18 Kasım 2009 Çarşamba

KESK'li kadın yöneticiler

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nun (KESK) kadın sendikacıları, 28 Mayıs'tan beri tutuklu.

Aradan geçen beş aydan sonra bugün mahkemeye çıkarılıyorlar.

Tutuklu kadın sendikacılar son yıllarda gelişen yeni sendikal zihniyetinin de temsilcileri.

İnandırıcılığını yitirmiş kadın hakları klişelerinin ve piyasayla uzlaşmış kadın figürlerinin cirit attığı ülkemizde KESK etkin politik bir kadın hareketi aynı zamanda.

250 bin üyesiyle KESK, Türkiye'nin en büyük sendika konfederasyonlarından biri.

KESK, yönetim kademesindeki kadın sayısıyla da diğer sendikal örgütlenmelerden ayrılıyor.

Sendikalardaki erkek iktidarını kıran ve 'kadının hak' söylemini kuran KESK'li kadınlar, sosyal ve demokratik talepleri de birlikte dillendiriyor.

'Kadın'gelişimini engelleyen kapitalist süreç ve geleneksel yapı dayanışmasına işaret ediyorlar.

Popüler tüketim kültürünün kadını 'para kazandıran nesne' kılan anlayışın dışındaki milyonların sözcülüğünü yapıyorlar.

Savaşa 'hayır' diyerek 'toplumsal uzlaşmayı' önemsiyorlar.

Kamusal alandaki cinsiyet ayrımcılığına da, kadın emeğinin değersizleştirilmesine de karşılar...

Piyasanın kurallarıyla çakışan erkek dünyasındaki küçümsenen 'kadının sosyal haklarını' savunuyorlar.

Türkiye'deki 'alışılmış sendika kültürünü' çarpıcı biçimde değiştirdiler.

KESK'li kadınların gündeminde ırkçılık, cinsiyetçilik ve şiddetle mücadele var.

Kadının sadece kamusal alanda değil 'ev içindeki' haklarının da temsilcileri.

Yani KESK, kadınların ürettiği ve örgütlediği taptaze bir toplumsal hareket.

Toplumsal yaşamı bütün alanlarıyla kapsaması ise kadının yönetim ve karar mekanizmasında yer aldığı yapılanmasından geliyor.

Geleneksel sendikal yapıları aşan bu farklılığıyla sendika tarihimizde kadın yöneticiler devri KESK'le başladı

KESK kadınların eşit ve adaletli eğitim,sağlık ve çalışma haklarını talep ederken, toplumsal gelişmenin kadınlardan geçtiğini haykırıyor.

Gelişme fantezisinin tabu kırıcılığını üstlenen KESK'li kadınlar yılmıyor, direniyorlar.

Tüketme gücünü ve teknoloji budalalığını gelişim göstergesi olarak değerlendirenler için vahim tabloyu, BM Kalkınma Programı'nın yıllık 'İnsani Gelişme Endeksi' raporu veriyor.

Türkiye bu yıl üç sıra gerileyerek 79. sıraya indi.

'Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi' verilerine göre ise Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin gerisinde kalarak 109 ülke arasında 101. oldu.

İran 103., Fas 104., Cezayir 105. ve Suudi Arabistan'ın ise 106. olduğu endekste ülkemizdeki kadına yönelik sosyal dışlayıcılık çok açık gözüktü.

Dolayısıyla KESK gibi kadın hakları ve kadın gelişimini önceleyen kitlesel hareketlere ne kadar çok ihtiyacımızın olduğu da anlaşıldı.

Nihal Kemaloğlu
Akşam / 19.11.2009