdiğini, referandumu ise Kürtlerin kazandığını söyledi. Bostancıoğlu, devletin ve AKP’nin referandum sonucunu kabul etmek yerine Kürtlere tasfiye operasyonu çekmesini de eleştirdi.
Bu yazıyı baskıya yetiştirmek için konuşmaların çok önemli bir kısmını dinleyemesek de, dinleyebildiğimiz hemen hemen bütün konuşmacılar, dünyada yeni dönemden ve ÖDP’de buna uygun yeni bir örgütlenmeden söz etti. Belki ÖDP’ye yine “ulusalcı” ya da “geçmişte kalmış kafaların partisi” diyenler çıkabilir. Birincisine verilecek en iyi yanıt, kongre açılışında enternasyonal eşliğinde, hem de İspanyolca söylenen biçimiyle devrimciler için saygı duruşunda bulunan bir partinin bu topraklarda olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Kongredeki anti-emperyalizm vurgusunun sürekli anti-kapitalizmle birlikte yapıldığını unutmamak gerekiyor.
İkincisine yanıt ise; yine Hayri Kozanoğlu’nun konuşmasından yapılan bir alıntıyla verilebilir: “Bize diyorlar ki, siz geçmişi tekrarlamak mı istiyorsunuz? Hayır… Ama keşke tekrarlayabilsek, keşke geçmişteki kadar büyük bir anti-emperyalist, anti-kapitalist güç olabilsek... Bir de emperyalizm, sömürü, yoksulluk ortadan kalkmadı. Şimdi Obama, sömürüyü sadece gizliyor. Obama geldiğinde Meclis kendisini ayakta alkışladı. Ben de buradan Obama’yı protesto ettiği için haklarında dava açılan 21 ÖDP’liyi ayakta alkışlayalım diyorum arkadaşlar…”
Ve bütün salon ayağa kalkıp dakikalarca Obama’yı protesto eden 21 ÖDP’liyi ayakta alkışladı…
Tıpkı eski günlerdeki gibi…


GÖRÜŞLER


Oğuzhan Müftüoğlu: Partimiz başkan merkezli bir parti değildir. Başkan da partinin bir üyesidir ve bütün üyeler başkandır. ÖDP devrimci çizgisinde yoluna devam ediyor. Gerici çevrelerin, emperyalist politikalarına eklemlenenlerin saldırılarına rağmen partimiz yoluna devam edecektir. Partiden istifa edenler yanlış yapmıştır. Ancak inandıkları başka bir şeyse istifa etmeleri normaldir.

Masis Kürkçigil: ÖDP tarihinde önemli bir dönemeç yaşanıyor. Politik ve programatik olarak 2006 yılında yapılan program değişikliğinden sonra önemli bir boşluk yaşandı. Bu boşluk esasında özgürlükçü, sosyalizm program değişikliğinin gereklerini yerine getirememekten kaynaklandı. Ancak bilindiği gibi genel seçimlerde ve sonrasında başka türlü konular etrafında dönüldü. Bugün ÖDP Türkiye’de anti-kapitalist, anti-emperyalist, enternasyonalist, feminist, ekolojist, çoğulcu bir partinin en önemli omurgasını oluşturmaktadır. Ama önünde emekçilerle, ezilenlerle, gençlerle kadınlarla kaynaşmak için ciddi sorunlar bulunmaktadır. Kongrenin bu yolda başlangıç olmasına çalışacağız. Ama yolumuz uzun bunu da bilelim.

Tayfun Mater: ÖDP Kongresi Türkiye’nin bunalımlı bir döneminde yapılıyor. Parti içindeki tartışmaların son bulduğu bir kongre oluyor. Bundan sonra ülkenin gündemine daha etkin müdahale edilecek bir yönetimin seçilmesini bekliyoruz.

İsmail Hakkı Tombul: ÖDP eşitlik, özgürlük devrim yolunda kendini yenileyerek inat ve kararlılıkla yoluna devam ediyor. Bu konferans ÖDP’nin yeniden inşa sürecinin başlangıcıdır. Yaşam ve çalışma alanlarında ÖDP’yi yeniden inşa edeceğiz.


KONGREDEN NOTLAR
»Konferansın düzenlendiği salonda, “Yeniden kurulacak bir ülkeyi aşkla örmek için, eşitlik, özgürlük devrim”, “21. yüzyılda 2…3… daha fazla devrim”, “Sinan’a sözümüz halk iktidarı” yazılı pankartların yanı sıra Che Guevera, Fikri Sönmez, Mahir Çayan ve Hrant Dink posterleri de asıldı.


»İllerden gelen ÖDP’li gençler salona, “Faşizme ölüm, tek yol devrim”, “Mahir, Hüseyin, Ulaş kurtuluşa kadar savaş”, “İnadına aşk, inadına devrim ve sosyalizm” sloganları atarak girdiler. Salonda da sık sık, “Devrim yolunda 13 yaşında, yaşasın özgürlük dayanışma”, “Sinan’a sözümüz halk iktidarı” sloganları atıldı.


»Konferans, yaşamını kaybeden devrimciler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşu sırasında ‘enternasyonal’ marşı çalındı.


