18 Kasım 2009 Çarşamba

Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir

Sayın R. T. Erdoğan Roma’da yapılan Gıda Güvenliği Zirvesi’nde, fakirler ile zenginler arasındaki uçurumun büyüdüğünü söyledi. Zenginlerin fakirlere yardım etmeleri gerektiğini hatırlattı. Sözlerini “hadis-i şerif” ile bağladı:”Komşusu aç iken, tok yatan (gerçek) mümin değildir.”(Buhari)

Sayın R. T. Erdoğan günümüzün en önemli sorununa değinmiştir. Tabii ki Sudan’da, Bangladeş’de, Afrika’nın değişik bölgelerinde insanlar aç iken, zenginlerin hiçbir şey yokmuş gibi yaşamlarını sürdürmeleri kabul edilemez.

Geliniz görünüz ki, aynı sorunu biz de yaşıyoruz. Ve de (maalesef) bu ülkenin yönetimine soyunanlar genelde insanların büyük bölümü aç iken tok yattıklarını unutuyor.

- Her ay açıklanan işsizlik rakamları bizi yönetenler için bir anlam ifade etmiyor. Geçen ağustosta 2.5 milyon olan işsiz sayısı bu ağustos 3.4 milyon oldu. Her 100 gencin 23.5’i iş arıyor. Bunlar ne yer, ne içer, nasıl yaşar? Kim ilgileniyor? Bunlar ev kiralarını nasıl ödüyor, karınlarını nasıl doyuruyor?

- Gelir dağılımını gösteren en son bilgiler 2005 yılına ait. Krizde gelir dağılımının nasıl bozulduğunu bilemiyoruz. Ama en son bilgilere göre, ülkedeki en fakir 12.5 milyonluk nüfus dilimi toplam milli gelirin yüzde 6.1’ini aralarında bölüşürken, en zengin 12.5 milyon kişi toplam gelirin yüzde 44.4’üne sahip.

Devlet ‘babalık’ yapmak zorunda

- Açlık ve fakirlikle ilgili en son göstergeler 2006 ve 2007 yıllarına ait. Bu göstergelere göre, Türkiye nüfusunun yüzde 18.5’i (12.9 milyon kişi) gıda+gıda dışı yoksul.

Bu tablo karşısında “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diyebilmek için neler yapılabilir? (1) Ya ülkede herkes imkânı çerçevesinde komşusuna yardım eder. (2) Ya da Devlet Baba, babalığını gösterir. Fakirleri aç ve açıkta bırakmaz.

Sayın R. T. Erdoğan herhalde kişisel olarak hadis-i şerif’teki uyarıya özen göstermektedir. Ama acaba Başbakan olarak ne yapmaktadır?

- Önce yaptıklarından söz edelim: R. T. Erdoğan hükümeti, sağlık hizmetlerinin kapsamının genişletilmesi ve parasız sağlık hizmeti konusunda iyi şeyler yaptı. Neredeyse nüfusun tamamı sağlık hizmetlerinden eşit şartlarla yararlanabilecek duruma geldi.

Sosyal güvenlik kuruluşlarının açıkları bütçeden karşılanıyor ve sosyal güvenlik sisteminin ayakta kalması bu sayede mümkün olabiliyor.

Faize 50 milyar, fakire 3 milyar

- Şimdi gelelim yapamadıklarına ve yapması gerekenlere: 2009 Yılı Ocak-Ekim döneminde bütçe harcamaları toplamı 218 milyar TL.

Bu harcamalar içinde hane halkına yapılan yardımlar ve sosyal transferler toplamı sadece 3 milyar 896 milyon TL. (Bütçe harcamalarının yüzde 1.7’si büyüklüğünde.)

Kriz döneminde 10 ayda Devlet Baba “hane halkları”na, eğitim, barınma, yiyecek ve sağlık amaçlı 1 milyar 567 milyon TL, sosyal amaçlı 813 milyon TL, Sosyal Dayanışma Fonu vasıtasıyla 1 milyar 249 milyon TL, eğitime katkı payı olarak 267 milyon TL yardım (destek) verebildi.

Bu yazıyı bağcıyı dövmek için değil, üzüm yemek için yazıyorum. Sayın R. T. Erdoğan’ın “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” şeklindeki sözlerine sahip çıkmasını bekliyorum. Sayın R. T. Erdoğan, Başbakan olarak, “bütçenin diğer cari harcama kalemlerinden yapılacak kısıntılarla, işsizlere ve kriz nedeniyle gelirleri düşenlere daha çok parasal destek vermek” zorundadır. Kriz döneminde ilk 10 ayda bütçeden faiz ödemelerine 50.2 milyar TL para ayırılırken, işsizlere, fakirlere, açlara, evsizlere sadece 3.8 milyar TL para ayrılabilmesi yanlıştır. (Ve de günahtır!)

- Güngör Uras

Milliyet / 19.11.