23 Kasım 2009 Pazartesi

'Yeni Osmanlıcılık'a araştırma desteği

TESEV, Soros Vakfı, İngiliz ve Alman kuruluşlarının desteğiyle "Yeni Osmanlı" projesinin ne derece karşılık bulduğuna dair araştırma yapıyor. Amaçlardan biri de projenin faydalarını AB açısından değerlendirmek.

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Dış Politika Programı tarafından hazırlanan "Ortadoğu'da Türkiye Algısı" başlıklı rapor, 20 Kasım Cuma günü düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu.

Rapor, 24 – 29 Temmuz 2009 tarihleri arasında Mısır, Ürdün, Filistin, Lübnan, Suudi Arabistan, Suriye ve Irak'tan oluşan yedi Ortadoğu ülkesinde gerçekleştirilen anketlerin sonuçlarını sergiliyor. Anketlerin Irak’ta yüz yüze mülakat teknikleri kullanılarak, diğer ülkelerde ise telefonla ve toplamda 2.006 kişi ile gerçekleştirildiği belirtiliyor.

Yayınlanan raporun aslında araştırmanın "ilk etabı" olduğu, önümüzdeki süreçte bölgeden ve bölge dışından uzmanların katılacağı bir atölye çalışması ve derinlemesine mülakatlarla güçlendirilecek bir başka akademik raporun hazırlanacağı bilgisine de yer veriliyor. Sonuçta ortaya çıkacak bulgu ve analizlerin başta Londra olmak üzere farklı yerlerde düzenlenecek toplantılarla ortaya konacağından bahsediliyor.

Maddi destek emperyalistlerden
TESEV tarafından hazırlanarak kamuoyuna duyurulan rapora katkı koyan kuruluşlar, Türkiye ve bölge ile bağlantıları düşünüldüğünde özellikle dikkat çekiyor: İngiltere Dışişleri Bakanlığı İkili İlişkiler Fonu, Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği, Arap Demokrasi Vakfı ve Açık Toplum Vakfı araştırmaların gerçekleştirilmesinde ve raporun hazırlanmasında maddi destek sağlayan kuruluşlar.

"Yeni Osmanlıcılık" ve ABD planları ön kabul
Raporun giriş kısmında Türkiye'nin araştırmaya konu olan Ortadoğu ülkelerine son dönemde artan ilgisine dikkat çekilerek bu ilginin ABD planlarının bir parçası ve bir Yeni Osmanlıcılık projesi olduğundan olduça açık ifadelerle bahsediliyor. AKP'nin "Yeni Osmanlıcılık" anlayışına "Türkiye’nin siyasi etkisinin tarihinde yattığını savunan görüşün siyaset yapım süreçlerinde ağırlık kazanması, bu bölge ile olan ilişkilerde niteliksel bir sıçramanın yaşanmasına neden oldu" sözleri ile yer verilirken "11 Eylül 2001’de New York ve Washington’a yapılan terör saldırıları sonrasında geliştirilen Amerikan stratejisi içinde Türkiye, ama özellikle AK Parti’ye atfedilen önem de hem Türkiye’nin bu bölgeye daha fazla yakınlaşmasına, hem de bölgenin Türkiye’yi daha iyi tanımasına yol açtı" sözleri ile "Yeni Osmanlıcılık"ın açıkça ABD planlarının parçası olduğu söylenmiş oluyor.

Ortadoğu'dan AB mesajları
TESEV'in araştırması, AKP iktidarının "Yeni Osmanlıcılık" açılımının hedef ülkelerdeki karşılığı açısından veriler ortaya koyarken, "Yeni Osmanlıcılık" ve AB projelerini birbirine bağlamayı ve AB'nin de bu açılımdan kârlı çıkacağını göstermeyi de amaçlıyor.

Bu açıdan iki yönlü bir mesaj söz konusu. Bir yandan söz konusu ülkeleri etki alanına almış bir Türkiye'nin AB açısından önemi vurgulanırken, bir yandan da ABD planlarının parçası olan "Yeni Osmanlıcılık"ın AB projesinden uzaklaşmak anlamına gelmeyeceğinin altı çiziliyor.

