27 Kasım 2009 Cuma

Mültecilere insanca yaşam hakkı



Foto: Mültecilere insanca yaşam hakkı

ALMANYA (27.11.2009)- Almanya`da mültecileri tecrit koşullarında yaşamaya mahkum eden kampların kapatılması için mücadele gelişiyor. Mülteciler, her insan gibi evlerde barınmak istiyor. İnsanlık dışı koşullarda yaşayan mülteciler, ırkçı saldırıların da hedefinde.

Möhlau kampının kapatılması için yürüyüş

Lutherstadt Wittenberg yakınlarındaki Möhlau kampının kapatılması için aylardır süren mücadele, 14 Kasım`da yapılan bir yürüyüşle sürdü. Berlin ve Hamburg´dan birer otobüsle Lutherstadt’a giden antifaşistler, burada Möhlau kampından bir otobüsle gelen mültecilerle buluşarak yürüyüşe geçti.

Yürüyüşe katılanlar hep birlikte içeriği, “Tek kişi de olsak, iki kişi de olsak, mücadele yürütebiliriz” şeklinde olan Togo'dan bir türküyü söyledi, alınlarına kızıl bantlar taktı. Tecrit kamplarının kapatılması ve serbest dolaşım hakkı talep eden pankartların taşındığı yürüyüşte yapılan konuşmalarda, mültecilerin mahkum edildikleri insanlık dışı yaşam koşulları ve baskıların yanı sıra, Alman devletinin sömürgeleştirme, mültecilerin geldikleri ülkelere silah yardımı politikası da eleştirildi. Katılımcılar, kamplar dağıtılıp, insanca yaşam koşulları sağlanıncaya kadar mücadeleye devam edileceklerini haykırdılar.

Yürüyüşten sonra kampa gidilerek, mültecilerin yasam koşulları yerinde incelendi.

Möhlau: Ormanda bir mülteci kampı

Möhlau kampı ormanlık bir arazide bulunan ve muhtemelen 30'li yıllarda yapılmış orduya ait eski binalardan oluşuyor. Kampa en yakın alışveriş olanağı 20 km uzakta bulunan Dessau kenti. Günde sadece iki otobüs seferi olduğundan, kamp sakinleri çoğu zaman ihtiyaçlarını karşılamak için kente yürüyerek gitmek zorunda.

Kampta 200 kişi çok dar bir alanda yaşamakta. Bir kısmı 10 yılı aşkın süredir burada yaşamak zorunda. Faşist saldırılar ve kundaklamalara karşı herhangi bir önlem yok. İki yılda bir kontrol edilmesi gereken yangın söndürme aletlerinin bazılarında hala 1992 tarihi var. Mülteciler, duvarlarındaki sıvaları dökülmüş daracık odalarda farelerin, böceklerin cirit attığı koşullarda yaşıyor.

Kamp sakinlerinin çoğu depresyon geçirmekte ve hasta. Hasta olan birisinin vizite kağıdı alabilmesi 3 gün sürmekte. Kampta sadece bu yıl içinde depresyon geçiren 3 kişi intihar ederek canına kıymış.

Kamptan 30 km dışarıya çıkabilmek için izin almaları gerekiyor. Ancak bunun için de başka bir kent olan Lutherstadt’taki yabancılar dairesine gitmeleri gerekiyor. Yabancılar dairesi ise, istisnalar dışında izin vermiyor.

Mülteciler tecritte, ırkçı saldırıların hedefinde

AB devletlerinin mültecilere kapılarını kapatmak için aldığı önlemler sonucu, Almanya`da iltica başvurusunda bulunan mültecilerin sayısı her gün azalmakla birlikte, kamplara yerleştirilen mültecilerin yaşam koşulları tam bir insanlık dramı. “Asylheim” adı verilen bu kampların çoğu, yerleşim birimlerinin uzağında orduya ait eski barakalardan oluşuyor. Mülteciler, bu kamplarda toplumdan tecrit edilmiş koşullarda yaşıyor.

Yapılan bir araştırmaya göre, Almanya’da 33.000 kişinin iltica süreci devam etmekte ve 105.000 kişi de geçici bir oturuma sahip.

İltica başvuruları yıllarca kabul edilmeyen (kimisi 8-10 yıldır) mültecilerin kamptan 30 km uzaklaşmaları yasak. Yıllarca bu kamplarda sosyal ve kültürel yaşamdan uzak yaşayan mülteciler, başta psikolojik olmak üzere ciddi sağlık sorunları yaşamakta. Mülteciler, para yerine yiyecek karneleri ile geçimlerini sağlamak zorunda. Parasız oldukları için hastalandıklarında veya resmi dairelere gitmek zorunda kaldıklarında yerleşim birimlerine yürüyerek gitmek zorundalar. Güvenlik önlemlerinin olmadığı bu kamplarda kalan mülteciler, ırkçı saldırıların da hedefi olmaktalar.

Son yıllarda mülteci kamplarının kapatılarak mültecilerin evlere yerleştirilmesi, Almanya içinde serbest dolaşım hakkı ve yiyecek karnesi yerine nakit para verilmesi için yürütülen mücadele, bazı kampların boşaltılmasını sağladı. Bu mücadele, esas olarak mültecilerin oluşturdukları inisiyatifler tarafından ve mülteci hakları için mücadele eden The Voice ve Kervan gibi örgütler tarafından da yürütülmekte.

Ancak şimdiye kadar yürütülen mücadeleye rağmen genel uygulama hala geçerli olduğu için, mültecilerin ezici çoğunluğu hala bu kamplarda kalmaktadır. Mülteciler ve onlarla dayanışma içinde olan kurumlar, tecrit kamplarının kapatılması için yürüyüşler yapmakta, toplantılar ve imza kampanyaları ile kamuoyunu bilgilendirmekteler.