»Konferansta, ÖDP’nin tarihinden kesitlerin yer aldığı sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi.

Hüznün aşılması ve yeninin başlangıcı
Hakan Tahmaz
ÖDP’nin 6. Büyük Konferansı, “İstersek Değiştiririz” sloganıyla toplanan 2. Büyük Konferansının yapıldığı Ahmet Taner Kışlalı Spor ve Kültür salonunda dün yapıldı.
Ahmet Taner Kışlalı salonunun, ÖDP tarihinde özel bir anlamı var. Tesadüfi bir biçimde 13. yıllık ÖDP tarihinde, bu salonda yapılan 2 konferans da ayrılık ve yeni başlangıç konferansı oldu.
ÖDP’deki, ilk büyük ayrılık ve kırılmanın tohumlarının atıldığı 1999 yılında yapılan 2. büyük konferans da, bu salonda yapıldı. Bir yıl sonra ise parti içi gruplardan Sosyalist Eylem Birliği ile Ekmek ve Gül partiden ayrıldı.
Dün yapılan 6. büyük konferans ise, 22 Temmuz seçimleriyle başlayan ayrışma sürecin noktalandığı ve yeni dönemim başladığı konferans oldu.
Konferansın açılışında gösterilen kısa sinevizyon ve atılan sloganlar yeni dönemin ilk işaretleri oldu. 1960 sonrasının devrimci önderlerine yapılan vurgu ve ÖDP gençliğinin yürüttüğü anti-emperyalist mücadelenin simgesi olmuş olan, ABD Başkanı Hüseyin Obama’nın TBMM’de konuşma yapmasını protestosunda karşılaştıkları polis saldırısına direnişlerini gösteren sinevizyon, ÖDP’nin 6. Konferans sonrası izleyeceği mücadele çizgisini göstermesi bakımında önemliydi.
Konferans bende, 13. yıllık ÖDP tarihinin siyasal yaşamlarımızdan koparılıp alınmış hissi uyandırarak başladı. Ta ki, zor dönemlerin Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu’nun ÖDP müktesebatını hatırlatan açış konuşmasına kadar. Hayri Kozanoğlu’nun, Onursal Genel Başkan Sadun Aren’i ve diğer mücadele yoldaşlarımızı anarak konuşmaya başlaması ve salondan gelen yoğun alkış, ÖDP’li gençlerin geçmişlerine ne derece sıkı sıkıya bağlı olduklarını gösterdi.
Hayri Kozanoğlu konuşmasında, AKP’ye ve piyasacı, statükocu sahte solculara karşı gerçek alternatif bir sol odağının yaratılmasında ÖDP’nin sol partiler içersinde sahip olduğu önemi ve ayrıcalığı çok net ve açık olarak ortaya koydu. Sosyalist solun siyaset arenasında etkisizleştiği bir süreçte, solun evrensel temel ilkeleri olan eşitlik ve özgürlüğü kendine rehber edinmiş, ÖDP’nin büyük olumsuzluklara rağmen, sosyalist solun yeniden yapılanması harcına katabileceklerini gösterdi. Kozanoğlu’nun anti-emperyalist, anti-kapitalist ve enternasyonalist mücadeleye yaptığı vurgu, aynı zamanda ÖDP’nin önümüzdeki dönemki yönelimini gösteriyordu.
Bu açıdan partinin emektarı, vicdanı ve yeni Genel Başkanı Alper Taş’ın işinin oldukça zor olduğunu tahmin edebiliriz. Özellikle de bilgi kirliliğinin ve önyargıların sosyalist solda da çok yaygın ve egemen olduğu bir dönemde Alper’in Genel Başkanlık gibi önemli ve zor bir görevi üstlenmesi büyük bir cesaret olsa gerek.
Artık, iki yıldır sıkça duyduğumuz iç sorunlar bahanesi geride kaldı. Şimdi yeni ÖDP’nin cürümünü ortaya koymanın zamanı olsa gerek. Sosyalist solda etkili bir güce sahip siyasal özne yaratmaya ÖDP’nin sunacağı katkı, yeni yönetimin göstereceği politik duyarlılığa, kapsayıcılığa ve politik performaslarıyla parelel yürüyecek.
Bu noktada konferansın, büyük bir kin ve nefret duygusuyla, ÖDP’yi, sosyalist solda sıradanlaştırmaya dönük çabaların karşılıksız kalacağını gösteren işaretle başladığını söyleyebiliriz. Konferansa ve geleceğimize umutlar bakmamızı sağlayacak önemli göstergelerden biri de, konferans delegasyonunda gözlediğimiz gençleşme ve gençlerde gördüğümüz heyecan, mücadele azmi ve isteği oldu. Ayrılık hüznünün, başka bir hayat yaratma isteği ve azmi ile bastırılan bir konferans daha geride kaldı. ÖDP, 1996 yılında kurulduktan sonra olduğu gibi yaşamının içinde yeniden sınanacağı bir sınavın eşiğinde. Bu eşik, 13 yıllık tarihimizden gerçek anlamda ve cesaretle dersler çıkarmak başarıldığında aşılabilecek. Konferansa bakarak bu konuda fazla bir şey söylenmek acelecilik olabilir.
Birgün