21 Haziran 2009 Pazar

Suriye Kürt asimilasyonuna hız verdi

Suriye'de son bir yılda yapılan yeni yasal düzenlemelere göre, rejim Kürtlerin topraklarına el koyabiliyor, zorunlu göçe tabi tutuyor. Şam ve Halep'teki Kürt mahalleleri dağıtılırken, zaten yasak olan gayrimenkul alım-satımı ise daha da sertleştirildi.

2008 yılından bu yana Suriye'de Kürtlere yönelik özel politikalar uygulandığına dikkat çeken KCK Rojava (Güneybatı Kürdistan KCK'si) koordinasyon üyesi Dozdar Hamo, Baas rejiminin Kürtlere karşı yeni politikalar belirlendiğini söyledi. Bu yasal düzenlemeleri 'Yeni Arap Kemeri' olarak tanımlayan Hamo, '49,59 ve 267'inci maddelerde yapılan düzenlemeler birebir Kürtleri parçalamayı, asimilasyonu hedefliyor' dedi.

Hamo'ya göre yeni çıkartılan bu yasalarla Kürtlere, siyasi, ekonomik, sosyal yaptırımlar getiriliyor. Bu uygulamalar arasında zorunlu göç ve hapis cezaları da bulunuyor bulunuyor.

İki ayrı konferans çağrısı

Suriye halklarının demokrasi anlayışının projelendirilmesi ve Baas rejimine sunulması için bir demokrasi konferansı yapılması gerektiğinin altını çizin Hamo, 'Suriye'deki bütün demokrat ve sol kesimlerin katılımıyla Arap, Kürt, Çerkez, Türkmen, Ermeni ve diğer azınlıkların hepsinin temsilini bulduğu demokratik bir konferans yapılmasından yanayız ve bunun çağrısını da yapıyoruz. Bu konferans demokratik Suriye toplumunun temsilini yapacak olan bir yürütme komitesi çıkarmalı' dedi.

Çağrısını yaptıkları bir diğer konferansın ise Suriye'de Kürt konferansı olduğuna dikkat çeken Hamo, konferansın amacını 'Suriye'deki Kürtler arasında fikir birliğini sağlamayı ve Baas rejimi karşısında ortak bir karar ve siyasete ulaşmayı hedefliyoruz. Ki, var olan sınırlar dahilinde Kürtlerin kültürel, sosyal, siyasal ve kimlik hakları alınabilinsin' sözleriyle anlattı.

'Suriye'de özerk bir Kürt yönetimi' istiyoruz

KCK Rojava bütün bildiri ve açıklamalarında Kürt sorununun mevcut sınırlar dahilinde çözümünü istediğine vurgu yapılsa da son bir yıl içerisinde 5 kadrosu 2009 yılı başında güncellenerek yürürlüğe konulan yasanın 267. maddesinden 3 ila 10 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırıldı. 267. madde ile Suriye'de 'yasaklanmış bir partiye üye olma ve ülkenin topraklarını bölmeye kast etme'ye yönelik ceza yasası düzenleniyor. 267. madde ile kadrolarının itham edilmesinin suçlayıcı bir yaftadan başka bir şey olmadığını söyleyen Hamo, 'Aslında ne programımızda, ne tüzüğümüzde ne de KCK Rojava'nın iç yönetmeliğinde böyle bir şey yok. Biz sorunların her yönüyle Suriye sınırları içinde çözülmesini esas alıyoruz. Hatta Suriye devletinin parçalanmasına karşıyız. Mevcut sınırlar dâhilinde özerk bir Kürt yönetimi ve demokratik bir Suriye cumhuriyetini esas alıyoruz' dedi.

