22 Haziran 2009 Pazartesi

'Maskara seçim' ve Tarihsel Blok

Ahmedinejad Irak'ın içişlerine de daha fazla karışacak. Ahmedinejad'a öfkeli olan Kürtler, Beluciler ve Araplar örgütlü muhalefete ivme kazandırabilir

Ayrıştırma, asimilasyon, sömürgecilik, işgal ve savaş üstünde oturan Pentagon güdümlü 'tarihsel blok'u koruyarak, hegemonya savaşını, fazla askeri güç kullanmadan götürmeye çalışan ABD Başkanı Obama'nın beklediği altı kritik seçimden ikisi gerçekleşti. Lübnan ve İran seçimlerini yaptı. Sırada Afganistan ve Irak'ta cumhurbaşkanı seçimleri, Federal Kürdistan ve Filistin seçimleri var.

Obama'nın uzun hazırlıklardan sonra merakla beklenen Kahire'deki İslam dünyasına seslenişinde İran, Irak, Filistin, Afganistan ve Türkiye'ye yaklaşımını ve üstü örtülü olarak seçimlerden beklentilerini ifade etmişti. ABD yönetiminin Kahire sonrası kuracağı uluslararası denklemin hazırlıkları Türkiye'den Pakistan'a, Irak'tan Lübnan'a geniş bir hat üzerinde gerçekleştirildi.

İşte o hatta yaşananlar... Obama Kahire konuşmasını yapmadan önce yardımcısı Biden ile Dışişleri Bakanı Clinton'u; Hizbullah-Emel-Özgür Yurtsever Hareketi, Liberal Arap Partisi'nin başını çektiği 8 Martçılara karşı 14 Mart Hareketi'nin yelkenlerini doldurmaya yardım etmek için Beyrut'ta göndermişti. Hizbullah'ın sandıktan birinci çıkmaması için korku-tehdit narkozu verildi. Hizbullah yönetimiyle ülkenin karışacağı propagandasıyla sandıktan 14 Martçıların çıkması istendi. Saad Hariri, Velid Canbolat ve Samir Caca'nın başını çektiği 14 Mart Hareketi'ne (71 sandalyeyle kazandılar) de Washington'un Suriye ve İran ile diyalog geliştirmesinden korkmamaları yönünde güvence vermeye çalıştılar. Ancak Filistin, İran, Suriye, Suudi Arabistan ve Mısır hattında istikrar görünmüyor.

Diğer seçim Federal Kürdistan'da. Bu sıralar ikilem içinde olan Obama Irak politikasındaki açılımlarını yerine getirebilmesi için Hewler'le seçimler sonrası daha fazla ilgilenecek. Ankara da Hewler'deki değişimi ve seçim sürecini yakından izliyor. Bu süreçte Ankara cephesinde liderlik ve cesaret açığının devam ettiği bir kez daha su yüzüne çıktı. Açarsak Cumhurbaşkanı Gül, Kürt sorunu konusunda gündemi çalkalayan açıklamalar yapıyordu. 'Tarihi fırsat var... iyi şeyler olacak' açıklamasıyla yoğun iyimserlik havası ortaya çıkardı. Siyasi partiler ve aydınlar yoğun olarak durumu işlerken iklim KCK'nin eylemsizlik kararını uzatmasını getirecekti.

Gül'ün 'tarihi fırsat'tan ne kastettiği yoğun olarak tartışılırken, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un da Obama'nın konuşmasından önce yaklaşık bir hafta Washington'da görüşmeler yapması dikkat çekiyordu. Başbuğ'un burada Gül'ün Kürt sorunu için belirttiği 'tarihi fırsat'ın ABD ile daha fazla işbirliği ve KDP-YNK koalisyonundan daha fazla destek alınmasıyla sürecek operasyonlar olduğuna işaret etmesi kendi görevi süresince barış için ilerleme sağlanmasına izin verilmeyeceğini ortaya koydu.

Siyasetin pedallarını kontrol

Aslında Gül'ün çıkışında rol oynayan parametrelerden biri haziran başında ortaya çıkacaktı. Bu Gül'ün kastının PKK ya da DTP ile süreci müzakere edip barış rotası çizmekten ziyade, palyatif girişimlerle zamana oynama ve Hewler'i Ankara'ya bağlama yolunda atılacak adımlar olduğunu gösteren gelişmelerden biriydi. Yani sınırın öte yakasındaki enerji, Kürt kentlerindeki petrol ve doğalgaz kartı öne çıkarılmış durumda.

Siyasetin pedallarını kontrol eden Genelkurmay için de enerji arzı ve güvenliği önemli. Bu sayede ABD'ye yaslanmayı sürdürüyor. Genelkurmay, Genel Enerji grubunun Kürt kentlerinde petrol ve doğalgaz açılımını sürdürmesinden yana. Bu sürecin TSK'in Kandil'e hava operasyonlarından, Kürt liderlerle siyasi atışmalarına da aldırmamasını istiyor.

Bu da Bağdat'ın itirazına rağmen ABD'nin de önayak olması sonucu, Obama'nın Kahire konuşmasından 3 gün önce 1 Haziran'da Ankara-Hewler hattında hazırlananların servis edilmesini getirdi.

