24 Eylül 2009 Perşembe

FARC’TAN UNASUR’A VE ALBA ÜYESİ ÜLKELERE AÇIK MEKTUP[*]

Diktatör ve ahlâk tanımayan rejimler karşısında silahlı mücadeleyi meşru kılan evrensel bir hakkı sahiplenen politik-askeri bir örgüt olarak, Güney Amerika Ülkeleri Birliği olan UNASUR’a, Bizim Amerikamız’ın Halklarının Bolívarcı Birliği olan ALBA’ya Kolombiya topraklarında kurulan ABD üslerinin bölgede yaratacağı gerilim hakkında bizim kendi bakış açımızı sunmak niyetindeyiz.
Kolombiya, Bizim Amerikamız’ın tarihindeki en kanlı ve uzun iç çatışmaya maruz kalmıştır, ancak başkan Uribe çarpık bir strateji izleyerek bu gerçeği inkâr etmektedir. Kolombiya hükümeti, ABD’nin askeri desteğini kabul eden kıtadaki ilk hükümettir. Latin Amerika’nın en kalabalık ordusuna sahiptir (500 bin asker). Bütçenin yüzde 6.5’i savaşa ayrılmıştır. ABD’nin Güney Komandosu askerleri, topraklarımız üzerinde sivil nüfusa ve isyancı hareketimize karşı Plan Patriota operasyonlarını yürütmektedirler. Beyaz Saray, Plan Kolombiya’nın hayata geçirilmesi için 10 milyar doların üzerinde harcama yapmıştır. Bu koşullar altında dahi tamamen safsatadan oluşan ve tutarsız bir şekilde çatışmanın olmadığında dair saçma sapan bir subjektivite ortaya serilmeye çalışılmıştır. Uribe’nin komşu ülkelere karşı sergilediği düşmanlıkların nedeni, bu ülkelerin devlet başkanlarının Kolombiya’daki iç çatışmanın bir parçası olmayı kabul etmemeleridir. Bu nedenle Uribe, Washington’un eski bilinen adıyla ‘uğursuz’ Ulusal Güvenlik Doktrini’ne verdiği yeni isim olan Demokrasinin Güvenliği Politikasının Diplomatik Dokunulmazlığı gibi tuhaf bir iddiayla bölgedeki istikrarı tehdit edecek yeni mevzular ortaya çıkarmaktadır.
Komutan Fidel Castro’nun ifadesiyle kıtanın kalbine saplanan yedi hançerin sayısının (Kolombiya’daki yedi ABD askeri üssü), eğer Amazon’dan başlayan bölgede belli bir zamandan bu yana gizli ve şüpheli bir şekilde konuşlanan diğer ABD üssü olan Tres Esqinas Hava Üssü de (Kolombiya’nın güneyinde) hesaba katılırsa daha da fazla olduğu görülecektir. ‘Kuzeydeki şeytanın’ askeri teknolojisinin hedefi yalnızca halkların birarada yaşayışı ve Bolívarcı İsyancı Hareket değil, aynı zamanda önüne geçilemez bir yağmacılıkla gözlerini diktikleri Orinoco’nun petrol zengini kıyıları, Amazonlar’ın doğal çeşitliliği ve su kaynaklarıdır. Ancak,asıl niyetleri arka bahçeleri olan kıtamızı ayaklar altına alıp yeniden burada hâkim olmaktır.
Kuşkusuz Uribe, halkların ve tarihin nezdinde vatanımız olan Latin Amerika’ya ihanetten suçludur. Tarih, onun ismini sömürgecilerin aşağılık piyonu olarak kaydedecektir. Güney Amerika’nın kuzeyinde yaygın bir şekilde kurulan hareketli ABD askeri üsleri, kıtadaki birlik ve barış için çok ciddi bir tehdit yaratmaktadırlar, ancak bu aynı zamanda Plan Kolombiya’nın iflas ettiğinin kabulü ve Bizim Amerikamız’a karşı yürütülecek yeni bir saldırı niyetinin ip uçlarıdır.
