İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde iki gündür devam eden duruşma sonuçlandı. Tutuklu 22 KESK üyesi artık serbest. 'Sözde' davanın mağdurları 174 gün sonra özgürlüklerine kavuştu. KESK'liler, sendikalarını ve barışı savundu.
Cumhuriyet Savcısı, tutuklu sanıklardan 7'sinin tahliyesine, diğer sanıkların ise tutukluluk durumlarının devamına karar verilmesini istedi. Cumhuriyet Savcısı, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın benzer yönde bir soruşturması olduğunu belirtti, ilgili soruşturma dosyasından sanıklarla ilişkin belgelerin örneklerinin, KESK ve Eğitim-Sen'den de Diyarbakır'da 16-18 Ocak 2009'da yapıldığı iddia edilen toplantıya ilişkin belgelerin gönderilmesini talep etti.
Daha sonra avukatlar savunmalara geçti. Av. Ergin Cirmen, Türkiye'de devletin bazı organlarının memurların örgütlenmesini hiç bir zaman istemediğini, kamu çalışanlarının haklarını aramasının değil "memurluk" yapmalarının beklendiğini ifade etti, KESK üyelerinini mağdur olduğunu kaydetti, "Ancak bence en büyük mağduriyeti hukuk devleti almıştır. Ben bu iddianamede 12 Eylül ruhunun gezindiğini görüyorum. Bir kişinin evinde yasaklanmış bir kitabın bulunması suç değildir. Ancak yasak kitap bulunması iddianamede yer almıştır. Yasak kitap bulundurmak yıllarca Türkiye'nin kabusuydu. İnsanlar Nazım Hikmet'in kitaplarının evinde bulunmasından endişe duymuşlardı ama artık devletin tepesinde bile Nazım Hikmet'in ismi anılmaya başlandı" dedi.
Cirmen, TRT 6'nın 24 saat Kürtçe yayım yaptığını ifade etti,"Geçmişte Kürtçe bir dilin olmadığı söyleniyordu. Bugün bu noktaya gelindi" dedi. Diyarbakır Barosu başkanı Av. Emin Aktar "Sanıkların 16-18 Ocak 2009 tarihlerinde Eğitim-Sen'de gizli bir toplantı yaptıkları öne sürülüyor. Diyarbakır'da bir toplantı yapsak hemen bir sivil ekip otosu gelir. Bu nedenle böyle bir toplantıdan Emniyetin bilgisinin olmaması ve söz konusu yerde yasadışı toplantı yapılması mümkün değildir" dedi. İHD Genel Başkanı Av. Öztürk Türkdoğan "İddianamede defalarca 'sözde' ifadesi kullanılmış. İnsan haklarından söz ederken de 'sözde' denilmiş. Öncelikle bu bizi son derece üzdü" dedi. Türkdoğan, İHD'nin yasal bir kuruluş olduğunu kaydetti.
KESK'liler barışı ve anadili savundular
Dünkü duruşmada Türkiye Barış Meclisi sözcülerinden olan Yüksel Mutlu, iddianamede yer alan “sözde” ifadesine tepki göstererek, “Türkiye Barış Meclisi’nde aktivistim. Bu meclis, Kürt sorununda çözüm arayışı için kurulmuştur. İnsan hakları örgütleri, sözde değil, özde kuruluşlardır. Burada insan hakları ve özgürlükleri yargılanıyor” diye konuştu.
Sakine Esen Yılmaz ise, 2000 yılından bu yana Eğitim Sen’de yöneticilik yaptığını belirterek, iddianamede öne sürülen KESK ve DİSK’i ele geçirme suçlamasını reddetti. Türkiye’nin birçok yerinde Kültür Bakanlığı’nın izni ile gösterime giren Bahoz filmini izlemesinin de örgüt üyeliğine kanıt olarak gösterildiğini belirten Sakine Esen Yılmaz, “Ayrıca ben Türkçe öğretmeniyim, anadilde eğitim hakkını savunuyorum, bundan sonra da savunmaya devam edeceğim” dedi.
4 K: Kürt, Kadın, KESK'li ve Kızılbaş
KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül de, KESK içerisinde uzun yıllardır kadın mücadelesi yürüttüğünü belirterek, “Burada yargılanan KESK’in örgütlü mücadelesidir” diye konuştu. Morsümbül, iddianamede 114 kez geçen “sözde” kelimesine atıfta bulunarak, “Benim hayatımda 4 K vardır. Kürdüm, kadınım, KESK’liyim ve Kızılbaşım… Ve de iddianamede yer aldığı gibi sözde değil, özdeyim” ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti, tutuklu tüm KESK üyelerinin tahliyesine karar verdi, ancak yurt dışına çıkış yasağı koydu. Mahkeme heyeti ayrıca Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne, KESK ve Eğitim-Sen Genel Merkezlerine yazı yazarak, iddianamede belirtildiği şekilde Bağlar Belediyesi toplantı salonu ile Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi'nde 16-17-18 Ocak 2009 tarihlerinde toplantı yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar verdi.
Evren: "Anlamlı buluyoruz"
KESK Genel Başkanı Sami Evren, tutuklu bulunan KESK üyelerinin serbest bırakılmasını anlamlı buldukların söyledi. Evren, davanın Türkiye'de örgütlenme özgürlüğü tartışmalarını yeniden gündeme taşıdığını kaydetti, "Meşru örgüt, yasal örgütün ne anlama geldiği bu davada daha da anlaşılır hale geldi" dedi. Evren, "Arkadaşlarımızın serbest bırakılmalarını, haksız tutuklamanın sona ermesini anlamlı buluyoruz. Yalnızca örgütümüz açısından değil sendika ve demokrasi mücadelesi açısından da anlamlıdır. Arkadaşlarımızın yargılamanın ilerleyen dönemlerinde de beraat edeceklerine inanıyoruz" dedi.