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Federal Kürdistan Başkanı Mesud Barzani ve Türkiye'den temsilcilerin katılımıyla Bağdat'a rağmen bölgesel iradeyle ilk petrol ihracatının vanası açıldı. Kerkük-Ceyhan hattına konan petrolün Takwe ve Taq Taq bölgesinden ihraç edilmesi izni 25 yıllık süreyle Genel Enerji-Addax Petrolium-KEPCO Konsorsiyumu'na verilmiş durumda. Yani Çukurova Grubu en büyük hisse sahibi. Hava harekatlarına, Hewler yönetimi Ankara-Tahran tarafından kıskacında olmasına rağmen bu anlaşmanın yapılmış olması önümüzdeki dönemdeki hareketli diplomasinin ve çekişmelerin de habercisi. Bir süredir soluklanan dinamikler hareketlenecektir. Gül'ün petrol akışının başlamasından ve Başbuğ'un Washington'daki açıklamalarından hemen sonra suskunluğu örtünmesi gözden kaçmıyor. Bu da 'iyi şeyler' çıkışı petrol vanasının açılışını sekteye uğratmama ve Kürt sorununu iyimserlik rüzgarıyla beklenti kuyusunda tutma amacı mı taşıyor sorusunu sorduruyor.

Türkiye bağlamında şunu da ekleyelim: Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Washington'un askeri destek istemesinin ardından söz verip Pakistan'a, oradan Afganistan'a, ardından Irak'a uçup yaptığı pazarlıklar da hem dünya hem Ortadoğu barışı adına iyi şeyler getirmeyecektir. Bu AKP yönetiminin ABD'yi görevde sırtında taşımaya devam etmesi anlamı taşıyor. Bu Af-Pak'tan Irak'a, Filistin'den Lübnan'a mültecileştirmeye devam ve yüzlerce kişinin daha öldürülmesi anlamı taşıyor.

Ahmedinejad, Kürtler ve Beluciler

Hegemonya mücadelesinde önemli yer tutan İran'a gelirsek... İran'da Dini lider Hamaney'in Ahmedinejad için meydanlara inmesi, ordu komutanlarının Ahmedinejad'a destek çıktıklarını beyan etmeleri ve daha ileri giderek 'kadife devrim çabası olursa daha tomurcuk halindeyken yok edileceğini' kaydetmeleri 12 Haziran seçimine gölge düşürdü. Hoşnutsuzların, yoksulların arttığı İran'da seçimlere hile karıştırılmazsa Ahmedinejad'ın kaybedeceği belirtiliyordu. Bush politik manevralarını gerçekleştirmek için Ahmedinejad'ın kazanmasını istemişti, ancak Obama açtığı diyalog sürecinde Ahmedinejad dışındaki bir ismin çıkmasını bekliyordu. Olaylı geçen, ilk etapta Musavi'nin de Ahmedinejad'ın da zafer ilan ettiği seçim sonunda Ahmedinejad'ın yüzde 62.6, Musavi'nin yüzde 33.7 oy aldığı açıklandı. Hile yapıldığına işaret eden Azeri asıllı Musavi yaşananın 'maskaralık' olduğuna dikkat çekip Anayasayı Koruma Konseyi'nden seçim iptali isterken (Konsey oy sayımınaın kısmen yeniden yapılmasına karar verdi), taraftarlarının günlerce polisle çatışması, ölümler (8 kişi) ve gözaltılar iç dengelerdeki oynaklığın artacağının işaretlerinden.

ABD ve İngiltere kontrolündeki Şah Rıza muhaliflere karşı kullandığı şiddet nedeniyle farklı örgütlü güçlerin ittifakıyla alaşağı edilmişti. Ahmedinejad da tersi yoldan benzer yöntemlere başvuruyor. Halkları ezmeyi varlık sebebi sayan, basını ve cep telefonu ve internet üzerinden iletişimi bloke eden Ahmedinejad'a öfkeli olan Kürtler, Beluciler ve Araplar örgütlü muhalefete ivme kazandırabilir. Azeri muhalefeti de canlanırsa Ahmedinejad oldukça zor bir dönem yaşayabilir. Otoriteyi korumak isteyecek olan Ahmedinejad kan akıtmaktan çekinmeyerek yeni baskı dalgası geliştirebilir. Ahmedinejad Irak'ın içişlerine de daha fazla karışacak.

Ortadoğu ve Kafkasya makasını elinden kaçırmak istemeyen, Obama ise, Tahran'dan kısmi açılım görebilir, ancak tatlı dille İran'ı nükleer silah hedefinden vazgeçirme hevesi boşlukta kalacak gibi. Bu da ülkede sansasyonel gelişmeler görebileceğimiz anlamına geliyor.

Açtığımız birkaç örneğin hatırlattığı Antonio Gramsci'nin kavramsallaştırmasından alırsak, hegemonyayı bütün dünyada yeniden dizayn eden ırkçı, köktendinci ve sivil-asker bürokrasisinin payandalarının oluşturduğu 'tarihsel blok'a karşı, özgürlükçü duruş ve ortak hamleler ivedi olarak varlığını sürece hissettirmeli.
M.Ali Çelebi
Özgür Gündem