Savaş ve şu an bazı devletler için mali kaynak olan ‘uyuşturucu’, geçmişteki ‘komunizm’ tehditi gibi saldırı için bir gerekçe hâline getirilmeye çalışılıyor. McCarthy’nin yaptığı gibi her zaman halkların ortak tutkusu olacak toplumsal projeleri canavar ilan edenler, yine aynı amaçla ‘terörist’ ibaresini kullanmaktadırlar. Biz FARC olarak terörist değil, aksine devrimciyiz. ‘Terörist’ tanımının, Kolombiya’da yeni ve açık olmayan bir tarihi var. Yaklaşık 40 yıl boyunca, FARC ‘komunist’, ELN ise ‘Castrocu’ olarak tanımlanagelmişti. Bu nitelendirmeler, açıktır ki hareketlerimizin politik karakterlerinin ifadesinde ve ilişkide ya da dialog hâlinde bulunduğumuz çeşitli ülkelerde karşılık buluyordu.
Ancak 11 Eylül trajedisi gerçekleşti ve bir anda Kolombiyalı gerillalar bir Kafka ‘dönüşüm’ü yaşamaya zorlanıldı. Geceden sabaha ‘komünist’ ve ‘Castrocu’ olmayı bıraktık ve bizi ‘terörist’ ilan ettiler.
Hepimiz biliyoruz ki ‘terörizm’ yakıştırması, aşırı sağın bir politik silahı, ceza hukuku dışı bir kategori ve emperyalist ideolojinin ana unsurudur. Sözü edilen ‘terörizm’, Bush hükümeti tarafından icat edilen ve kendi emperyalist politikaları, handikapları ve faili meçhul eylemlerinin dışında kalanları karaladıkları ve canavarlaştırmaya çalıştıkları politik bir kavramdır. Bu açıdan, ‘terörist’ diye tanımladıkları asla iktidarda olanlar değil, iktidara karşı mücadele edenlerdir.
Bu mantıktan bakıldığında, bütün hareketler ya da emperyalizmin baskısına karşı çıkan ülkeler bir sonraki adımda ‘terörist’ ilan edileceklerdir.
FARC olarak Kolombiya’daki ABD saldırı üslerine karşı Venezüella’nın kendi toprakları üzerinde kurmayı planladığı Barış Üsleri’ni tamamen destekliyoruz. Halkların onuru ve direnişinin sembolü olarak kıtamızın en önemli noktalarında kurulacak bu üslerinin ortaya çıkışı bizleri son derece memnun edecektir. Obama’nın ve onun dalkavuğu Uribe’nin, Bizim Amerikamız’a, Bolívar’a ve 200 yıllık bağımsızlık hedefini, halkların rüyalarını gerçekleştirmesi için bir halk ordusuna dönüştüren ulusal kahramanlarımıza saldırmayı hedefleyen savaşı ne kadar da boşunadır! Kolombiya’da barışa ihtiyacımız var, çünkü bu aynı zamanda bölge barışı anlamına da geliyor. Hiçkimsenin bu savaş çığırtkanları tarafından öne sürülen bahaneleri kabul etmemesine ihtiyaç duyuyoruz. Büyük medya kampanyaları ile dile getirdikleri, Venezüella ve Ekvator’un sözde Kolombiya’nın içişlerine müdahalesi iddiaları, aslında ABD’nin, İngiltere’nin, İsrail’in ve İspanya’nın Kolombiya’daki iç çatışma ortamına ne kadar doğrudan müdahale ettikleri gerçeğini bir sis perdesi arkasında saklamaya çalışmaktan başka birşey değildir.
Bizim temel stratejil hedefimiz barıştır. Biz üzerimize aldığımız bu görevi Libertador (Kurtarıcı) Simón Bolívar’ın şu sözleriyle ifade ediyoruz: ‘İsyan, barış ruhuyla tanımlıdır. Despotizme karşı direnilir, çünkü o barışı yok edendir. Silaha sarılmaz, aksine düşmanlarını barışa zorlar.’
