14 Haziran 2009 Pazar

Kürtçe konuşmak yasak değil!

Kürt siyasetçilerin yargılanmasına ve DTP milletvekilleri hakkında fezleke hazırlanmasına neden olan, “Kürtçe siyaset yasağına” ilişkin bir soruşturmayı yürüten Digor Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Tütüncü, emsal teşkil edecek bir karara imza attı. Savcı Tütüncü, “devlet yetkililerinin Kürt ırkına mensup kişilerin diliyle konuştuğu, TRT 6’da Kürtçe yayın yapıldığı bir dönemde Türkçeden başka dil kullanılması yasaktır hükmünü taşıyan maddelerin hükümsüz kaldığına ve uygulama olanağının bulunmadığına” karar verdi.
Kürtçe yasağı tartışmalarının sürdürüldüğü bir dönemde, Digor Cumhuriyet Başsavcılığı emsal sayılabilecek bir karara imza attı. 9 Şubat 2009 tarihinde Kars’ın Digor ilçesinde DTP seçim bürosu açılışında, DTP PM Üyesi Cemal Coşkun, Parti Üyesi Veli Müyken Musa ve Dağpınar eski Belediye Başkanı Ayhan Ekmen hakkında Kürtçe konuştukları ve halkı selamladıkları gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Emniyet birimlerinin çektiği CD çözümlerini inceleyen Digor Cumhuriyet Başsavcılığı, söz konusu kişilerin büro açılışında Kürtçe konuştuklarını teyit etti.
YASAKLARI UYGULAMA OLANAĞI YOK
Ancak Digor Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Tütüncü, Kürtçe konuşmayı teyit etmekle birlikte Kürtçe propaganda yasağına ilişkin emsal sayılabilecek bir karar verdi. Başsavcı Tütüncü, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun’u hatırlatarak, söz konusu yasaların Kürtçe propagandayı yasakladığına ve buna rağmen söz konusu kişilerin Kürtçe propaganda ve konuşma yaptıklarının anlaşıldığına işaret etti. Başsavcı Tütüncü, Kürtçe yasağının geçersiz olduğunu şu sözlerle değerlendirdi: “Kürtçeyi yasaklayan maddeler hükümsüzdür, bu yasakları uygulama olanağı yoktur. Her ne kadar her iki kanun (298 ve 2820) içeriğinde Türkçeden başka dil ve yazı kullanılması yasaklanmış ise de, 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun 6. kanalında TRT ŞEŞ adı altında Kürtçe diliyle yayın hayatına başlandığı gibi medya organlarında da görüldüğü üzere devletin üst düzey noktasında bulunan yönetici ve bürokratların dahi Kürt ırkına mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile görüşmeleri sırasında Kürtçe diliyle hitap ettikleri gerçeği karşısında artık bu iki kanunda Türkçeden başka dil kullanılması yasaktır hükmünü taşıyan maddelerin hükümsüz kaldığı ve uygulama olanağının bulunmadığının kabulü gerekmekte, şüpheliler hakkında TCK 172 ve 173 maddeleri gereğince kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı…karar verildi.”
Kararda, Anayasa’nın 3. maddesinde yer alan, “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türktür” hükmüne rağmen başsavcının ilk kez, Kürtleri “ırk” olarak tanımlaması dikkat çekti. Bu karar, yapılan onca düzenlemeye rağmen Kürtçe konuşma, propaganda ve yayın konusunda açılan çok sayıda dava içinde emsal oluşturabilecek. DTP’li milletvekilleri hakkında hazırlanan 227 fezlekeden 100’ü, mahkemenin “Kürtçe yasağı anlamını yitirdi” kararını verdiği, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na muhalefet gerekçesiyle açılmış. (Ankara/DİHA)