Giriş bölümünde araştırmanın en önemli sonuçlarından biri olarak Ortadoğu’ya açıldığı için Türkiye’nin AB’den vazgeçmesinin söz konusu olamayacağı vurgulanan sonuç bölümünde de Türkiye’nin AB yolunda ilerlemesinin bölgedeki rolünü olumlu etkilediği, Türkiye’nin Ortadoğu politikası ve AB üyelik sürecinin birbirini besler nitelikte olduğu, Türkiye Ortadoğu’da etkili olduğu sürece AB’ye üyelik şansı daha da fazla olduğu vurgulanıyor.

Diğer yandan araştırma AB'ye de "Yeni Osmanlı" projesini hayat geçiren Türkiye'yi daha fazla önemseme mesajı veriyor: "AB Orta Doğu’da etkili olmak istiyorsa, ki son dönemde bunu en azından sözlü olarak sıkça dile getiriyor, bunu Türkiye’yi yanına alarak yapar ise kendi çıkarına olur. Anket yürütülen ülkelerde AB diğer Batı kökenli uluslararası kurumlar ile karşılaştırıldığındaolumlu imajı ile ön plana çıkıyor. Ancak yine anket yapılan halkların Türkiye ve AB’yi yakından izledikleri göz önüne alındığında, Müslüman bir ülkeyi reddetmiş AB’nin bölgede kabul görürlüğünün azalacağı söylenebilir. Anket sonuçlarından yola çıkarak bakıldığında, Türkiye, AB için değerlendirmesi gereken bir fırsat olarak gözüküyor."

Araştırmanın verileri
Araştırmanın ortaya koyduğu kimi bulgular şöyle: "Arap dünyasına siyasi açıdan önderlik ettiğine inanılan" diye nitelenen Mısır’a karşı yüzde 72 oranında sempati beslenirken, Türkiye’ye yüzde 75 yakınlık duyulmasının dikkate alınması gereken bir faktör olduğu söyleniyor. Ancak yine aynı soruya verilen yanıtlara göre hakkında en olumlu düşünülen ülke yüzde 78 ile Suudi Arabistan.

“Sizce İsrail-Filistin sorununda Filistinlilerin haklarını en çok kim koruyor?” sorusuna verilen yanıtlar arasında, Filistin'de yapılan anketlerde "Türkiye" yanıtı yalnızca yüzde 6. Buna karşılık Filistinlilerin yüzde 21,5'i bu soruya "kendi insanları (direniş/isyancılar/milisler) yanıtını vermiş. "Mısır" yanıtı ise yüzde 6,5 oranında gözüküyor.

“Sizce Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Filistin, Suudi Arabistan, Suriye ve Türkiye Müslümanlar adına konuşmaya ne kadar yetkin?” sorusuna verilen yanıtlarda Türkiye yüzde 65 ile yüzde 58 oranında yetkin görülen Irak'tan sonra, sondan ikinci sırada geliyor. Burada en yüksek oran yüzde 84 ile Suudi Arabistan'ın. TESEV'in raporunda ise bu soruya verilen yanıtlar, "Bu sonuçlar net bir şekilde gösteriyor ki Türkiye anket yapılan bölge ülkelerinde bir deyişle sözü dinlenen ve etki kapasitesi yüksek bir aktör olarak görülüyor. Türkiye’de zaman zaman tartışma konusu olan bölge ülkelerinin Türkiye’yi kendilerinden görmediği görüşünün de geçerli olmadığını gösteriyor" şeklinde yorumlanmış.

“Türkiye Arap dünyasında daha büyük bir rol oynamalıdır” yargısına ne kadar katıldıkları sorusuna en fazla olumlu yanıt veren ülkeler sırasıyla Suriye (yüzde 82), Filistin (yüzde 84) ve Lübnan (yüzde 80) olarak gözüküyor. Olumlu yanıtların en düşük olduğu ülke yüzde 73 ile Irak.
.
“Sizce Türk hükümeti sizin hükümetinize ne kadar dostça yaklaşıyor?” sorusuna ise "düşmanca" yanıtı verenlerin oranı Irak'ta yüzde 41'i buluyor. Irak'ı izleyen ülke ise yüzde 10 ile Filistin. (soL)