UNASUR ve ALBA ülkelerinden, bütün Latin Amerikalı devletlerin sürekli kaygısını duyduğu Kolombiya’daki çatışmanın politik yoldan çözümüne, çalışma programlarında yer vermelerini talep ediyoruz. Uribe tarafından kışkırtılan savaş çığırtkanlığı ve destek verilen ABD üsleri ile ne Kolombiya’da barış gerçekleşir ne de bölgedeki istikrar. Eğer bu savaş çığırtkanlığı – şu an iyice şiddetlenmiş durumdadır - frenlenmezse, Kolombiya’da yaşanan insanlık dramı korkunç bir kâbusa dönüşecektir. Bugün, Bizim Amerikamız’ın ve tüm dünyanın, gözlerini iktidardaki güçler tarafından saldırıya uğrayan bu ülkeye çevirmesinin tam zamanıdır. Kolombiya’yı, devlet terörünün gerçekleştiği, sivillerin Halk Güçleri tarafından değil askerler tarafından katledildiği, toplu mezarların olduğu, toprak gasplarının yapıldığı, milyonlarca köylünün zorla topraklarından göçettirildiği, vatandaşların sürekli olarak hapse atıldığı, despotizmin varolduğu, katillerin cezalandırılmayıp devlet tarafından tarafından korunduğu bir ülke olarak sonsuza dek suçlamak yeterli değildir.
FARC, aslında savaşçı bir güçtür. UNASUR ve ALBA’dan, Kolombiya’daki barış sürecini kolaylaştırması için FARC’a bu statüyü uygun görmesini talep ediyoruz. Bu, barışa doğru bir gidiş için başlangıç olacaktır. Her iki tarafın elinde tuttuğu savaş esirlerinin değişimini öngören anlaşma, bu sürecin yürütülmesi için gereken önemli bir adımdır. Geçmişte hiçbir karşılık beklemeksizin çatışmalarda ele geçirilen 300 esiri serbest bıraktık. Son dört ay boyunca iki savaş esirinin tek taraflı olarak serbest bırakılmasını öneriyoruz, ancak hükümet bunun gerçekleşmesi için gereken garantileri sunmayı red ediyor. Caugan bölgesinde yapılmış olan barış görüşmeleri sürecine, adaletsiz olan politik, ekonomik ve sosyal yapıların dönüşümü ve ayrıcalıklılığa son verilmesi konularını devlet sözcüleri ile tartışmak üzere tekrar katılmaya hazırız. Ayrıca, ekonominin ve devletin organizasyonu hakkında ve gelecekteki barış görüşmelerinden ortaya çıkabilecek yeni bir orduya kılavuzluk edecek bir duruş noktası üzerindeki tartışmalarda yer almaya da hazırız.
Dünya çapındaki uyuşturucu trafiğinin kanatlarını koparmak ve emperyalist saldırganlığın bahanelerinin önünü kesmek için FARC’ın yapmış olduğu eski önerileri tekrarlamak istiyoruz:
Geçmişte alkol ve tütün için yapılana benzer olarak, pek çok ülkenin katıldığı geniş bir mecliste uyuşturucu tüketiminin yasallaştırılmasının görüşülmesi. Eğer ABD hükümeti, uyuşturucu dağıtımını yapan Kuzey Amerikalı büyük mafya örgütleriyle mücadele etmezse ve kendi sanayisinin üretimi olan uyuşturucu imalinde kullanılan kimyasalların sel gibi akan trafiğini engellemek için gerekli önlemleri almazsa bu konuda hiç birşey yapılamaz. Benzer şekildeki bir tespitle uyuşturucu tüketiminin neden olduğu sosyal ve ruhsal zarara karşı genç nüfus arasında yaygın bir şekilde yapılacak geniş bir eğitim kampanyası organize edilmelidir.
Uyuşturucu madde üretiminin, yoksul ülkelerin ekonomisinde yerinin olması, sosyal bir sorun olup baskıcı yöntemlerle çözülmesi mümkün olmadığından Komutan Manuel Marulanda Velez’in Caugan’daki barış görüşmeleri esnasında uluslararası kamuoyuna uyuşturucu hammaddesi bitkilerin yasadışı ekimi ve çevre konusunda sunduğu öneriyi tekrarlamayı uygun görüyoruz: Sözü edilen bitkilerin yerine, aynı derecede verimli, yoksul köylüler için cazip ve besin maddesi olan diğer bitkilerin ekimini sağlamak amaçlı bir plan geliştirmek. Ancak bu noktada sarfedilecek çabanın yanısıra, bu ücra bölgelerde unutulmuş bir hâlde yaşayan nüfusa eğitim, sağlık, ulaşım, diğer sosyal hizmetlerin götürülmesi ile yeni yetiştirilecek ürünlerin pazar olanaklarının sağlanması için devlet ve uluslararası kurumlar tarafından finanse edilecek bir planlamaya ihtiyaç vardır. Ne Kolombiya ne de ABD hükümetlerinin, böyle bir plana önem vermedikleri açıktır, çünkü onlar açısından tek önemli şey, işgalin bahanesini canlı tutmaktır.