Hamo, KCK Rojava'nın II. Kongresinde kararlaştırılan taleplerini ise şöyle sıraladı; 'Suriye'de Arap halkından sonra nüfusu en kalabalık olan Kürtlerin bir halk olarak anayasada tanınması, bütün etnik kesimlerin kültürel, siyasal, sosyal, ekonomik ve kimlik haklarını tanımlayacak bir anayasa talep ediyoruz. Bunun da Saycs-Picot anlaşmasında belirlenen sınırlar dâhilinde geliştirilmesinden yanayız. Anadilin kullanımı ve eğitim hakkının tanınması, düşünce özgürlüğünün sağlanması, 1963'ten beri Suriye'de ilan edilen ve 46 yıldır yürürlükte olan olağanüstü halin kaldırılması, Irfi Mahkemeleri'nin (mahkemeye götürülmeden hüküm verilen mahkemelerdir) kaldırılması, İstisnai Mahkemelerin (sivillerin askeri hakimlerce yargılandığı mahkemeler) kaldırılması, vatandaş kabul edilmeyen ve her türlü vatandaşlık hakkından yararlanması engellenen yaklaşık 3 yüz bin Kürde kimlik verilmesi gibi somut taleplerimiz var.'

Yeni Arap Kemeri

Yapılan son yasal düzenlemeler ile gündeme giren bir diğer yasa ise 49. maddedir. 'Suriye devleti sınırını boydan boya ve 25 km derinliği kapsayan alan içinde gayrimenkul alım-satımı yasaklayan 49. madde, Arap Kemeri projesi çerçevesinde 1963'te çıkarılmıştı. Yeni düzenleme ile yasanın ilk halinde belirtilen 10 km derinlik 25 km ye çıkarıldı.

Bu yasanın özellikle Cizire, Afrin, Qamışlo, Derik gibi Kürt bölgelerinde ve Kürtlerin aleyhine uygulamaya geçirildiğini söyleyen Hamo, 'Bu siyasetin amacı Kürtlerin verimli toprakları ellerinden alma ve yabancı duruma düşürmedir' şeklinde açıkladı. Hamo bu maddenin pratik uygulamalarını şu şekilde anlattı: 'Şu anda Kürt bölgesinde ne kimse evini, toprağını satabiliyor nede başkası alabiliyor. Fakat dışarıdan gelenler, özellikle Araplar, toprak satın almak istedi mi, devlet onlara göz yumuyor. Bunu da senetler veya tapularla belgelettirmeden, alım-satımı tüccarlar eliyle yapıyor. Kürtler için ise böyle bir şeye kesinlikle izin vermiyor, bir tek topraklarını satmasına göz yumuyor. Ki, Baas rejiminin isteği ve yürüttüğü politikanın esas amacı da budur.'

Şehirlerde Kürt mahalleleri dağıtılıyor

59. madde ile de kaçak yapıların yıkılması karar altına alınıyor. Bu yasanın esas hedef alanının, hem ekonomik sorunlardan hem de 1973 yılında uygulamaya geçirilen Arap Kemeri projesi çerçevesinde göçe zorlanan Kürtlerin Şam, Halep gibi şehirlerde biraraya geldikleri mahalleler olduğunu söyleyen Hamo, 'Araplar ya kendi topraklarında yada devlet bürokrasisinde yer aldıkları için ekonomik sıkıntılar yaşamıyor ve devlet onları destekliyor' dedi.

Baas rejiminin çok açık bir şekilde etnik ayrımcılık yaptığına işaret eden Hamo yasayı şu şekilde yorumladı; '59. madde 'kaçak yapıların yıkılması' şeklinde sıradan bir yasa maddesi gibi görünse de özünde Kürtlerin şehirlerde bir arada kalmasını engelleme ve onların oluşan birlikteliklerini parçalayıp, dağıtmayı hedefliyor. Evleri yıkılan ve yerlerinden edilen aileler ise Mesakken (toplu konut) denilen yerlere yerleştirilmeye çalışılıyor. Bu 'mesakkenlerde' Kürtler başta olmak üzere, herhangi bir etnik grubun bir yere toplu yerleşimi engellenirken, bütün azınlık gruplarını karıştıracak ve bir arada yaşamaya zorunlu kılacak bir yerleşim düzeni öngörülüyor. Bu sayede açlıkla terbiye etme siyaseti karşısında Kürtleri örgütlenmeye açık tutan faktörler ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.'

Nihat KAYA
ANF