Eğer Washington’un uyuşturucu trafiği konusundaki endişesi samimi olsaydı, ABD’deki uyuşturucu tacirleri ile uzun süreden beri ilişkide olan ve kendi partisinin kongre üyelerinin yüzde 30’u narko-paramilitarizm ile bağlarından dolayı cezaevlerinde bulunan Uribe hükümeti çoktan iktidardan düşmüş olurdu. Dışişleri Bakanlığı, eski DAS direktörü olan Jorge Noguera’nın direkt kendisinin uyuşturucu tacirleriyle temaslarda bulunduğunu ve Kolombiya’dan Orta Amerika’ya, burada Meksika’dan geçerek ABD’ye ulaşan uyuşturucu trafiğinin yollarını açtığını bilmektedir. Aynı şekilde, DAS’ın mafyanın ve narko-paramiliterlerin takdirini kazanacak şekilde, uyuşturucu dolarlarının Bogota’daki El Dorado havaalanından ülkeye girişini sağladığı Dışişleri Bakanlığı’nın bildiği başka bir gerçektir. DAS, benzer olarak, Santa Marta’dan Afrika ülkelerine, oradan da Avrupa ülkelerine uzanan başka bir yol daha açmıştır. Yine aynı DAS, mafya aleminde ‘üç harfli kartel’ olarak tanınmaktadır. ABD, uyuşturucu trafiği meselesini Uribe gibi kukla devlet görevlilerine şantaj yapmakta ve onları kendi jeopolitik hedefleri doğrultusunda piyonlaştırmak amacıyla kullanmaktadır.
Diktatör Uribe, Amerika kıtasına mazlum edebiyatı yapmaktadır. İşbirliği talebinde bulunur gibi gözükmektedir. Ancak işbirliği ile kulluk, ortak davranmakla dalkavuk olmak farklı şeylerdir. UNASUR’un en son toplantısında, ABD ile yaptığı kayıtsız şartsız ortaklık koşullarına ve Latin Amerika’nın birliği umutlarına hizmet edecek olan çıkarlara karşı sergilediği samimiyetsiz duruşundan dolayı diğer bütün kardeş ülkelerde ciddi bir tepki yaratmış ve müthiş bir izolasyona maruz kalmıştır. Umarız herkesin desteğiyle halklarımızın değerlerini ve onurunun bu biçimde aşağılanmasına dur diyebiliriz, ancak bütün bunlara rağmen vatan topraklarımızdaki işgalci gücü atmak için onu güç kullanarak yenilgiye uğratmayı, bu ahlâksızlığın sona erdirilmesini ve kanımızın son damlasına kadar cesaret ve onurla savaşmayı önümüze koyuyoruz. Bizim vatanımız Amerika’dır ve hepimiz bağımsız ve kendi egemenliğine sahip uluslar olarak bu kavgada ve gelecek günleri belirleyen somutlukta biraraya geliyoruz.
UNASUR ve ALBA ülkelerine, eğer uygun görürlerse, Kolombiya’daki çatışmaya ve bu durumun üstesinden gelmek için sahip olduğumuz inisiyatif konusunda açıklama yapmak maksadı ile tespit edilecek bir toplantıya FARC’tan bir delegasyon ile katılmaya hazır olduğumuzu bildirmek isteriz.
Son olarak, sizlere FARC’ın komşu ülke ordularını düşmanları olarak tanımlamayan FARC uluslararası politikasını terkrar hatırlatıyoruz. Bizim politik ve askeri mücadelemizin alanı Kolombiya’dır. Latin Amerikalı bütün ülkeler ve askeri güçler, FARC’ın asla kendilerine karşı bir askeri güç olmayacağı netliğine sahip olabilirler. Komşu ülkelerin halklarına, hükümetlerine ve ordularına tüm kardeşçe hislerimizi tekrar sunarız.
İçten Saygılarımızla,
FARC-EP Merkez Kurmay Heyeti Sekreteryası
Kolombiya Dağları, 2 Eylül 2009

[*] FARC-EP Merkez Kurmay Heyeti Sekreteryası tarafından yazılmıştır, 18 Eylül 2009, http://Bolívarsomostodos.org/index.php?option=com_content&task=view&id=633&Itemid=80